18. BÖLÜM

465 27 13
                                    

SÜSEN DEN
sabah gözlerimi açtığımda kasıklarımdaki ağrıdan dolayı yüzümü buruşturdum.
kafamı yatağın sağına çevirdiğim de kaanın uyuyan yüzünü gördüm, sonra dün gece yaşananlar geldi aklıma, Ömere kafayı yedirişim, kaanın sarhoş olup benimle birlikte olması...
Ömer den intikamımı almıştım, ama kaana büyük haksızlık yapmıştım,
belki de bana karşı bir şeyler hissettiği için benimle birlikte olmuştu, yada belkide şuan ben kafam da kuruyordum, ama ne olursa olsun kaani bu şekilde kullanmamalıydım.
kaanın bir anda gözlerini açtığını görünce kalbimin korkudan çok hızlı şekilde attığını hissettim, nasıl bir tepki verecekti, ne dicekti kestiremiyordum...
" günaydın süsen." dedi sıcak bir tebessümle.
verdiği tepkiyi hiç beklemiyordum.
hic bişey diyemedim, şuan ne diyebilirdim ki.
" Kaan... b- ben..." dedim kekeleyerek.
" süsen dün gece bana yaşattığın şey için teşekkür ederim." dedi.
bir anda bunu demesiyle ağzım, şokla açık kaldı.
nasil yani Kaan benden mi hoşlanıyor du.
" kaan... sen benden mi hoşlanıyorsun?"
aferin süsen sorduğun soruya bak aferin, ne kadar zekisin öyle... dedi iç sesim.
" hayır süsen ben sana aşığım, hemde çok aşığım... dün gece sende bana karşı birşeyler hissettiği ni bu şekilde belli ettin." dedi tebessüm edip.
nasıl soylicektim, ona bunun sadece bir intikam oyunu olduğunu nasıl açıklayacaktım.
kaanin bana aşık olması çok imkansız birşey di, biz çocukluğumuz dan beri kardeş gibi büyümüştük...
kaanı şimdilik üzmemek için onun bu durumuna dahil olmak zorundaydım.
benim bu hayatta son isteyeceğim şey bile olamazdı, kaanı üzmek...
" süsen güzelim, benim biraz işim var dışarı çıkmam lazım, eve geldiğim de bu romantik anımıza devam ederiz, olur mu?"
kaanın dediği şeyle sadece başımı sallayarak onay verdim, hala büyük bir şok içindeydim, nasıl olacaktı bundan herşey...
Kaan, hazırlanıp evden çıktıktan sonra bende yataktan kalkıp duş alıp üstümü giyinip mutfağa indim.
karnımı doyurmak zorundaydım, aksi halde biraz daha aç kalırsam, ölebilirdim.
bir kaç kahvaltılığı masaya bırakıp bende oturup birşeyler yemeye başladım, bir kaç dakika sonra evin kapısı tekmelenircesine çalınca hızla ayağa kalkıp elime bıçak alıp kapıya doğru ilerledim.
kapının önünde dikildiğimde yavaşça konuştum.
"kimsin?" Dedim oldukça sert olmaya çalışarak.
" benim süsen, aç şu kapıyı yoksa kimse zorunda kalıcam."
Ömer...
ömerin sesini duymamla kalbimin ritmine engel olmaya çalışarak sert şekilde konuşmaya başladım.
" defol git burdan." dedim.
" gitmiyorum." dedi bağırarak.
" git dedim sana. yüzünü görmek istemiyorum, azıcık gurunun varsa şurdan gidersin Ömer yılmaz." dedim.
" bende gurur falan bırakmadın lan, bırakmadın gitmiyorum, şimdi ya o kapıyı açarsın, yada ben o kapıyı paramparça edip açarım." sesi kendinden emin geliyordu.
ne yapmalıydım...
cevap vermedim sustum, ve bir kaç saniye sonra kapıyı tekmelemeye başladı.
" napıyorsun sen ya, birak şu kapıyı." dedim şokla.
" aç o zaman şu siktiğimin kapısını."
" açmıyorum ya açmıyorum, açmicam." dedim direterek.
" peki sen bilirsin." dedi ve o an kapı bir hışımla açıldı, omer kapıya vurmamıştı, omer direk kapıya girmişti.
ağzım şokla açık kalmıştı, bir önümde duran Ömere bakıyordum, bir de yerinden çıkan kapıya...
" sen..." dedim şok üstüne şok yaşıyordum. konuşmayı bilr unutmuştum.
bir anda üstüme yürümeye başlamasıyla, geriye doğru adım atmaya başladım.
" gelmesene ya." dedim geri geri giderken.
" ne o, gerildin mi?" dedi yüzüne pic bir gülüş koyarak.
" neden geldin, Kaan seni burda görürse çok kötü şeyler olur." dedim hızla.
artık resmen duvara yapışmış bir durumdaydım, o ise, dibime kadar girmişti, gözlerini gözlerime dikmek için başını biraz egmisti. kollarını duvarın iki yanına koyup her yerimi kapatmıştı.
sonra bir anda gozleri elime kaydı, muhtemelen elimdeki bıçağı görmüştü.
" ne o, silahla öldürmeyi başaramadın beni, bu Sefer de şansımı bıçakla mı kullanim dedin."
" hiii hiii aynen." Diyip göz devirdim.
bir anda yüzü sertleşti, gözleri büyük bir öfkeyle bakmaya başladı.
" benden intikam almak için onunla yattın mı gerçekten?" Dedi.
dediği şeyle kendimden emin şekilde konuşmaya başladım.
" evet, ne olmuş ki, garip mi geldi biriyle olmam, oysaki sen her gün dora ile yatıyorsun." dedim, ima yapmaya çalışmıştım.
" konumuz da bu işte, benim yaptığım şeyi, bana yapmak istedin ve yaptın." dedi öfkeyle.
" evet, çok iyi bir duyguymuş, delirip kafayı yedin mi bari?" Dedim sinsi bir gülüşle.
" tamam, öyle bir saçmalık yaptın, olan oldu, zamanı geriye alamam.
şimdi ne yapıcam biliyor musun?"
dedi yine aynı pic gülüşüyle.
" ne?" Dedim merak ederek.
" seni burdan götürücem, burda bir dakika bile kalmana izin vermiyorum."
dedi net şekilde.
bir anda kahkaha atıp konuştum.
" pardon da senden izin alan kim?"
" süsen, ister geliyorum de, ister gelmiyorum de, sonunda benim dediğim olucak."
" ben gelmek istemiyorum seninle, zorla mı götüreceksin?"
bunu dememle bir kaç saniye gözlerime bakti ve konuşmaya başladı.
" evet zorla götürücem süsen kılıç."
" bazen çok boş yapıyorsun. hadi çık git şu evden." dedim kendimden uzaklaştırmaya çalışarak.
" birlikte çıkıcaz bu evden." dedi ve sonra kapıya dönüp konuşmaya devam etti.
" doruk arabanın kapısını aç kardeşim...
kız kaçırıyorum." Diyip bir anda beni hızla beline attı.
" yaaa bırak beniii öküüüzz." dedim havadayken.
" seni kaçıran öküz güzelim." Diyip arabaya koydu.
elimi yanımda kimsenin olmadığı kapıya atıp tam açacakken, doruk kapıyı kilitledi, sürmeye başladı.
"doruk hadi bu manyak... sende mi manyaksın, bırakın beni yaa." dedim sitem ederek.
" süsen nefesini boşuna bitirme, bir daha oraya gitmiceksin konu kapanmıştır." Diyip keyifle arkasına yaslandı.
" ya bırak bari kaana mesaj atim, bana bisey oldu sanacak. Ömer lütfen, ver şu telefonumu." dedim yalvararak.
" offf tamam al." Diyip kucağıma attı.
hızlıca kaana mesaj yazmaya başladım.
" Kaan ben bir kaç günlüğüne berk gilde kalıcam, merak etme beni."
çok geçmeden cevap geldi.
" tamam güzelim sen nasıl istersen." dedi.
bende hızlıca telefonumu cebime koyup başımı cama çevirdim.
bir saat sonra dağlık bir yere geldiğimiz de kaşlarımı çatıp Ömere baktım.
" nereye getirdin beni be?" Dedim hızla.
" kimsenin olmadığı, sessiz sakin, baş başa kalabilicegımiz bir yere getirdim seni." dedi sakince.
" ben seninle baş başa kalmak istemiyorum ama." dedim hızla.
" sana fikrini soran olmadı." dedi, sonra doruğa bakıp konuşmaya devam etti.
" kardeşim saol. birşey olursa ara beni." dedi.
doruk da ona tebessüm edip konuştu.
" ne demek kardeşim, dikkat edin." dedi.
sonra ömer kapıyı açıp indi.
benim inmedigimi görünce, benim tarafıma gelip kapıyı açıp yüzüme baktı.
" inicek misin, yoksa burda böyle oturmaya devam mı edeceksin.?"
" oturmaya devam edicem." dedim.
" yine iş başa düştü." Diyip hızla kucağına aldı.
" yaa bıraksana beni, niye her dakika kucağına alıyorsun beni?" Dedim sitem ederek.
" bilmem huy yaptı galiba." dedi gülüp.
" ağzının ortasına çakarsam görürsün huy yapmayı."
" caksana ya lütfen." dedi dalga geçercesine."
" ya tamam birak beni yüricem." dedim inmeye çalışarak.
" tamam." Diyip indirdi.
sonra yavaş yavaş yürümeye başladık.
aklımda bir plan vardı, burdan koşsam ondan kurtulabilirmiydim denemekten zarar gelmez. dedi iç sesim...
bir... iki... üç... koş süsen koş...
bir anda son gücümle koşmaya başladığım da ömerin bana şokla baktığını gördüm, sonra peşimden koşmaya başladı.
" kızım nereye kaçıyorsun sen ya, Sanki yicez, gel buraya, alt tarafı konuşucaz, gören de sanacak gerçekten kaçırdım, çok mu dizi izledin anlamıyorum ki." diyordu arkamdan.
" ya bıraksana peşimi, ben seninle konuşmak istemiyorum." dedim.
nefes nefese kalmıştım, hala son kalan gücümle koşmaya devam ediyordum.
sonra bir anda Ömer beni yakalayıp kolumdan tuttuğu gibi kendine çekip birşey yaptı... o an bir şok daha yaşamıştım.
ömerin dudaklarını, dudaklarım da hissediyordum, kalbim ağzım da atıyordu, bedenim tir titriyor du.
ellerini belime sarıp, sımsıkı kavradı.
gözlerimi hızla kapatmıştım, ne yapacağımı nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum.
dudaklarımın üstündeki, ömerin dudakları, hareket etmeye başladı.
küçük küçük öpmeye başladı.
kahretsin ki, kendimden çekemiyordum, çekmek istemiyordum, engel olmak istemiyordum.
ve en kötüsü de şuan bu durum bana çok iyi geliyor du.
daha fazla ayakta durucak gücüm kalmamıştı, tir tir titreyen bedenimi, ömerin bedenine yaslayıp güç almaya çalıştım. oda bunu anlamış olacak ki, beni sımsıkı tuttu, ve öpmeye devam etti, öpüşüne karşılık veremiyordum, sadece bedenimi ona yaslayıp öylece duruyordum.
dağın ortasında, zifiri soğuk ta, sadece ben ve Ömer vardık.
o an herşeyi unutup sadece birbrimize hakim olmaya çalışıyorduk.
bir kaç dakikadır hiç durmadan öpmeye devam ediyordu beni, sonra nefessiz kaldığımız da, dudaklarını yavaşça dudaklarım dan çekip, gözlerime bakmaya başladı.
onun ela gözleri, benim köyü kahvelerimle buluştu.
" süsen..." dedi adeta fısıltı şeklinde.
" efendim." dedim, sesim çok güçsüz çıkmıştı.
" beni kendine çok çekiyorsun, ben ilk defa bir kadına bu kadar çekiliyorum, ve ben bu durumdan hiç rahatsız yada şikayetçi değilim." dedi ve yine o an dudağını, dudağımla birleştirdi...

TEHLİKELİ AŞK (SÜSÖM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin