Cengiz Kurtoğlu sinirli ve bir o kadar da keskin bir bakış ile annemi süzüyordu. Gözünden bir an bile olsa sinirli ve sert bakışlarını annemin üzerinden almamıştı. Ta ki babam
Cengiz'in elini annemin kolundan çekene dek.Gözü ilk önce elbiseme kaydı ve sonra annem ile konuşmaya başladı. "Bence kıyafeti çok şık ve modern. Modadan anlıyor ve siz bu kıyafet giydi diye fahişe diyemezsiniz." Annem onun tuttuğu kolunu sirkelerken "size ne o benim kızım!" Cengiz histerik bir gülüş attı. "Okumamasını istemek ve zorla evlendirmek istemek ne zamandır bir annenin görevi oldu?" Onun bu sözleri beni güldürürken olayın ciddiyeti ile kendimi zor da olsa durdurabilmiştim.
Büyük bir sinir ile "O benim kızım. Siz buna karışamazsınız!" Dedi annem.
"Artık o benim çalışanım. Yetkim var!" Gözlerim kocaman açmış bir şekilde ona baktım. O çalışan mı demişti? Bu inanılmaz bir şeydi.
Babam bütün sessizliğini bozarak. "O daha 17 yaşında çalışamaz!" Cihan boğazını temizledi. "Stajyer olarak başlıcak ve siz kendi ağzınız ile 17 yaşında dediniz, neden evlendiriyorsunuz?" Ağzından bal damlıyor be adam.
Babam annemi geriye itti ve bana baktı. "Sen bu adamla gidicek ve bizi aşirete rezil edicek misin?" Yutkundum. "Bana cevap ver, Asena!" Korkudan geri geri adımlıyordum. Ellerim elbisemi kavramış, kesik kesik nefesler veriyordum. Hâlbuki bir kaç dakika önce çok iyiydik.
Cihan "korkma." Aslında korkacak bir şey yoktu ama istemsizce ellerim titriyordu.
Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes verdim. "Anne ve baba aşirete rezil olun. Umrumda değilsiniz." Demem ile gözlerimi açtım. Annem ve babam hayal kırıklığı ile bana bakıyordu.
Babam ağzından birkaç küfür mırıldandı. Birden üstüme gelerek kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. O anki korku ile özgür olan elim ile ona tokat attım.
Ben ne yapmıştım? Babama tokat atmıştım. Ben her zaman onlara saygılı olurken şimdi böyle bir şey yapmam akıl kârı değildi.
Yaptıklarım ile babam elini bırakmış bana bakıyordu.
Dudaklarım titriyor, gözlerim ise ağlamaktan kızarmıştı. Onlara yapma dercesine bakıyordum ama beni dinlemedi. "Demek babana tokat atarsın ha!" Dedi ve bütün bedenimi alıp sırtına attı.
Çırpınıyordum. Hayatımdaki tek çaresiz an buydu. "Yardım edin!" diye haykırıyordum ama ben boşluktaydım. Boşlukta ne yaşayabilirdim ne de sesimi duyurabilirdim.
Cengiz annem ile konuşuyor ben ise babamın karnına sayısız tekmeler atıyordum. Sahi bir insan hem cinsine böyle bir şey yapabilir miydi?.
En sonunda babam pes edip, beni yere fırlattı. Yere fıtlatılmam ile herkes bana baktı. Ben ise burkulan bileğinin açısı ile yerde kıvranıyordum.
Bütün sesler bulurlaşmıştı. Sadece kendi zihnim ile başbaşaydım.
Hayır, bayılmamıştım. Sadece onlara karşı koyabilecek gücü o 3 saniyede bulabilmek için bütün sesleri bulurlaşmıştım.Bütün bileğindeki acıya rağmen ayağa kalktım. Sendeleyerek annem ve babamın yanına gittim. Bu sırada bütün sesler yok olmuştu.
"Siz kim oluyorsunuz da bana bunu yapıyorsunuz?! Annem ve babam olabilirsiniz ama bunu yapmaya hakkınız yok?! İstediğiniz kadar beni eve götürün, nikah dairesine götürün ama ben hayır dedikten sonra sizin işiniz yaş! Hani diyorsunuz ya ben senin annenim diye ne senden bana bir anne olur ne de yaslanıcak bir omuz.!" Sözüm bittiğinde gözümden teker teker yaşlar döküldü ama ben yine devam ettim. "Sadece para ve ün için bunu yapıyorsun değil mi?! Herkese söyledin ağanın oğlu benim damadım olucak diye. Artık değil anne." Annem bu sefer hiç beklemediğim bir şekilde elimi şefkat ile tuttu.
"Kızım, bak gelinliğini bile aldık." Benim düğünüme bile karışıyorlardı.
Akan burnumu çektim. "Eğer daha da zorlarsanız benim giyeceğim tek beyaz şey kefen olur. Bunu da bilesin!"
Tam arkamı dönüp gidecekken aklıma gelen şey ile durdum. "Bütün bu insanların içinde beni rezil ettiğin için teşekkürler. Bir daha görüşmemek üzere." Dedim ve topallayarak sınıftan çıktım.
Gidecek zaten bir yerim yoktu. Bahçeye çıkıp, bankın üzerine oturdum ve kafamı güneşe çevirdim. Yüzüme değen güneş ile gülümsedim.
Kendimi rahatlamış ve sakin hissederken arkamdan yabancı olmayan ses ile irkildim.
Endişeli bir ses ile "İyi misin" diyen Cengiz'i kafam ile onayladım.
Gülümseyerek yanıma oturdu. "Ama bacağındaki şişlik öyle demiyor." Sanki fark etmemişim gibi "aa şişmiş mi hiç fark etmedim."
Cengiz yalancı bir sinir ile "yalan söyleme, sınıftan topallayarak çıktın." Derin bir nefes verdim. "Cengiz Kurtoğlu'nun bu kadar zeki olduğunu bilmiyordum." Aklıma gelmesi ile oturduğum yerden dikleştim. "Bu arada ben Asena, Asena Göktürk. Göktürk aşiretinin 1. En değerli kızıyım." Demem ile güldü. "Peki neden seni ağa torunu ile evlendirmek istediler?"
Büyük bir ego ile düz sarı saçlarımı geriye attım. "Ağanın torunu bana yanıkmış. Hem de en değerli 1. Kızım haddini bil." Sonra gerçek bir üzüntü ile "onu sevmiyordum ve benden habersiz beni istemeye geldiler." Ona döndüm bütün ciddiyeti ile beni dinliyordu. Onun gözlerinin içine bakarak konuşmaya devam ettim. "Sonra bunlar konuşmaya başladı. Ağa ne dedi biliyor musun? "Kozlor okoyomoz. Ya ne demek kızlar okuyamaz ya! Neyse bende kahveleri hazırlarken." Bir an da hayatı sorguladım. Büyük bir şaşkınlık ile "ben niye sana bunu anlatıyorum ya?"
Kahverengi saçlarını geriye attı. "Hayatını kurtardım." Derin bir nefes verdim. "Bu sana anlatıcağım anlamına gelmez ama canım sıkıldı anlatıcam." Dediğimde güldü. Sinir bozucu gıcık. "Neyse en değerli 2. kızımız Selen, benim talibime yanık tamam mı? Şimdi bu kız da dediki bunu seviyor musun?, Bende hayır, dedim. Sonra bana bazı şeyler verdi bende kaçtım. Sonra gittim bir dağ evine. Paramla birgün konakladım. Ha bu arada giydiğim elbise upuzun ve baya kapalıydı. Bunu ben tasarladım."
Şaşkınlıkla gözleri açıldı. "Cidden mi? Ben sen aldın sanmıştım." Bu beni beceriksiz mi sanıyordu. Belini annemin yaptığı gibi cimcikledim. Ağzından küçük bir inilti koparken konuşmaya başladım. "Ben beceriksiz miyim?" Büyük bir sinir ile "onu demedim kızım ya! Zaten seni ise aldım ya!"
(Yazardan bir not, en son cümleyi yazarken aklıma bana kızım deme sözü geldi SKJDJDJDJDJ")
Ben onu ciddiye almadım diyeceğim sırada silah sesleri duyuldu. Cengiz benim elimden tutup bakın altına doğru sakladı ve kemerinden silah çıkardı.
"Mafya mısınız?"
Tüm ciddiyeti ile "Kurtoğlu Aşiretin 1 numaralı torunuyum." Demesi ile öksürüklere boğuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimli Tasarımcı
ChickLitAşiret ailesi yüzünden zorla evlendirilmek üzereyken evden kaçan bir kız, aslında gerçek ailesi olmadığını öğrenirse ne olur? Çünkü gerçek bir aile bunu yapmazdı. Aşiret bir tasarımcı kulağa biraz garip geliyor değil mi?