19. BÖLÜM

400 24 8
                                    

SÜSEN DEN
Ömerle bir dakika boyunca nefessiz kalana kadar birbrimizi öpmüştük, sonra yavaşça birbirimiz den uzaklaştık.
" çok üşüdün hasta olucaksın, hadi gidelim eve artık." dedi sakince.
yaşadığımız şeyden sonra gözlerine bakamıyordum, ben süsen kılıç utançtan birinin gözlerine bakamıyordum, hemde o biri Ömer di...
" tamam." dedim uysal bir sesle.
sonra eve kadar yürümeye başladık.
eve girdiğimiz de hızlıca kendimi bir koltuğa attım, çünkü biraz daha ayakta durmaya devam edersem bir yere yıkılacaktım.
" ben dışarıdan odun toplayıp geliyorum." dedi.
hızla cevap verdim.
" üstüne montunu giysene, hasta olucaksın." dedim.
dudaklarım dan benden izinsiz bu kelimeler dökülmüştü.
oha yani süsen, adamla öpüşmek senden büyük etki yarattı galiba, ne ara düşünmeye başladın sen bu adamı...
dedi iç sesim.
" beni düşünmeye mi başladın sen?" dedi gülümseyip.
" yooo, hasta olursan beni ege götüremezsin o yüzden dedim."
bunu dememle histerik bir gülüş atıp montunu giyip çıktı.
" off süsen ya dilinin hiç ayari yok." dedim kendi kendime.
resmen yarım saat olmuştu, ama omerden hala bir iz yoktu, yarım saattir odun kesiyor olamazdı dimi...
bir anda endişeyle ayağa kalkıp montumu giyip kendimi dışarıya attım.
etrafıma bakmaya başladım, odunların olduğu yerde Ömer yoktu, iyi de neredeydi bu adam...
" omeeeeer." diyerek bağırdım hızla.
" omeeeerr nerdesin yaa, korkutma beni?" Dedim Sonra da evin etrafında dolanmaya başladım.
" omeeer eğer şaka falan yapıyorsan hiç komik değil, çıksana ya." dedim, kalbim korkudan çok hızlı atmaya başladı.
" omeeerr, lütfen çık korkuyorum.
ben ilk defa korkuyorum. çık hadi, tamam korkuttun beni, başardın, hadii yaaa." dedim korkuyla.
Ömer gideli tam iki saat olmuştu, burda polis falan varmı acaba?
" omeeerrrrr, nerdesin, ses veeeeer.
omeeeeeerrrr." dedim son gücümle.
bir anda arkamdan birinin ellerini belime sarmasıyla büyük bir çığlık atıp bacağımla hassas yerine tekme attım.
" ohaaa, kızım napıyorsun ya."
onun sesini duymamla gözlerimi kocaman açıp ona baktım.
" Ömer." dedim. şaşkınlıkla.
" Ömer evet, omer."
" yaa manyak mısın, niye bir anda ses vermeden geliyorsun... acıdı mı?" Dedim yumuşak bir sesle.
" yook canım ne acıması." dedi yüzünü buruşturup.
" özür dilerim, ama sende suçlusun, hem ayrıca sen nerdesin iki saattir, korkudan öldüm ben burda gerizekalı." dedim öfkeyle.
bunu dememle tebessüm edip konuştu.
" sen benim için korktun mu?...
aşağıdaki kasabaya gidip yicek birşeyler aldım." dedi elindeki poşetleri gösterip.
" ya iyi de bana niye haber vermiyorsun."
" hemen gelirim diye düşünmüştüm o yüzden."
" iyi aferin ne güzel düşünmüşsün."
dedim gözlerimi devirip.
" öhöm öhöm."
bir anda ömerin öksürmesini duymamla endişeyle yüzüne bakıp konuştum.
" Ömer çok kötü öksürüyorsun, hasta mı olucaksın sen?" Dedim.
" yok yaa iyiyim merak etme, hadi içeriye geçelim." dedi, sonra da içeriye geçtik.
" ben şimdi odunları atıyorum birazdan içeri sıcacık olur merak etme."
" tamam, ama yemek yapmamız lazım." dedim hızla.
" bir sürü malzeme aldım, onlara bakıp birşeyler yapabiliriz." dedi.
" tamam dur ben biraz bakim." Diyip malzemelere baktım.
" yeşil fasulye sever misin, benim tek yapabildiğim yemek bu çünkü ve sende şansa yapabilicegim bir şey almışsın." dedim gülüp.
" senin elinden zehir olsa yerim klişesine girsem mi acaba?" dedi gülüp.
" biraz ciddi ol be adam." Diyip güldüm, sonra da fasulye yi çıkarıp yapmaya başladım.
" bende salata yapim mı, guzel salata yaparım. bizde genel de yemekleri doruk, yapar salatayı da ben." dedi gülüp.
" tamam yap bari." Dedim.
bunu dememle, hızlıca salata malzemelerini çıkarıp yanımda salatayı yapmaya başladı.
bak senden daha iyi domates doğruyor...
dedi iç sesim.
" kes be." dedim.
" efendim, neyi kesim süsen."
ayy ben onu seslimi söyledim...
" yok hiç yaa, ben öyle kendi kendime şey yapıyorum..." Diyip gülümseyip önüme döndüm.
aferin süsen, aferin gerçekten...
" salata bitti." dedi biraz sonra.
" fasulye de pismek üzere." dedim. tencere de fokurdayan fasulye yi karıştırıp.
" ben masayı hazırlıyorum o zaman." Diyip hızla masayı hazırlamaya başladı.
adam senden hamarat, hala onu istemiyorum Diyip kem küm ediyorsun...
iç sesim, sen bir keser misin artık...
" fasulye pişti, tabaklara koyuyorum." Diyip hızla tabaklara koyup masaya götürdüm.
" çok güzel duruyor, şimdiden ellerine sağlık." dedi sandalyesine otururken.
bende karşısına geçip oturup cevap verdim.
" afiyet olsun." dedim.
sonra bir Çatal alıp ağzına götürdü, bir anda yüzünü buruşturup öylece durdu, bir kaç saniye sonra zorlukla yutup konuştu.
" süsen, sen bunun içine ne koydun?" dedi bardağındaki suyun hepsini içip.
" ne mi koydum, şuan bilerek yapıyorsun değil mi?" diyip hızla bende bir çatal ağzıma alıp çiğnemeye başladım, ama o an lokmam ağzımda takılı kaldı, zorla yutup konuştum.
" şey ben galiba... tuz yerine şeker koymuşum." dedim, utançtan yerin dibine girebilirim şuan.
" olsun ya sağlık olsun, salata var birşey olmaz, onu yeriz bizde." dedi masumca.
" pekii." Diyip salata dan da bir lokma aldım, ağzıma almamla, öksürme ye başlamam bir oldu.
nefes alamıyorum galiba...
" suseeen, süsen iyi misin, su ic." dedi korkuyla.
hızla bütün suyu içip zorlukla konuşmaya başladım.
" Ömer Sen bizi öldürmeye mi çalışıyorsun?" Dedim sinirle.
" niye kızım ya?"
" bunun içini karabiber le doldurmuşsun."
" hayır ya çok az koymuştum." Diyip bir kaşık alıp ağzına götürdü, sonra bir anda öksürme ye başladı.
bende hızla bak gördün mü işte, der gibi başımı salladım.
yüzünü buruşturup konuştu.
" oha lan bu ne." dedi suyundan içip.
" yani bir yemek yapmayı bile başaramadık, halimize acıyorum şuan." dedim isyan edercesine.
" tamam yaa hazır pizza almıştım, bari onu yapalım." Diyip ayağa kalktı, buzu çözüldükten sonra pişirmeye bıraktı.
bir kaç dakika sonra telefonuma bildirim geldi, ne olduğuna bakmak için kilit ekranını açıp bakmaya başladım.
mesaj gelmişti, ama mesaj Kaan dan gelmişti, hızla gözlerim Ömere kaydı.
" mesaj mı geldi?" diye sordu.
" evet."
" kim?"
" aybike yaa..."
" ne diyo aybike" dedi, önümde durup.
" öyle işte, napıyorsun diyor."
o an telefonum çalmaya başladı, arayan kişiyi görünce gözlerim yine Ömere kaydı, ekran da yazan kişinin ismini görünce, ufak bir gülüş atıp konuştu.
" aybike şimdi de arıyor seni, mesaj atmak kesmemiş." dedi.
gözlerimi ondan alıp yere dikip, telefonu açıp kulağıma götürdüm.
" efendim kaan." dedim.
tam cevap vereceğim an, omer telefonu elimden alıp hoparlöre verip masaya bıraktı.
" aşkım napıyorsun." dedi.
ömerin yüzüne baktığım da sinirlendiğini anladım, damarları belirginleşmişti.
" iyiyim kaan, sen napıyorsun?" Dedim hızla.
" seni düşünüyorum, keşke şuan yanımda olsaydın ya. çok özledim seni."
bir anda ömer elini masaya vurup hızla evin kapısına doğru yürüyüp dışarıya çıktı.
" kaan ben seni aricam tamam mı görüşürüz." Diyip hızla telefonu kapatıp, dışarı çıktım.
" napıyorsun sen bu soğukta niye dışarı çıktın delirdin mi?"
sorduğum soruyu es geçip, kendi soru sordu.
" bu şerefsizle sevgili mi oldun sen?" dedi öfkeyle.
" düzgün konuşur musun?" Dedim yutkunup.
histerik bir gülüş atıp konuştu.
" vayy be süsen kılıç, çok hızlıymış sın."
" ya kes ya, kesss, kaanla sevgili falan değilim, dün gece yaşadığımız şeyden sonra sevgili sanıyor bizi."
" siz diye birşey yok süsen, siz diye bir şey yoookk." dedi büyük bir öfkeyle.
" neden ona, benden intikam almak için oyun oynadığını söylemedin?" dedi sorgularcasına.
"  yapamadım... çünkü ben ona değer veriyorum, kalbini kırmak istemiyorum.
bana aşık olduğunu söyledi, cok şaşırdım..."
" ben sana bunu söylemiştim süsen, kaanın sana aşık olduğunu söylemiştim, ama bana inanmadın?" dedi gözlerime bakıp.
" buna ihtimal vermedim çünkü, veremedim."
" çok geçmeden söyle istersen, yoksa seninle bu şekilde konuşmaya devam ederse, elimde kalacak." dedi yutkunup.
" ben senin neyinim ki Ömer...
hii söylesene, ben senin neyinim, sadece cinsel olarak çekildiğin bir kadından başka neyim ben senin için?" Dedim ela gözlerine bakıp.
" süsen, yok öyle bişey, evet senim gibi kadınla olmayı çok isterim, ama ben sana cinsel olarak falan çekilmiyorum...
süsen ben sana aşık oluyorum.
neden anlamak istemiyorsun bunu."
dediği şeyle zorlukla yutkunup konuştum.
" sana inanmıyorum...
hayatında ki tüm kadınları cinsel lik için kullanan birine inanmak istemiyorum."
dedim buruk bir ifadeyle.
" süsen yemim ederim ben sana çok aşık oldum, yemin ederim seni çok sevdim.
kızım sen beni değiştirdin ua değiştirdin, ben artık eski Ömer yılmaz değilim.
benim hayatıma herşeyiyle bir süsen kılıç girdikten sonra ben çok değiştim.
karakterim değiştti, hayata olan bakış açım değişti, en önemlisi, çöplüğe dönüşen kalbim değişti.
süsen, sen benim kalbime bir anda girip güzelleştirdin, yeniden umutla atmasını sağladın. ben kalbime bu kadar iyi gelen bir kadını bu şekilde kullanmam, ben o kadına daha çok hayatımın en güzel yerine koyarım.
süsen güzelim nolur inan bana." dedi ve o an gözünden bir damla yaş düştü.
bir adam, öylesine kullanacağı bir kadın için ağlarmıydı, neden ağlasın ki...
Ömere inanmalımıydım, ona kendimi kaptırmalıydım.
hayatımda ilk defa bir adam benimle olmak için ağlıyor du, ona inanmam için ağlıyordu, göz yaşı döküyor du.
bir tarafım Ömere inan, o seni yarı yolda bırakmaz diyordu.
bir yanım da, ya bırakırsa diyor du...
arafta kalmıştım, ne yapmam lazımdı, karşımda bu şekilde benim için ağlayan bir adama nasıl bir tepki vermem lazımdı...

yeni bölüm geldiiiiiii....

TEHLİKELİ AŞK (SÜSÖM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin