Bardaki Eğlence -Bölüm 15-

42 4 36
                                    

Selam arkadaşlar uzun bir ara oldu ve bir süre daha bu şekilde gitmek zorundayım maalesef çünkü biliyorsunuz sınav senem ve mental olarak çok zorlandığım bir dönem ama olabildiğince erken yazmaya çalışacağım :)

İyi okumalar dilerim :)

"Merih..." dedim Merih'in kollarından çıkıp birkaç adım gerilerken.

"Hı?" demişti beni dinlediğini belli ederek.

"Ercivent ne zaman geri gelir sence?" diye sordum. Sıkıntıyla ensesini kaşıyarak bana cevap verdi.

"Bilmiyorum ama kısa sürede geri geleceğini düşünmüyorum. Sanırım bize biraz kırıldı belki ilk adımı atan sen oldun ama bende böyle bir şey yapmayı düşünüyordum ve o bunu fark etti. Yani ilk adımı senin atman pek bir şey değiştirmedi diyebiliriz... Sadece biraz zamana ihtiyacımız var. Birbirimize alışmak için, hayata alışmak için ve en önemlisi, eğer olabilirse, birisine güvenmek için biraz zamana ihtiyacımız var..." dedi.

Hep diyorum yine diyorum. Bu çocuk çok mantıklı konuşuyor...

"Haklısın. Daha dört beş gün oldu kurtulalı. Her şey çok hızlı ilerliyor ve biz buna ayak uyduramıyoruz. Farkında değiliz ama savruluyoruz, bu savrulmanın ortasında da birine tutunmayı deniyoruz, nasıl tutunacağımızı bile bilmezken hem de..." dedim farkındalıkla.

"Merih? Ercivent'i aramaya gidelim mi?" dedim heyecanla. Merih elini geçmem için kaldırıp kararını açıklamış oldu.

Hızla evden çıktık. Umarım zincirlinin anahtarı cebindedir çünkü biz anahtarı almadık.

"Ee! Nereye gitti bu zincirli?" dedim sitemle.

"Bence bu taraftan gitmiştir."

"Merih şansa bala bir yolu seçemeyiz! Yolu bilmiyoruz ters tarafa gidersek kayboluruz."

"Şansa bala olduğunu da nereden çıkardın?"

"Yol bulma güçlerin varda biz mi bilmiyoruz?" dedim alayla.

"Yani güç denir mi bilmiyorum ama... O taraftan gittiğine eminim."

"Nasıl emin olabilirsin?"

"Ercivent çıktıktan sonra dışarıdan bi ses gelmişti. Saksının dökülmesine bakılırsa ses saksıdan geldi. Topraklar da o yöne doğru dökülmüşler. Ayrıca çitlerin oradaki süslemeler de bozulmuş büyük ihtimalle iki adım gerimizde kalan taşa takıldı ve tökezledi. Ardından da bu yöne gitti çünkü bastığı toprakların izi, yolun o tarafına kadar ilerlemiş bunlarda Ercivent'in botunun altına takılan toprak parçaları oluyor. " demişti bilmişce.

Bu çocuğun mantıklı konuşması şuan beni hiç hayran bırakmıyor!

" Evet. Hangi yöne gidiyoruz?" alaylı gözlerinden nefret etmeye başladım.

" Tamam senin dediğin yoldan gidelim" diye kendimin bile zor duyduğu sesle mırıldandım.

"Ne? Duyamadım da!" demişti elini kulağına yaslarken.

Bal gibi de duymuştu. Ortalıkta kurt serumum var benim diye hava atmayı biliyordu!

Öfkeli gözlerim alev alırken daha fazla üstelemedi ve alaylı gülüşüyle sağ taraftaki yoldan yürümeye başladı.

Hızlı adımlarla yürüyor aynı zamanda da etrafımıza iyice bakarak Ercivent'i bulmayı hedefliyorduk.

"Şuradaki kafede olabilir." demişti Merih. Parlak gri duvarları, ışıltılı tabelası ile bar olduğu açıkça belliydi.

"Kafe mi? Bildiğin bar orası. Tabelasında kocaman Tayfun Bar yazıyor."

"Görebiliyorum sadece senin için sansür getirmiştim." diyerek adımlarını hızlandırarak sözde 'kafe' nin kapısına ulaşmıştı. Tabii ardından bende.

KAÇAK DENEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin