25. Bölüm | Derin Bulundu

45 4 0
                                    

Pelin biraz da olsa beni sakinleştirmişti. Artık hıçkıra hıçkıra değil, sessizce ağlıyordum. Telefonuma gelen bildirimle irkildim. Yatağın üzerinde duran çantamı elime alıp, içinde ki telefonumu çıkardım. Emre'den bir mesaj gelmişti. "Dilan buluşup acilen konuşmamız lazım, sana anlatmam gereken şeyler var" yazıyordu. Altına da konum atmıştı. Kaşlarımı çattım. Ne konuşacaktık. Belli ki önemli bir şey olmalıydı çünkü Emre gereksiz yere bana mesaj atmazdı. Göz yaşlarımı elim ile hızla sildim. Daha sonra yatağın üzerinde duran çantamı da aldım ve ayağa kalktım. "Pelin, ben biraz hava almaya çıkıyorum" dedim. "Tamam yenge, bir şey olursa hemen haber ver" dedi. Tamam anlamında kafamı salladım. Montumu da giyip evden çıktım.

Emre'nin attığı konuma gittim. Emre bankta oturmuş bekliyordu. Beni görünce ayağa kalktı, yanına gittim. "Gelmene sevindim, gelmeyeceksin diye korkmuştum" dedi. "Ne konuşucaz?" Diye sordum. Emre'nin gözleri ellerime kaymıştı. Ellerimi tutup telaşla ne olduğunu sordu. Ellerim kanlar içinde kalmıştı. Hızla ellerimi ondan çektim. "Önemli bir şey değil. Sen ne konuşmak istiyorsun benimle?" Diye sordum. Tekrar banka oturdu, bende yanına oturdum. "Olanları duydum ve senin adına gerçekten çok üzüldüm" dedi. Yutkundum. "Aslında ben kızının nerede olduğunu ve kimin kaçırdığını biliyorum" dedi. Kaşlarım çatık bir şekilde Emre'ye baktım. "N-nasıl yani?" Diye sordum. "Kızını kaçıran benim dayım" dedi. Gözlerim büyüdü. Şuan kulaklarım neler duyuyordu?!

"Ne. Ne diyorsun sen Emre, ne demek dayım kaçırdı" Diye sordum şaşkınlıkla. "Evet dayım kaçırdı. Aslında kaçırmadan bir kaç gün önce bana bir şeyler demişti ama ben asla böyle bir şey yapabileceğini düşünmemiştim. Siz yengemi galiba evinize almışsınız, dayım da buna sinirlenip böyle bir şey yapmak istemiş, hıncını almaya çalışmış yani" dedi. "Ne hınç alması Emre, hıncını alacaksa gelsin benden alsın, kızımdan almak ne demek?!" Diye bağırdım sinirle. "Dilan bir sakin ol lütfen. Ben dayımın kaçırdığını öğrendikten sonra ona sürekli ulaşmaya çalıştım ama hiç bir şekilde aramalarıma geri cevap vermedi. Dayım kafası estiği, veya sinirlendiği zaman gittiği bir yer vardı. Acaba oradalar mı diye gizlice gittim ve baktım, arabası orada, ama hızlı ve tek başıma hareket etmek istemediğim için içeriye girmedim" Diye anlattı. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. "Peki kızıma zarar vermiş midir?" Diye sordum. "Hayır, kesinlikle böyle bir şey yapmaz, dedim ya sadece hıncını almaya çalışıyor, asla kızına zarar vermez merak etme" dedi. İç çektim. "Tamam, hadi o zaman gidip alalım kızımı" dedim. "Tamam, Savaş'ı aramak istersin belki, haberi olsun, ben arabada bekliyorum" dedi. "Hayır, Savaş'a haber vermeyeceğim" dedim. Sakince kafasını salladı. "Hadi gidelim, polise yolda haber veririz" dedi. Daha sonra Emre'nin arabasına bindik. Emre konumu bir kağıda yazdı. "Ben araba kullanırken konuşmam mümkün değil, sen bu konumu anlat onlara" dedi. Tamam anlamında kafasımı salladım. Daha sonra çantamdan telefonumu çıkarıp polisi aradım. Konumu verip Emre'nin bana anlattıklarını da söyledim.

Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonunda ormanlık, sakin, ıssız bir yere geldik. Biraz yürüdüktan sonra küçük kulübe gibi bir ev göründü. Kameraya yakalanan arabası da evin önündeydi. Hızlı ve sessiz adımlarla eve iyice yaklaştık. İkimizde camdan içeriyi izliyorduk. Kızım gerçekten de içerideydi! Onu canlı canlı gördüğüm için içime biraz da olsa su serpilmişti. Derin sessiz ve somurtkan bir şekilde oturuyor. O adam da tezgahta bir şeyler hazırlıyordu. "Hadi gidip alalım Derin'i" dedim sessizce. "Tamam, ben bir dayımı arayıp dışarı çıkmasını söyliyim, sende o sırada içeriye girip Derin'i alırsın" dedi kısık sesle. Tamam anlamında kafamı salladım. Ben o adamın arabasının arkasına geçip saklandım. Emre telefonunu çıkarıp dayısını aradı ve kapının önünde olduğunu dışarı çıkmasını söyledi. Bir süre sonra adam dışarıya çıktı. Emre'yi karşısında gördüğüne sinirlenmişti. "Ne işin var senin burada?!" Diye bağırdı sinirle. "Peşine kimseyi takmadın dimi?" Diye devam etti. "Dayı bir sakin ol, gel kenarda konuşalım, çocuk sesimizi duyup korkmasın" dedi Emre adamı kapıdan uzaklaştırmaya çalışarak. "Çok konuşma, ne diyeceksen de, sonra çek git!" Dedi. İyice uzaklaştıklarına emin olduğum sırada sessizce içeri girdim. Derin beni görünce gözleri büyüdü. "Anne!" Dedi sevinçle. "Şiitt!" Dedim sessiz olması için. "Hadi gel çabuk gidelim" dedim elini tutup dışarı çıkarırken. Kapıdan çıkmadan o adam ve Emre'nin bize baktığını fark ettim, adam kaşlarını çatmış sinirle bize bakıyordu. Gözlerim büyüdü. Kapıdan kaçamazdık. Derin'i de alıp hızla eve geri girdik. Kapıyı da kitleyip eve girmesini engellemeye çalıştık. "Anne korkuyorum" dedi Derin ben kapının önüne sandalyeyi dayarken. "Korkma annecim, bak ben yanındayım, tamam mı? Kurtulucaz buradan, gel hadi" dedim tekrar elini tutup evin içinde kaçacak bir yer ararken. Merdivenler vardı, hızla oradan yukarı çıktık. Aşağıdan Emre ve o adamın bağrışma sesleri ve kapı açma sesleri geliyordu. Acele etmemiz gerekiyordu. Yukarıda ki odaları telaşla gezdik, yere çok yüksek olmayan bir pencere bulduk, hemen pencereyi açtım. Önce pencereden ben atladım. Daha sonra Derin'e kollarımı uzattım. "Atla annecim hadi" dedim. Derin bir an bile tereddüt etmeden aşağıya atladı, onu tutup yere indirdim. Elini tekrardan tuttum ve koşmaya başladık. "Durun!" Arkamızdan gelen bu sesle irkildik. O adam bizi fark etmiş peşimizden geliyordu. Emre'de o adamın peşinden geliyordu. Derin ile hızla koşuyorduk. Bir süre sonra sırtımda bir el hissettim, bu el beni geri çekmiş, Derin ve benim ellerimizin ayrılmasına sebep olmuştu. Derin sarsılmanın etkisiyle yere düştü. O adam beni sıkıca tuttu ve belinden çıkardığı silahı kafama doğrulttu, ellerim ile adamdan kurtulamaya çalışıyordum ama faydası yoktu. Arkadan koşarak gelen Emre yere düşen Derin'i kaldırdı ve sıkıca sarıldı. "Anne!" Diye bağırdı Derin. "Dayı yapma! Çocuk korkuyor" Diye bağırdı Emre. "Çocuğu geri verin, yoksa sıkıcam kafasına" Diye bağırdı adam öfkeyle. "Dayı saçmalama ne sıkması! Bırak Dilan'ı!" Diye bağırdı Emre. "Sakın, Emre sakın Derin'i verme" dedim. Adam boğazımı kolu ile daha çok sıktı. "Dayı bırak dedim sana!" Diye bağırdı Emre bir kez daha. O sırada polis arabaları geldi, hızla arabadan inip bize doğru geldiler. "Allah kahretsin!" Diye bağırdı adam öfkeyle. "Bırak silahını ve teslim ol!" dedi polis. "Karımı geri verirseniz, bende size kadını veririm" dedi adam. O sırada bir araba daha geldi, bu araba Savaş'ındı. Savaş hızla arabadan indi, bizi öyle görünce gözleri büyümüştü. "Dilan!" Diye bağırdı Savaş. Derin, Savaş'ı görünce Emre'nin kucağından indi ve koşarak Savaş'a gidip sarıldı. Polisler adamı ikna etmeye çalışırken Emre sessizce arkamıza geçti. Hızla adamın kolunu tuttu ve çevirdi, elinde ki silahın yere düşmesine sebep oldu, hemen adamın kolundan kurtuldum. Derin koşarak yanıma geldi ve sıkıca sarıldık. Polisler adamı hemen aldılar. Ben ise gözlerim kapalı bir şekilde sıkıca Derin'e sarılıyor, kokusunu içime çekiyordum...

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin