14. BÖLÜM

463 26 7
                                    

SÜSEN DEN
omer ayısı odadan çıktıktan sonra
çantama koyduğum şort ve tişörtümü çıkartıp banyoya ilerledim...
sıcak bir duş alıp geri odaya döndüm,
duş iyi gelmişti, daha mantıklı düşünmemi sağlıyor du.
yarın bu aptal nikah dan sonra kaanın yanında kalacaktım bir süre, sonra da ne yapacağıma karar verecektim.
bir anlığına gözlerimi odada gezdirmeye başladım, onun çalışması masasını gördüm, üstünde bir sürü klasik kitaplar vardı. bu ayı kitap ney biliyormuydu ki...
ayağa kalkıp masanın önünde durup elime tam üç kere bitirdiğim kitabı aldım, suç ve ceza...
bu kitabı ilk okuyuşumda aşık olmuştum, bir bakımdan ağır bir bakımdan da duygusal bir içeriğe sahipti.
bu ayı nasıl böyle kitaplar okuyabiliyordu, gerçi tıp okuduğunu öğrenmiştim, bu tıp konusundan sonra kitaba şaşırmamam gerekiyor du.
elimde kitapla birlikte onun yatağına oturdum, kenarına ama...
kitabı açıp tane tane zevkle okumaya başladım, her sayfası beni cezbetmeye yetiyor du.
gözlerimi kitabın sayfalarında gezdirirken,  usulca kapandığını hissettim, ağır ağır uykuya dalmıştım.

ÖMER DEN
süsen den ses çıkmayınca ağır adımlarla odaya gittim, kapıyı açtığımda tam konuşucak tım ki, süsenin, benim yatağımda, elinde benim kitabımla uyuyor olduğunu gördüm.
yavaş adımlarla yatağın yanına gidip kenarına oturdum.
elim istemsizce yine o hareketi yaptı...
saçlarında gezdi ellerim, usulca.
yumuşak ve simsiyah saçlarından yayılan o mis kokuyu içime çektim derince...
gözlerim kapatıp burnumu saçlarına götürdüm, içime çekebildiğim kadar çektim saçlarından yayılan o çiçek kokusunu.
bir anda ne yaptığımın farkına varıp kendimi ondan çektim, karşımda uyuyan süsene bakıp fısıltı şeklinde konuştum.
" sen çok tehlikelisin, sana karşı böyle olmamam böyle hissetmemem gerekiyor. sana karşı bişey hissedersem,
kendi kazdığım kuyuya kendim düşmüş olurum." Diyip yataktan kalkıp odadan çıkıp gittim.

SÜSEN DEN
gözlerimi açtığımda hızlıca elime telefonumu alıp saate baktım.
saat, akşam sekiz di, bütün gün resmen uyumuştum.
kendi kendime sinirle sırıtıp Konuştum.
" o büyük gün yaklaşıyor." dedim.
sonra ayağa kalkıp üstümü başımı düzeltip aşağıya indim.
oturma odasıda kimse yoktu, ne o, ne de doruk...
" doruk, neredesiniz?" Dedim hızla.
" ooo uyana bilmiş sin."
bir anda arkamdan gelen ses ile sinirle o tarafa dönüp konuştum.
" evet uyandım, ne o, rahatsız mı oldun?"
bunu dememle ukala bir sırıtışla konuştu.
" yook, rahatsız olmadım, aksine çok mutlu oldum, seni görünce gönlüm gözüm açıldı, kendime geldim resmen.
gözüm güzel gördü." dedi, sonra bana doğru bir adım attı.
bende kendimi geriye atıp sinirle konuştum.
" bana bak benimle uğraşma, yemin ederim Allah yarattı demem çarparım bir tane. sonuçta kurşunladım seni, yani seni dövmem zor olmaz."
yine sırıtıp Konuştu.
" hadi dövsene beni, zaten uzun zamandır şöyle temiz bir dayak yememiştim, sen beni dayak manyağı yap en iyisi." dedi yine bir adım atıp.
" ya sen ruh hastası falan mısın?" Dedim yine geriye bir adım atıp.
" aynen, hastayım... senin hastanım süsen kılıç."
bunu demesiyle sertçe yutkunup konuştum.
" sen beni diğer kızlardan falan mı sandın ya... böyle sözlerle beni yatağa falan mı atmaya çalışacaksın."
bunu dememle kollarını bağlayıp ukala ukala bakıp konuştu.
" seni yatağa atmam için böyle aptal aptal taktikler yapmama gerek yok.
ben seni yatağa atmak istesem atarım zaten. ayrıca sürekli bu yatak konusunu açan da sensin, sen sanki bir tık daha fazla meraklısın."
sinirle konuşmaya başladım.
" aynen ya ölüyorum seninle yatmak için, tövbe tövbe." dedim gözlerimi devirip.
" madem senin yüzünden burdayım, şimdi istediğimi yapmak zorundasın, acıktım, bişeyler hazırla bana."
" emredersiniz kraliçem." dedi mutfağa ilerlerken.
bu tabirinden dolayı bir anlığına yüzümde küçük bir tebessüm oluştu, ama hemen kendime geldim.
bir anda telefonum çalmaya başlayınca kaanın aradığını görünce heyecanla açıp kulağıma götürdüm.
" alooo, kaann beyciğim napıyorsunuz."
dedim, ömerin bakışlarını dikkate almamaya çalışıyordum.
" iyiyim fıstığım sen napıyorsun."
" iyiyim bende... eee şey ben bir kaç günlüğüne sende kalabilirim, ama nedenini şimdi sorma yarın gelince anlatayım."
" tamam fıstığım benim, üstüne gelmiyorum o zaman, yasmin bana bir kaç bişey anlattı, Bende o yüzden aradım zaten seni, o zaman yarın geldiğinde iyice anlatırsın."
" evet öyle yapalım, yarın anlatayım."
" eee şimdi nerdesin, yani evde olmadığını biliyorum sadece."
" nerde olduğumu boşver." dedim, sonra bakışlarım Ömere kaydı.
" süsen bak ben her zaman yanındayım, seni çok seviyorum bu bil olur mu?"
" biliyorum ve bende seni çok seviyorum şımarık çocuğum." dedim sırıtıp.
o an ömerin elindeki bardağı yere fırlatıp bahçeye çıktığını fark ettim.
" Kaan ben seni sonra aricam." Diyip kapatıp, telaşla ömerin yanına bahçeye gittim.
" napyorsun sen, kafayı mı yedin, bardağı niye fırlattın?"
" sanane... sanane yaa sanane, canım istedi bende fırlattım,
bana bak o aptalın yanına gideceğini sanıyorsan çok beklersin, sen yarın hiç bir yere gidemiceksin anladın mı beni?"
bunu demesiyle sinirle bağıra bağıra konuşmaya başladım.
" senin benimle derdin ne ya, derdin ne?, sen kimsin de bana karışıyorsun."
" ben kimmi yim, Seninle evleneyim diye babanın günlerce yalvardığı, seni nikahıma alayım diye neredeyse bana para bile vermeye razı olduğu o adamım. sana sahip olacak o adamım.
sana yemin ederim beni biraz daha zorlarsan, damarıma basmaya devam edersen, yarın hiç düşünmeden sana zorla sahip olurum, anladın mı beni?.
sen benim kim olduğumu unuttun,
ben ömer yılmaz, acımasız, içinde kin, nefret, ve öfke besleyen o adamım.
benim içimde kimseye karşı acıma duygusu yok, özellikle de sana, hiç yok."
" sende benim kim olduğumu unuttun,
ben süsen kılıç, iki saniye bile düşünmeden, gözünü bir kere bile kırpmadan, büyük bir soğuk kanlılıkla seni vurmuş kişiyim. ben o gün isteseydim, seni omzundan değil kalbinden vurmuş öteki dünyaya göndermiştim. benim içimde yanıp tutuşan bu kadar büyük bir cesaret, nefret ve öfke varken, senin bu dediğin şeyden korkacağımı mı falan mı sandın?. ben bundan korkmam, yalan yok yakışıklısın, tam birlikte olmalık bir adamsın, bir gece yatarız, bana zevkin en doruklarını yaşatırsın sonra bitincede hiç bişey yokmuş gibi davranırım, sen beni çok hafife almışsın be omercik, ben bunlara boyun eğecek bunlardan korkacak bir kadın değilim.
senin karşında tehlikeli bir mafya kadını duruyor. unutmuşsun, hatırlatiyim dedim."
bu söylediklerim den sonra sinsi bir gülümseme koydum yüzüme.
hiç bişey diyemedi, demeye çalıştı ama diyemedi, sadece gözlerime öylece baka kaldı.
" eee yicek bişey hazırlamadın mı hala?"
dedim.
" hazır olmak üzere." Diyip yüzüme bakmadan mutfağa gitti.
bende o gittikten sonra arkasından kocaman bir kahkaha atıp el salladım.
" hayvan herif, beni diğer kızlarla karıştırmış." dedim kendi kendime.
sonra bahçede çimenlerin üstüne oturup gözlerimi usul usul dalgalar çıkaran havuza diktim, izlemeye başladım.
" yemekler hazır gel hadi."
bir anda sesini duymamla irkilip ona döndüm.
" tamam." Diyip ayağa kalktım, sonra da onun yüzüne bakmadan mutfağa geçip hazırladığı şeylerden birazcık yedim.
" sen nerden biliyorsun bu kadar güzel yemek yapmayı?" Dedim şaşkınlıkla.
" ben değil doruk yaptı." dedi.
" neee gerçekten mi, doruk da maşallah yaa elinden her iş geliyor, yemek yapıyor, pansuman yapıyor, ayrıca nazik de, bazıları gibi kaba, öküz, hayvan değil." dedim ona bakmadan.
" sen şimdi bana laf mı soktun?" dedi kaşlarını çatıp.
" yoo... Ben ortaya lafımı attım, yaran varsa gocunursun." dedim, sonra da yemegimden bir çatal alıp, ona keyifli bakışlar attım.
" benimle uğraşmaya bayılıyorsun değil mi ?" dedi ukala ukala bakıp.
" evet." dedim gözlerimi kısıp.
sonra da ayağa kalkıp devam ettim.
" ben gidim de uyuyayım, Malum yarın nikahım var." dedim, sonra da göz devirip odaya gittim.

ÖMER DEN
" bu kız beni gebertmezse iyidir." dedim kendi kendime.
sonra da odaya çıkıp yarın nasıl bişey giyeceğime baktım.
dolabımda bulduğum siyah takımı çıkarıp düzgün bir yere koydum.

SÜSEN DEN odaya çıkıp tüm gücümle kapıyı kapattım, sonra da dolaba yerleştiğim kıyafetlerimin içinden yarına uygun birşey aramaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


SÜSEN DEN
odaya çıkıp tüm gücümle kapıyı kapattım, sonra da dolaba yerleştiğim kıyafetlerimin içinden yarına uygun birşey aramaya başladım.
beni şık güçlü ve cesur gösterecek bişey bulmam lazımdı.
yarın omer efendi beni asla güçsüz görmemeli.
bir anda gözlerime yeni aldığım beyaz takımım çarptı.
kocaman sırıtıp Konuştum.
" işte aradığım şey." Diyip çıkardım...

" Diyip çıkardım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
TEHLİKELİ AŞK (SÜSÖM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin