20. Bölüm | Huzurlu Aile

82 6 0
                                    

Yepyeni bir hayattı sanki benim için. Aslında sadece benim için değildi. Bizim içindi. Hayatımı paylaştığım eşim Savaş için, canımdan çok sevdiğim kızım Derin içindi. Biz güzel bir karı koca olmayı başarmıştık. Şimdi ise kızımız için güzel bir anne baba olmaya çalışıyorduk. Kendimi bu zamana kadar hiç tamamlanmış hissetmemiştim. Anne babam vardı ama öz değildi ve onlar benim anne babam değildi, resmen ben onların çalışanı, onlarda benim patronumdu. Ama şimdi anne ve babam yoktu. Öz veya üvey. Çok sevdiğim bir kocam. Kızım. Abim ve kardeş gibi olduğumuz görümcem. Onunda bir oğlu vardı, Aras. Derin ve Aras çok iyi abla kardeş olacaklardı. Şuan ki görevimiz ise onları çok iyi yetiştirmekti. Hayatı, yaşamayı, ahlakı, sevgiyi, saygıyı öğretmekti.

Günlerden pazartesiydi. Savaş ve benim içinde iş günüydü. Savaş eski iş yerine geri döndü. Ben ise aylardır çalışmıyordum çünkü Derin vardı. Derin şuan üç yaşındaydı ve ben daha yeni okula gidecektim. Çünkü Derin'i bırakabileceğimiz kimse yoktu. Pelin'in de daha yeni çocuğu doğduğu için her ikisine de bakamıyordu. Ben okulda çalışırken aynı zamanda Derin'de anaokulunda vakit geçirecekti.

Kapının önünde Derin'in beresi ve atkısını takıyordum. Hava çok soğuktu. Bende ayakkabılarımı giydikten sonra dışarı çıktık. "Anne, bugün eve dönerken markete gidelim mi?" Dedi elimi tutarken. "Ne alacaksın marketten bakalım?" Diye sordum. "Evde meyve suyu kalmamış" dedi. "Tamam uğrarız annecim" dedim gülümserken. "Hem akşam bil bakalım bize kim geliyor?" Dedim. "Kim geliyor?" Diye sordu merakla. "Aras kuzenin" dedim. "Yaşasın! O zaman ona da meyve suyu alalım" dedi. Küçük bir kahkaha attım. "Annecim o daha meyve suyu içmek için çok küçük. Biraz daha büyümesi lazım" dedim. "Tamam o zaman onun hakkını da ben içerim" dedi. Elim ile yanaklarını sıktım. "Sen çok mu seviyorsun meyve suyunu" dedim gülümserken. "Hemde çok!" Diye bağırdı. Gülümsedim. "O zaman akşam eve dönerken babaya da sürpriz yapalım he? Ne dersin" Diye sordum. "Olur!" Dedi sevinçle.

Okula geldik. Önce Derin'i sınıfa bırakmak için anaokuluna geldim. Kapının önünde eğildim. "Annecim bir sorun olursa ben hemen üst kattayım tamam mı? Yani küçücük bir şey olduğu anda yanında olucam" dedim. "Tamam anne" dedi. Gülümsedim. Daha sonra ayağa kalkıp kapıya vurduktan sonra biraz araladım. İçeride sarışın kıvırcık saçlı bir kadın vardı. Anaokulu öğretmeniydi. "Merhaba Müjde Hanım, ben Dilan, Derin'in annesiyim" dedim. "Merhaba Dilan Hanım. Sana da merhaba Derin" dedi. "Derin benden ilk kez ayrı kalacak, bu yüzden ufacık bir şey olsa bile haberim olsun lütfen" dedim. "Hiç merak etmeyin Dilan hanım, Derin burada çok keyifli vakit geçirecek" dedi. Gülümsedim. "Anneciğim, ben şimdi gidiyorum, sonra görüşürüz" dedim yanağından öperken. "Görüşürüz anne" dedi Derin yanağıma minik bir öpücük kondurduktan sonra. "Kolay gelsin" dedim. "Saolun, sizede" Diye karşılık verdi Müjde hanım. Derin'e el salladıktan sonra kendi sınıfımın katına çıktım. Kendi öğrencilerimi de çok özlemiştim. Onlarla da uzun zamandır görüşemiyorduk.

Son derstteydik ve dersimiz bedendi. Bu yüzden bahçede çocuklara yakar top oynatıyordum. Bende kenarda onları izliyordum. O sırada telefonum çaldı. Arayan anaokulu öğretmeni Müjde Hanım'dı. Kaşlarımı çattım. Ne olmuştu şimdi?

Telefon Konuşması;
-Alo, Müjde Hanım?

-Merhaba Dilan Hanım, kusura bakmayın rahatsız ettim ama ufak bir sorunumuz var.

-Ne, ne sorunu Müjde Hanım? Derin iyi mi?

-Merak etmeyin iyi, iyi ama. Derin bir arkadaşı ile kavga etti.

-Ne? Kavga mı etti?!

-Evet, kavga ettiği arkadaşının da ailesini aradım, birazdan gelirler. Sizede haber vereyim dedim.

KALBİMİN SAHİBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin