KEHANET -Bölüm 17-

35 4 46
                                    

Selaaaaaam:)))))

Napıyorsunuz bıgıllarıııımmm:)))

Özlediniz mi beni :)  Valla ben sizi özledim ya!

Şimdi şöyle ki kısa bir bölüm biraz ama az hiçten çoktur diye düşünerek attım bölümü:)

İyi okumalar dilerimm. Bol bol yorum yaparsanız bölüm hızlı gelir bıgıllar bunun sınırla karıştırmayalım lütfen tek neden yorumların beni motive etmesi...



Titreyen ellerim eldivenin metal düğmesini tam açmıştı ki Merih'in sesini duydum.

"Olmaz!" kadının gözleri ellerimden ayrılıp Merih'e döndü.

"Neden?" diye sorguladı.

"Çünkü... Çünkü bizim bir deri hastalığımız var ve bu yüzden ellerimizin hiçbir yüzeye değmememiz lazım. Yoksa hastalığımız nüksediyor." bir çırpıda bulduğu yalana Aylin Hanım'ı inandırmaya çalışıyordu.

"Öyle mii? Daha önce hiç böyle bir hastalık duymamıştım. Söylesenize Ercivent Bey yeğenlerinizin hastalığının adı ne? " Ercivent gerildi ama hızlı toparladı.

" Ne yapacaksınız canım hastalığı?"

"Hiç canım, kardeşim doktor da birde ona soralım. Sonuçta farklı bir görüş edinmiş olursunuz." dudaklarında hafif bir tebessüm hakimdi.

Knk Allah aşkına gülme ya!

" Çocukların hastalığı doğuştan ve emin olun gitmediğimiz doktor kalmadı ve artık bu hastalığı daha fazla gündemimizde tutarak çocukların moralini bozmak istemiyoruz. "

" İstemiyoruz derken? Bu çoğul eki de kim? Yoksa çocukların anne babası mı? Harbi onlar nerede? Hasta çocuklarını neden bir başlarına bırakmışlar ki?" kadının destursuzca söylediği sözler beni öfkelendirmişti.

Önümdeki suyun üzerinden buhar çıkmasıyla hızla suyu kafama dikledim.

Sıcaktı ve hiç hoş değildi.

Merih de konu ailelerimiz olunca duygularını kontrol edememiş olacak ki suyun üzeri buz tutmuştu.

"Dediğim gibi hastalıkları doğuştan ve artık gerekli önlemleri aldıklarında hiçbir sıkıntı olmuyor. Anne babaları yurt dışında çalışıyorlar ayrıca bir başlarına da ne demek ya! Ben varım onların yanında, arkalarında ve gerekirse önlerinde!" Ercivent'in sert sesi ortamı germişti. Yani en azından biz gerilmiştik. Aylin Hanımda hiç öyle bir gerginlik yoktu ya da duygularını iyi gizlemişti.

"Yani çocukların arasında bir kan bağı olmamasına rağmen ikisinin de doğuştan aynı hastalığa sahip olması... Ne bileyim baya ilginçmiş ama neysee..." diyerek mırıldanmıştı. Duyacağımızı biliyordu duymamızı istiyordu.

Ercivent sinirle ağzını açmıştı ki kapıdan ses gelmeye başladı. Birisi anahtarla kapıyı açıyordu. Yemek masasıyla kapının arasında bir duvar vardı ve bu şekilde bir mahremiyet sağlanmıştı. Benim oturduğum kısım kapıyı tam olarak görüyordu.

Eve bizim yaşlarımızda uzun esmer bir çocuk girdi. Kadın çocuğu görmesiyle ayağa kalktı. Çocuk kadını umursamadan yukarıya çıkmak için merdivenlere adım attı. Aylin Hanım çocuğun tırabzandaki elinin üstüne elini koyarak onu durdurdu.

"Ah oğlum! Hoş geldin! Seni bu kadar erken beklemiyordum. Hadi gel de yemek yiyelim!" diye yüksek perdeden konuştu. 

Yemin ediyorum bu kadının sesi beni öldürecek!!

KAÇAK DENEKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin