Şu an hayatımın dönüm noktalarınım birindeydim. Çünkü ben haraket etmeden durabiliyordum! Neden mi? Çünkü karşımda bana bakmak ile hükümlü bir görevli vardı. Tabii ki bunu nazik odun ayarlamıştı.
Çalışan çok iyi olsa da patronunun arkasından konuşamıyordu ve bu da can sıkıcıydı.
Kız ayakta dikilmiş, her hareketimin en ince ayrıntısına kadar inceliyordu.
Bundan rahatsız olmuştum. "Koltuğa otursana. Merak etme hareket etmem." Kendisi de yorulmuş olucak ki ikiletmeden hemen oturdu.Hemen koltuktan doğrulup, ". Hadi biraz patronunun arkasından konuşalım." Büyük bir ciddiyet ile " hayır, o benim patronum. Konuşursam bana kızar." Sıkıntıdan derin bir nefes verdim. Bir anda aklıma gelen şey ile gülümseyerek planımı anlattım.
"Şimdi patronunun adı Sema tamam mı? Her ondan bahsettiğimizde Sema dicez. Kim derse ortak bir arkadaş." Onunda gözleri parladı. "Çok iyi olur." Bu da dünden razı.
"Şimdi Sema nasıl biri?" Biraz düşündü. "Aslında iyi biri ama konu işine gelince büyük bir ciddiyetle yapar ve bazen insanları kurabilir. Kendini romantik sanıyor ama tam bir odun!" Bütün kızlar onun hakkında böyle düşünüyordu ama kendisi bunu katiyen kabul etmiyordu. Bu gerçekten gülünçtü.
"Biliyor musun? O gerçekten bazen havalı olabiliyor ama bazen çok ciddi oluyor. Aslında hiçbir sebep yokken."
Kaşları çatıldı ve düşünmeye başladı. "Değer verdiği bir şey zarar gördüğünde ciddi olur. Onun haricinde hiç ciddi olduğunu görmedim." Ona doğru yaklaşıp
"Hiçbir kız onu kurtardı mi?" Tam cevap vericekken arkamızdan gelen Nazik odunun sesi ile yerimizden titredik. "Siz kimin arkasından konuşuyorsunuz?" Gülümseyerek arkamı döndüm. Döner dönmez çok güzel bir şiyah ama klasik bir takım elbise giymişti ama buna rağmen ona çok yakışmıştı.
"Ortak arkadaşımız Sema hakkında." "Hmm" diyerek yanımıza geldi.
"Kimmiş o Sema?" Yutkundum. "Sanane nazik odun! Hem sen nerden tanıcaksın?"Omuz silkti ve koltuğa oturdu. Onun yanında onun hakkında dedikodu yapışımızın haricinde hiçbir sorun yoktu. Sadece canım sıkılana kadar.
"Canım sıkılıyoooooooğğğğ"
Arkadan Sena ablanın sesi duyuldu. "Bemimdeeeeeğğğğ" demesi ile güldük. "Sena abla bana kurşun kalem ile defter getirebilir misin?" Cevap vermeden, çekmeceden birkaç kalem ile bir defter alıp bana verdi. "Ne yapacaksın?" Defterin sayfalarının açarken. "Birkaç tasarım." Diyerek bütün dünyadan kendimi soyutladım.
Aklıma hiçbir şey gelmiyordu ta ki aklıma o etek ve crop gelene kadar.
Hemen Sena ablayı çağırdım ve bedeninin ölçüsünü aldım. Gerçekten çok iyi bir fiziği vardı. Hemen bu ölçülere göre bir etek ve crop tasarlamam gerekiyordu.
Etek bedeninin hatlarını tam saracak şekilde tasarlamıştım. Mini bir etekti. Eteğin arkasından iki tane uzun kol çıkıyordu. O da açık olan bedenini çaprazlama sarıyordu. Anlatışta güzel olmasa da çizimde bir kaç ayrıntı ile muhteşem gözüküyordu.
Crop ise göğsümün başlangıcından başlayıp sonunda bitiyordu. Bedenine yapışık olduğu için de zaten herhangi bir askılığa gerek duyulmuyordu. Crobun kol altında bir tül vardı ve bu tül kollara takılıyordu. İkiside takımdı ve oldukça his görünüyordu. Hemen yanı başımdaki nazik oduna resmimi fırlattım. Birazcık kafasına gelmiş olabilirdi.
Bana sinirli gözler ile bakarken "baksana güzel mi?" Resme dikkatlice inceledi. "Croptan kolay bir şekilde bulabilirsin ama etek gayet güzel. Belki senin adına gösterime suna biliriz." Benim adıma gösteriye sunmak nanaydı.
"Cık hiç gerek yok." Resmi masaya bırakıp, bana baktı. "Neden olmasın?" Düşünceli bir şekilde nefes verdim. "Sadece kafa bulmak için çiziyorum." Ona baktım. Gözleri gözlerime değdi. "Nasıl her kitap yazan, yazar olmuyorsa; her tasarlayandan da tasarımcı olmaz. Beni kırmamak için yapıyorsun, bunu biliyorum." Kafasını salladı. Tüm ciddi ortamı bozup "her zaman haklıyımdır" diyerek salak salak güldüm. O da bana inci gibi dişleri ile eşlik etti.
Kafamı koltuğa yaslayıp "acaba annem ve babam napıyor ya da Selen?"
Düşünceli hâllerime bürünürken Nazik odun "annen ve babanı neden düşünüyorsun?" Gözlerim doldu. "O benim annem ve babam." Dediğimde yanıma doğruldu. "Anlatma vakti gelmiş." Kaşlarım çatıldı. "Neyin?" Omzunu okşadı. "Sen... Sen" sinirle "tamam, ya anladık ben!" Bu cümleyo ne kadar komik bir şekilde söylesem de ciddi ortamdan bir saniye bile ayrılmadık.
"Sen evlatlıksın." Bu cümleden sonra gerçekten dünyam başıma yıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimli Tasarımcı
ChickLitAşiret ailesi yüzünden zorla evlendirilmek üzereyken evden kaçan bir kız, aslında gerçek ailesi olmadığını öğrenirse ne olur? Çünkü gerçek bir aile bunu yapmazdı. Aşiret bir tasarımcı kulağa biraz garip geliyor değil mi?