Sergi sorunsuz bir şekilde bitmişti. Ama benim için bu serginin tek bir fotoğrafı vardı oda Edie'nin motor üstünde ilk yarışının birincilik anı. Fotoğrafa bakarken yanımda duran kişiyi fark etmemiştim.
"Ne kadar mutlu bir anı çekmişsiniz değil mi?" İnsanların yüzlerini incelemek gibi alışkanlığım yoktu ama sesi tanıdık duyunca yanımdaki kişiye döndüm. Hafiften gülümsedim.
"Benim makinam o fotoğraftan başka mutlu bir kare çekmedi."
"Umarım daha çok mutlu anlara tanık olursunuz bayan Housen, sizinle kibar konuşabilmek ne kadar da hoş." bay ukalaya tebessüm ettim çünkü sinirimi bozan insanların önce sinirini bozmaya çalışırdım.
"Dün restorantta yaptığınız gereksiz nezaket için teşekkür ederim bay Marino ama ne siz ne de bir başkasının bana böyle bir nezaketlik gösterisi yapmasına tahammülüm yok." Alexander gülümsedi.
"Ben yan tarafınızdaki restoranı devraldım bu arada eğitim alanım olarak orayı kullanacağım." aman ne güzel dün neredeyse pataklayacağım bu adam komşum olmuştu. Alexander'a sahte bir gülücük attım. Henüz onunla ödeşmemiştik.
"Sizin adınıza sevindim Bay Marino."
"Lütfen bana Alex de."
"Sizde bana Amy diyebilirsiniz."
Herkesi gönderdikten sonra üstümü değiştirdim motoruma bindim motorumun üstünde bir not vardı. Notu aldım ve okudum.
"Yaya geçidinden sonra sağdayım yarışları seversen beklerim." buda kimdi şimdi? Neden bir yarış? Daha da önemlisi yapabilir miydim?
Gözlerimi kısa süreliğine de olsa yumdum. Karar vermeliydim....
Yedi sene önce;
" Bebeğim bunu yapmanı istemiyorum." Edie yanağıma eğilip beni öptü.
"Bu yarışı aldıktan sonra o motoru alıcam sevgilim. George'den de kurtulucaz." kaslarımı kaldırarak ona baktım.
"Sen ciddi misin? Ya sana bir şey olursa?" içimden ona sarılıp bırakmamak geliyordu.
"Amy sakin ol bana bir şey olmayacak! Eğer olursa da sevdiğim bir şey uğruna ölmekten mutlu olurum. Seni seviyorum Kızıl.." son sözlerini yüreğimi okşayarak söylemişti. Yarış başlıyordu eğer bu yarışta onun olursa ödülü, hayalini kurduğu motordu bunun için ona kızamazdım engelleyemezdim de. İki yıl önce Londra'nın en büyük kokain mafyasına bulaşmıştı bu yarıştan kazandığı parayla bu borcunu da ödeyecekti.
Edie ilk turda yüz altmış metre öndeydi. İkinci tur berabereydi üçüncü tur başladığında içim huzursuzlandı. Bitiş çizgisine önce Edie yaklaştı diğer yarışmacının arkadaşı motorun önüne işaret fişeği atınca Edie'nin dikkati dağıldı motorla önce bariyere çarptı ve havada takla atıp yere düştü.
"Hayır! Edie." beni tutan arkadaşlarımdan kopup yanına gittim. Yerde kanlar içinde yatıyordu.
"Sevgilim senin için kazandım erken oldu ama dogum günün kutlu olsun. Sakın onu sürmeyi bırakma benden vazgeçmiş olursun!"
"Edie doğum günümün canı cehenneme bak bana ne olur kendine gel..." konuşamıyordum son nefesini zorlanarak alıp bıraktı. Gözlerimi birbirine bastırdım artık nefes almayan dudaklarına bir öpücük kondurdum. Omzundan tutup kafasını kucağıma çektim bağırıyordum.
"Gitme seni adi herif gitme daha gezeceğimiz bir sürü yer var gitme!" Jordon beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Edie'nin bana bakan cansız gözlerini parmaklarımla kapattım.
"Bırak onu Amy." gelen ambulans görevlileri onu benden alınca Jordon beni tuttu belki hala yaşıyordur umutları içimi parçaladı. Yerden kalkarken George bana bakıyordu.
********
Şimdiki zaman;
Son sürat yaya geçidinin ilerisine gittim kimdi beni çağıran? Geçidin ilerisinde sağda duran siyah motorluyu gördüm yanına yaklaşmaya çalıştım.
"Köprüye kadar." bu da neydi şimdi rüzgarın sesinden az çok duymuştum ama o benden önce gazı köklemişti bile. Üçüncü caddenin ara sokağından girip kestirmeden çıktım bu yarışın benim için tek hedefi vardı o da o kaskın altındakini merak ediyor olmamdı. Ara sokaktan direk ana caddeye çıkınca siyah motorlunun önüne çıktım. Şaşırmamıştı ne yaptığımı biliyordu. İki arabanın arasından geçtim dikiz aynamdan onu kontrol ettim aynı hamleleri yapıyordu. Bunu neden yapıyordu? Gidiş yolunun aksine bir yola girdim siyah motorlu beni takip etmemişti motorumu durdurdum. Küçük bir kriz geçiriyordum. Kaskımı kafamdan çıkardım. "Üzgünüm Edie." o motorun hakkını veren ben değildim. Elimde duran kaskı sakinlesip kafama takıyordum ki az öteden gelen çığlıkları duydum. Karanlığın içine girdim bir kadını bu saatte bu kadar bağırması hiçte normal değildi. Kadın adamın altından kaçmaya çalışıyordu. Kel adam arada bir kadına vurup soymaya çalışıyordu. Ufak tefek olabilirdim ama asla savunmasız bir kadına yardım etmemezlik yapamazdım. Sessizce adamın arkasına ilerledim kadın beni görünce gözleri parladı. Elimi adamın ensesine attım. Ne olduğumu görmek için bana dönünce sol gözünün altına yumruğu indirdim. Gözünü tutan adam kadının üstünden kalktı esmer kadın fırsatı kaçırmayıp hemen toparlandı ve arkama geçti.
"Seni sürtük seninle işim bitmedi ilk önce bu alevlinin icabına bakıcam." kel adam yerdeki uzun demiri alıp karnıma salladı. Yapacağı hamleyi önceden fatk ettiğim için sıyırmıştım. Adamın bacak arasına iyi bir tekme attım adam hayalarını tutarken kadını tutup motora koştum.
"Arkama bin!" kadın verdiğim komutu onaylayınca motora bindim oda arkama bindi. Karanlık sokaktan uzaklaşınca bir hastanenin önünde durdum.
"O cehennemde ne işin vardı bilmiyorum ama yüzündeki yaraları göstersen iyi edersin."
"Teşekkür ederim."kadın motordan inince yolumu evime çevirdim.
Evin önüne geldiğimde bir motor sesi daha duydum ama etrafımda kimse yoktu. Motoru garaja soktum tedirgindim saç tokamda sakladığım minik keskiye uzandım. Evin ön kapısında duyduğum tıkırtılara gittim. Kapımın önünde bir zarf vardı. Amelie'ye
"Pazar gecesi saat onda yirmiüçüncü caddeye motorunla gel!" bir bana kamera şakası felan mı yapıyor eğer öyleyse hiç komik değil. Zarfıda alıp eve girdim panik olmuştum seneler sonra ilk defa korkmaya başlamıştım biri benimle uğraşıyordu yoksa kim neden Edie'yi kaybettiğim sokaklara beni çağırsın ki? Bu gün günlerden salı ve o geceye daha beş gün var. Telefonumu elime aldım ne Rob'dan ne de Linda'dan haber yoktu.
Makinamı elime alıp Karanlık odaya gittim. Belleği içinden çıkartıp yavaş yavaş fotoğrafları basmaya başladım..
******
Jordon'nın hazırladığı programa baktım neredeyse her gün saat bir ve üç arası boştu ve sadece pazar günlerim. Jordon, Linda yüzünden yapamadığı otoriteyi atölyede yapmıştı. Bazen takıntılı biri gibi gözüksede beni toparlayan şey onun kuralları olmuştu.
Sabah yaptığım dört çekimden sonra karnım acıkmaya başlamıştı. Jordon, Ellen, ve Piet yan restorana üye olmuş gibiydi tüm yemek saatlerinde oradaydılar. O sersem aşçı bozuntusunu görmek istemediğimden onlara katılmıyordum.
"Kızıl hiç şansın yok bu yemekte birlikteyiz." Jordon elimden tutup beni çekelemeye başladı teslim olmuştum.
"Tamam. Tamam
geliyorum üstümü değiştirip sizinleyim olur mu?" Ellen onayladı üçüde restorana geçti. Kendi odama gidip üstümdeki salaş kot ve ince bluzdan kurtuldum, yerine kısa kot şortumu ve sırtı dantel işlemeli beyaz askılı giydim ayaklarıma spor ayakkabılarımı geçirdim saçlarımı tepeden bağlayıp perçemlerimi özgür bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alev Alev (Tamamlandı)
AdventureBir asiyi uysallaştırabilen biri varsa o da kendinden çok daha asi! O haya felsefesinde tek bir anlam barındırır; "Güzel ölmek için yaşa! Cehennemin içinde cennet kapısını arıyorsanız burası yanlış bir mekan!" Bir fırtına tek sizi alıp götürmez o an...