"Hyung! Benden ne istiyorsun Tanrı aşkına!"diye bağırırken bir yandan da gülerek koşturuyordu genç adam."Hyunjin, sadece bitirmek istiyorum." derken göz yaşlarına hakim olmaya çalışıyordu bir başka genç.
"Hyung! Yoruldum artık, beni kovalamayı bırak!"
"Hyunjin.. Yoruldum artık, peşimden gelmeyi bırak."
İki farklı ses, iki farklı his, iki farklı mekan ve iki farklı an..
Birinde, aşinası olduğu kampüsün bahçesinde kahkahaları eşliğinde hyungundan kaçıyordu Hyunjin.. Bir diğerinde ise karanlık evin kapısından ağlayarak çıkan bedenin arkasından gidiyordu.
Ve birden.. Büyük bir acı..
Bir araba farıydı en son hatırladığı şey.. Hayır! Hayır.. Bir kaya parçasına çarpmıştı, Minho'dan kaçarken küçük bir yamaçtan düşen bedeni..*****
"Tanrı aşkına! Neden hala uyanmıyor? Doktor değerlerinin normale döndüğünü, bir kaç saat içinde uyanacağını söylemişti." diyen ses kulağımı tırmalarken kapalı gözlerime rağmen kaşlarımı çattım.
Jisung gerçekten sağlam bir dayağı hak ediyordu. Uyuyan insana biraz saygı canım!
" Sakin ol Jisung. Bedeni yeni yeni kendini toparlıyor. Hem doktor bir tehlike kalmadığını söyledi."
Bu kez konuşan ses tanıdık geliyordu ama kim olduğunu çözemedim.
"Chan haklı Jisung. 3 gündür söylenip duruyorsun. Kes artık!"
Ve Minho hyung.. Tanrım! Şuan ölmediysem gözlerimi açtığım anda kesinlikle beni öldürecek!
Tüm bu konuşmaların arasında kulağıma ulaşan yüksek sesli hıçkırık ve burun çekme sesleri yüzümü buruşturmama neden olmuştu.
Tanrı aşkına! Bu da kimdi? Ve neden böyle içli içli ağlıyordu?
Bu sese daha fazla katlanamayacağımı anladığımda gözlerimi araladım. Ve nedensizce bunu yapmak beni epey zorlamıştı.
Görüşüm netleştiği anda, biraz ilerideki deri koltukta oturan bedeni, bu rahatsız edici seslerin kaynağını gördüm.
"Hey köpüş! Biraz sessiz ağla!"
Ağzımı açtığım anda boğazımda hissettiğim yakıcı hissin etkisiyle sesim çatallı çıkmıştı. Yine de bu, odadaki tüm gözlerin bana dönmesi için yeterli olmuştu.
"Hyunjin!" diye kulaklarımı ağrıtan bir sesle bağıran Jisung aynı anda küçük bedenini üstüme atarken Minho hyung, Felix ve Jeongin de onu takip etmişti.
Dört bedenin altında ezilirken bir anda tüm vücudumda hissettiğim keskin acıyla inlememe mani olamadım.
"Ah! Yavaş biraz mağara adamları!"
Yakınmam şaşırtıcı bir şekilde onları etkilerken hızla üzerimden kalkmışlardı.
Minho hyung ve Felix iki yanıma geçip endişeyle bana bakarken az önce konuştuğunu var saydığım bedenin yaklaşıp elini saçlarıma atmasıyla dikkatimi ona verdim.
Tabi ya! Chan hyungtu bu, Jisung'un son zamanlarda sıkça bahsettiği kıdemlisi. Bu sabah Jisung tanıştırmış, birlikte müzik yapacaklarıyla ilgili bir şeyler zırvalamıştı.
"Hyunjin, nasıl hissediyorsun? Ağrın var mı?"
İlgili baba edasıyla kurduğu cümleler bir an komiğime gitse de söylediği anda fark ettiğim ağrılarla irkildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia (HyunMin)
Fanfic'Anılar, onları hatırladığın sürece sana aittir..' Hwang Hyunjin, bir hastane odasında gözlerini açtığında hayatının son 2 yılı öylece elinden alınmıştı. *Tanıtım, bölüm olarak yayınlanmıştır. *