2. BÖLÜM

483 25 10
                                    

SÜSEN DEN
" bırakın beni pislikleeerr." diye haykırmaya başladım, her tarafımdan beni saran iğrenç adamlara bakarak.
bir kaç ay önce dövüş kursuna gitmiştim, böyle adamları bir kaç saniyede olsa etkisiz hale getirecek teknikler biliyor dum.
yüzüme tehlikeli bir gülümseme yerleştirip, Kolumdan tutan adamların bacaklarımın arasına cok sert bir tekme geçirdim.
bunu yapmamla ikiside acıyla inleyip kendilerini yere attılar.

ÖMER DEN
" laann noluyor burda." diye bağırdım.
" Ömer kız kaçıyor lan koş."
" hay sizin yapacağınız işi si..."
lafımı tamamlamayıp kızın peşinden koşmaya başladım.

SÜSEN DEN
"ayyy hayır ben buna asla baş edemem bu ne be, on metre boyu var bunun."
dedim arkamdan gelen kumral çocuğa bakıp.
" dur kızım, benden kaçamazsın bunu unut."
" aynen ya durayım da öldür beni dimi"
dedim hızla koşarken.
sonra bir anda silah sesi geldi doldu kulaklarıma...
koşarken kocaman bir çığlık atıp direnmeye devam ettim.
" eger durmazsan bu kurşunu beynine yersin."
tam cevap vereceğim anda bir taşa takılıp yere yapıştım.
off hayır canıma kıyıcak bu manyak.
hızla yerden kalkmaya çalıştım, ama manyak herif hızla üstüme atladı.
" çekil üstümden hayvan." dedim itmeye çalışarak.
bir anda pis pis sırıtıp, silahın namlusunu, kalbime doğrultu.
" şimdi benimle sessiz sessiz gelicek sin,
yoksa bu yaşta ölmek zorunda kalırsın."
bunu demesiyle gözlerim dolu şekilde konuştum.
" bak sana yemin ederim hiç bişey kimseye bişey demem, hem görüntü de almadım." dedim korkuyla.
" ben kimseye güvenmem, hele ki bir saattir peşinden koştuğum küçük bir kıza asla."
sırıtıp Konuştum.
" küçük dediğin kızın, senin de dediğin gibi bir saattir peşinden koşuyorsun."
" çok konuşma." Diyip üzerim den kalkıp hızla beni de ayağa kaldırıp, Kolumdan tutup çekiştirmeye başladı.
" yaa bıraksana beni ruh hastası."
dedim kolumu kurtulamaya çalışarak.
" bana bak kapat şu çeneni." bir anda bağırmasıyla korkup susma hakkımı kullandım.
bir kaç dakika sonra siyah bir arabanın önünde durduk, Kapı açıldı ve beni içeriye itti.
" aileni arayıp bir yerde kalacağını söyle."
" öyle bişey yapmicam." dedim hızla.
" kızım bana bak delirtme beni, o aptal telefonu nu çıkar ve ara kimi aricaksan."
daha fazla diretemezdim, aksi takdirde her an bir kurşun bana girebilir di.
yasmini arayıp konuştum.
" yasmin ben Aybike de kalıcam haberin olsun."
" kızım ne alaka şimdi Aybike."
" yaa kalasım geldi, hadi kapatıyorum annem gile söyler sin." diyip hızlıca kapattım.
ya Aybike yi ararsa annem, diye geçirdim içimden.
" ver telefonu nu bana." dedi.
" pardon, yapmicam öyle bişey."
" vereceğini bildiğin halde niye diretiyorsun." Diyip hızlıca elimden çekip cebine attı.
" nereye götürüyor sun beni, ne yapacaksın bana?"
" ne istersem."
bunu demesiyle korkuyla yutkunup konuştum.
" korkuyorum, çok korkuyorum.
lütfen bırak beni, sana yemin ederim indiğim an seni hafızamdan silerim."
" beni hafızandan silmen kolay olmicak,
haa bu arada, ismin ne?"
" sanane " dedim hızla.
" iyi söyleme, nasıl olsa birazdan  doğumun dan şu gününe kadar ne yapmışsın hepsini öğrenicem."
" heeee aynen ondan." Diyip dediği şeyi tiye aldım.
yarım saat sonra ormanlık bir alanda durduk, arabadan indi ve benide peşinden sürüklemeye başladı.
ormanın içinde herşeyi siyaha boyanmış bir evin önünde durduk, sonra kapıyı açıp Kolumdan içeriye itti.
" ya yavaş ol be kolum acıdı." dedim sinirle.
üstüme yürüyüp tehditkar bir ifade ile konuştu.
" dikkat et de daha fazla acıtmak zorunda kalmiyim."
" bak ben gerçekten anlamıyorum,
niye getirdin beni buraya,
öldürmek için mi?."
" ne için olduğunu sabah öğrenecek sin,
o yüzden şimdi çeneni kapatıp otur şuraya."
bunu demesiyle sinirle, bir kanepeye geçip oturdum.
oda karşıma oturup pis pis sırıtıp beni süzmeye başladı.
" karşımda bu şekilde oturman hoşuma gitti."
bunu demesiyle bacaklarıma baktığını gördüm, elimle kapatmaya çalışıp konuştum.
" bana bak pislik mafya bozuntusu,
benden uzak dur, bir çaktım mı uçarsın."
bunu dememle kibirli şekilde gülüp konuştu.
" bana çakacak sın ve ben uçucam öyle mi, denesene bi."Diyip ayağa kalkıp üzerime geldi.
" yaa gelmesene." dedim hızla.
" hiç cesur değilsin ama." dedi sırıtıp.
" afedersin de karşımda silahla duruyorsun, nasıl korkmiyim." dedim.
" silah olmasa korkmazsın yani benden."
dedi hızla.
Bende tereddütle konuştum.
" eev.. evet." dedim.
bunu dememle silahını çıkartıp kenara fırlattı.
" korkmiyim diye mi yaptın?" Dedim,
hızla.
"yanii sayılır, şuraya oturduğun dan beri titremen sinirimi bozdu." dedi.
hiç bişey demeyip gözlerimi ondan çektim.
bir anda kapı çaldı, ve iri yarı bir adam elinde dosya ile geldi, dosyayı ona verip gitti.
" evet şimdi sen kimmiş sin onu öğrenicez." Diyip dosyayı açtı ve okumaya başladı.
" süsen kılıç, 21 yaşında üniversite öğrencisi mimar lık okuyor, bir ikizi, iki tane kuzeni var, ikisinin ismi yasmin,
kuzenleri, elif ve berk.
yakın bir arkadaşı var adı Aybike.
annesi, leyla, babası Kenan.
bir kaç ay öncesine kadar bir çok dövüş kursuna gitmiştir, çok iyi dövüşür."
son dediği şeyden sonra bana bakıp sırıtıp devam etti.
" babasının İstanbul da dört şirketi vardır, ama buralara gelmeden önce bir çok pis işe bulaşmış tır, bir süre mafya babalığı yapıp, zengin olunca da iş adamı olmuştur. Kenan kılıç, kızları süsen ve yasmin kılıçı bir süreliğine bu işe katmak için çok uğraşmış ama kızları yapmak istememiş tir."
" ohaaa yaaa, sen nasıl bu kadar şey öğrendin." dedim şaşkınlıkla.
" öğrenirim ben, hem mafya kızıymışsın aşk olsun hiç de söylemiyorsun,
ha bide çok güzel dövüşüyormussun.
çok iyi oldu bu durum."
" bu öğrendiklerinin hepsini unutacaksın." dedim sesimde tehditkar bir ifade vardı.
" yoksa ne yaparsın." dedi hızla.
" gebertirim seni." dedim Hemen.
" hehh aferim ya bak ne güzel gerçek kimliğini çıkardın ortaya."
Diyip başımda dikildi.
"babamla ilgili herşeyi unutacak sın."
" bir şartla." dedi tüm ciddiyetiyle.
" söyle." dedim Hemen.
" benimle çalışacak sın. bak gerçek kimliğini de öğrendim."
" çalışırsam herşeyi unutacak mısın?"
" unutucam, yemin ederim."
" tamam, kabul, çalışıcam seninle."
bunu dememle elimi sıkıp Konuştu.
" işte böyle süsen kılıç, benimle sin."
" eee sen beni tanıyorsun, benim de seni tanımam lazım." dedim merakla.
" Ömer, Ömer yılmaz."
" tanıştığımıza memnun oldum, pislik herif." dedim sırıtıp.
" Pislik falan ayıp oluyor ama."
dedi sahte bir alınganlıkla.
" ilk işim ne zaman?." dedim sinir ve merakla.
" yarın akşam." dedi hızla.
" saat on iki de vereceğim adrese gelmen lazım."
" tamam. şimdi beni buraya nasıl getirdiysen geri öyle götür." dedim.
" bakıyorum da bir anda baya cesaretlendin."
" evet, öğrendin sonuçta benim ne olduğumu."
" aynen öğrendim... neyse hadi götüreyim seni aldığım yere."
Diyip kapıyı açtı, bende hızla çıkıp arabaya bindim.
çok basit şekilde kimliği mi deşifre etmişti, kafayı yicektim.
bu durumumuzu sadece annem, babam, ben ve yasmin biliyorduk.
berk ve elif bunu öğrense kafayı yerlerdi, bide bugün elife saçmalama öyle şeyler diziler de olur diye atıp tutuyor dum, herkese bilerek kendimi korkak, çıt kırıldım bişey gösteriyordum.
aslında Ömer ile çalışmak, beni özgür hissedecek ti, sürekli okul, ders,  dedikodu, sürekli bunları yapmaktan kusucaktım.
artık silahımla benden belalarını bulmalarını istiyordum, kendini masum sanan aptallara. bolca aksiyon ve bol  kovalamaca oynamak istiyor dum..

TEHLİKELİ AŞK (SÜSÖM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin