20.Bölüm (Favori Karakter)

443 67 115
                                    

Kim Seungmin

Hayatımın büyük bir kısmı çocukluğumdan beri yanımda olan iki ağabeyimin koruması altında geçmişti.

Hiç bir zaman bir şeylerden korkmamış ya da kendi başıma çabalamak zorunda kalmamıştım. Düştüğümde kaldırmak için değil, düşmeme izin vermemek için yanımda olmuşlardı hep.

Bundan şikayetçi değildim. Olmaya hakkım yoktu. Annesini küçük yaşta kaybetmiş bir çocuk olmama rağmen hiç bir sevgi eksikliğiyle büyümemiştim. Bu onlar sayesindeydi.

Karanlık anılara, hüzünlü bir geçmişe sahip değildim. Renkli bir çocukluğum, sıradan fakat huzurlu bir hayatım vardı.

Ta ki Hyunjinle tanışana kadar..
Aptal fakat seyri keyifli bir gençlik dizisi tadındaki tanışmamız, süregelen hayatımla uyumluyken bir kaç ayda değişen tüm yazgı - neredeyse- 24 yıllık yaşamımın temelinden sarsılmasını sağlamıştı.

Yine de tüm kavgalara, sancılara, göz yaşlarına rağmen ona olan hislerim beni korkutacak kadar güçlüydü.

Kimilerine - pekala sadece Jeongin'e- göre bu saçma bir çaresizlik hissi, bir takıntıydı.

Fakat bu kadar basit ve acımasız değildi gerçekler. Görmüyorlar, bilmiyorlardı.. Ama Hyunjin, getirdiği acıların yüzlerce katı kadar huzur veriyordu bana.

Her dokunuşundan şefkat, her cümlesinden sevgi, her bakışından merhamet taşarken, hislerinden şüphe etmem mümkün değildi ki.

Hyunjin'in benim için doğru insan olduğunu biliyordum. Buna inanıyordum. Biz.. Yanlış zamanda tanışmış iki doğru insandık.

Zaman yanlıştı. Çünkü; kendisinin farkında olmayan bir adamın benliğiyle savaşmasına yol açmıştım. Ve bu savaş ikimizi de yıpratmıştı.

Jeongin'in görmediği buydu. Tek zorlananın ben olduğumu sanıyordu. Fakat bilmiyordu.. Hyunjin'in kendine yenildiğini, dizlerimde kaç gece soluksuz kalana dek ağladığını, beni incittiği her an için kendini mahvettiğini bilmiyordu.

Aptal biri değildim. Yani.. En azından çoğu zaman.
Ve hayalperest bir Polyanna, ya da istediğini istediği an almaya alışık olan şımarık bir çocuk da değildim. İnsanları görüyordum. Savaşlarını, kaygılarını, korkularını anlayabiliyordum.

Her insan bunlara sahipti. Ben de öyle.. Ve benim en büyük korkum, sevdiğim insanların incinmesine sebep olmaktı.

Yine de 24 yılın sonunda ilk kez istemeden de olsa bunu yapmış olabileceğim hissi içimi kemiriyordu.

Terastaki o tuhaf anın üstünden neredeyse 1 saat geçmişti.

Basılmanın korkusunu henüz idrak edemezken gördüğüm manzara beni şoka sokmuştu.

Changbin hyung ve Felix...
Pekala, aslında bu pek absürt sayılmazdı. İkisinin arasındaki bağı onları tanıyan herkes fark edebilirdi.

Changbin hyung'un hislerini göz önüne alırsak da bu kaçınılmaz bir sondu.

Yine de şaşırmıştım. Çünkü Hyung'un, detaylarını asla benimle paylaşmadığı şüpheleri, geri durmak için sebepleri olduğunu biliyordum.

Opia (HyunMin) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin