🌺ÖNCEKİ BÖLÜMÜ OKUDUĞUNUZDAN EMİN OLUN🌺
Bazı insanların hayatı gerçek anlamda film gibi olabilirdi. Bayat romantik komediler, tradejiyle bezenmiş dramlar, seyir keyfi veren aksiyonlar, insanı ekrana kilitleyen maceralar, gizemler, ya da en basitinden sıcak bir aile komedisi..
Ama her şeye rağmen hiç kimsenin James Wan'ın kaleminden çıkmış gibi bir hayat yaşamadığına emindim.
Tabi eğer Minho hyungla arkadaş değillerse..Chan hyungun mesajlarına dalağım, annemin antika diye yutturmaya çalıştığı, ama hepimizin büyükbabamın bir bit pazarından aldığını bildiğimiz eski halısına düşecek kadar güldüğümden beri - ki bu yaklaşık 20 dakika önceydi- Minho hyung tarafından iki katlı evimizin içinde kovalanıyordum.
"Hyunjin, kaçtıkça sinirlerimi bozuyorsun. Ve ben giderek daha fazla seni tüm kemiklerin toz haline gelene dek bir denizci makarasıyla çekmek istiyorum."
Geniş yemek masasının diğer ucundan, koşmaktan kızarmış yüzüyle fantazilerini sıralayan hyungum tam da az önce bahsettiğim metaforu tasdikliyordu.
" Hyung Tanrı aşkına! Gülmeme izin veren sendin! "
" Gülmene izin verdim seni sıska piç! Anırarak yerlerde yuvarlanmana değil!"
"Kırıcısın."
"Öyleyim. Kaçma da ne kadar kırıcı olduğumu daha yakından göstereyim."
"Eyy, yeter artık çocuklar. Saat gecenin 3'ü. Evde tepinmeyi kesin de yatın artık."
Annem, tek çocuğu olduğumu hatırlamış olacak ki nihayet araya girip beni Minho hyung'dan kurtarmıştı.
Minho hyung homurdanırken anneme sıkı bir iyi geceler öpücüğü verip bana ölümcül bakışlarını atarak kalacağı odaya ilerlemişti.
Ardından ben de biraz soluklanmak adına salona geri döndüğümde babamın çoktan gitmiş olduğunu gördüm.
Bu rahatlıkla kendimi geniş koltuğa atarken annem de hemen yanıma kurulup başımı dizlerine çekmişti.
Saçlarımda dolaşan eller beni giderek mayıştırırken duyduğum iç çekişle gözlerimi araladım.
"Anne, sorun ne?" diye sorduğumda gülümseyip omuz silkti.
"Bir sorun yok bebeğim. Sadece.. Bilmiyorum, bir anda böyle bir şeyi öğrenmek biraz kötü hissettirdi.
Tanrıya şükür iyisin. Yine de ilk anda yanında olmak isterdim."
Annemin şefkatli sesine gülümsedim ve saçlarımdaki ellerine derin bir öpücük kondurdum.
" Anneciğim, kendini üzmesene. Bak iyiyim. Fiziksel olarak bir hasar almadım neredeyse. Bir kaç ezik sadece. "
" Peki ya duygusal olarak Hyunjin? Bu.. Öylesine basit bir şey değil ki! Resmen hayatının bir dönemini hatırlamıyorsun.. Bununla nasıl böyle kolay başa çıkabilirsin? "
Bu sorunun cevabını ben de epey merak ediyordum. Yine de böyleydi işte. İçimde zorlayıcı bir his ya da düşünce yoktu.
" Bilmiyorum anne. Ama.. Çıkabiliyorum işte. Hem sadece iki buçuk yıl.. Minho hyung, Felix, Jisung, Jeongin.. Hepsi hala yanımdalar. Siz hala buradasınız. Kaybettiğim zamana yanarak daha uzun zamanlar kaybetmek mantıklı değil."
"Elbette öyle benim güzel oğlum.
Sadece.. Bu iki buçuk yıl senin için gerçekten önemliydi Hyunjin.
Diğerleriyle tanışman, korkusuzca hayallerine atılman, istediklerini başarman ama yine de durmadan çabalaman..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia (HyunMin)
Fanfic'Anılar, onları hatırladığın sürece sana aittir..' Hwang Hyunjin, bir hastane odasında gözlerini açtığında hayatının son 2 yılı öylece elinden alınmıştı. *Tanıtım, bölüm olarak yayınlanmıştır. *