16. BÖLÜM

940 29 30
                                    

SÜSEN DEN
hayat,aslında incecik bir ipin üstünde yürümek gibidir...
hem cesaret barındırır, hem de korku...
ben nötürdüm, benim içimde her iki duygu da vardı.
küçüktüm, on yada on bir yaşlarındaydım tam hatırlamıyorum ama o civarlarda birşey dim.
babam ben ve yasmin parka gitmiştik
babam bizi parka getirdiği için ve bizimle ilgileneceği için çok mutlu olmuştum.
ama mutluluğum sadece iki dakika sürmüştü, çünkü babam beni bir kenara bırakmış sadece yasmin ile ilgileniyor du, salıncağa bindiriyor du, kaydırağa bindiriyor du, saçını okşayıp öpüyor du...
hatta pamuk şeker bile almıştı, ama sadece yasmine almıştı, beni o an tamamen unutmuştu.
o an küçücük yaşımda gözlerim den usulca yaşlar akarken ve babamın yasmine bakarken ki mutluluğunu gördüğüm an, anlamıştım baba sevgisi görmediği mi...
günlüğüme son satırlarımı da yazıp kilitleyip görünmeyecek bir yere koydum.
tam o an kapım çalmaya başladı.
" kimsin?." dedim hızla.
" kocaann." dedi Ömer, keyifli bir sesle.
" birilerinin canı dayak istiyor anlaşılan." dedim ima dolu bir sesle.
" dayak değilde başka şeyler istiyor canım, hadi kapıyı açta gösteriyim." dedi imalı bir sesle.
" sapık mısın sen ya." dedim kapıya yürüyüp.
" yooo." dediğini duydum çocuk gibi.
" git başımdan uyuyacam ben."
" saat daha dört ya, canım sıkılıyor gel de sohbet edelim."
dediği şeyle dayanamayıp güldüm.
" dorukla sohbet et."
" doruk gitti, işi varmış."
" napim."
" yaa kızım delirtmesene beni." dedi isyan edercesine.
bende dayanamayıp kahkaha atıp konuştum.
" duymuyorum yaa ne diyorsun."
" yaa susen çıksana şu odadan."
" anlamıyorum senii, sesin gelmiyor." dedim kapıdan uzaklaşıp.
" ya sabır, şimdi bişey söylersem duyarsın ama."
" efendim. ne diyorsun Ömer."
" diyorum ki sen şimdi uyu iyice dinlen. gece seni çok yorucam, Malum evlendik şey yapmamız lazım."
dediği şeyle gözlerim kocaman açıldı.
şaşkınlıkla bağırarak konuştum.
" yaa sen nasıl sapık bir herifsin yaaa."
bunu dememle gür bir kahkaha attığını duydum.
" hani duymuyordun sesimi." dedi keyifli keyifli.
" off oyuna geldim yaa." dedim çocuk gibi kollarımı önümde bağlayıp.
" eee odadan çıkmayı düşünmüyor musun.?"dedi.
" düşünmüyorum."
" kızım çık işte yemicem seni."
" off çıkmicam sus yaa, uyucam ben." dedim itiraz edip.
" iyi aman bee seninle insan gibi konuşmaya çalışan da Kabahat, ne halin varsa gör ukala şey." dedi ve gittiğine dair ayak sesini duydum.
" yuh yaa, bela da okusaydın, demediğin kalmadı." diye bağırdım arkasından.
sonra yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım, kendimi zorla da olsa uykunun kollarına bıraktım.

ÖMER DEN
salonda otururken, bir telefon dan bildirim sesi duydum.
benim ki olmadığına emindim çünkü bildirim sesleri aynı değildi.
yavaşça diğer koltuğa yaklaşıp telefonu elime aldım.
" ama bu süsenin telefonu." dedim ve ekrana baktım.
sırıtıp Konuştum.
" bir insan telefonuna neden kilit koymaz ki." dedim.
sonra bir bildirim daha geldi.
Kaan itinden olduğunu görünce hemen açıp okumaya başladım.
" güzelim yarın sabah alıyorum seni değil mi?. bir daha onun evine gitmiceksin değil mi?"
sonra bir mesaj daha geldi.
" sana dokunmadı değil mi.?"
son yazdığı şeyden sonra hızlıca yazmaya başladım.
" Kaan ben... ömerin bana dokunmasına izin verdim, ona bir şans verdim.
yarın da gelmicem lütfen kusura bakma.
hem merak etme senin arkadaşın çok iyi gerçekten, kötü bir şeyim olursa yazarım." Diyip gönderdim.
" peki."  yazdığı şeyle sırıtıp hızlıca mesajları yok ettim ve aynı yerine koyup kendi telefonumu elime aldım.
" telefonu mu gördün mü.?"
bir anda süsenin sesini duymamla bakışlarımı merdivene kaydırdım.
sırıtıp Konuştum.
" ooo kış uykusundan uyanabilmişsin."
dediğim şeyle kaşlarını çatıp konuştu.
" ne demek bu şimdi, sen bana ayı mı demek istiyor sun. ayı mıyım ben haa,
söyle ayı mıyım.?"
" ya tamam dur bi atar yapma, ayı demek istemedim, sadece espri yapıyorum."
" senin saçlarında beyaz mı var?"dedi dikkatlice bakıp.
" neee... hayır yok." diye itiraz da bulundum hemen.
" hmm göbeğin de çıkmış sanki yaa." dedi bu sefer de.
" hayır yaa, ne göbeği kızım, ben sürekli spor yapan biriyim, benim vücudumun çoğu kasdan ibaret ne göbeği."
" tamam yaaa sakin ol.
sadece esprisineydi." dedi sırıtıp.
" benim yaptığım şeyi bana mı sattın şimdi sen?" Dedim hızla.
" aynen öyle." Diyip kanepede duran telefonu eline aldı ve karşıma oturdu.
" telefonumu karıştırmamışsındır umarım." dedi dik dik bakıp.
" ne işim olur benim senin  telefonunla."
" umarım öyledir." Diyip tekrardan döndü telefonuna.
" ee açmısın, ne yemek söyleyelim." dedim kusursuz yüzüne bakıp.
oda gözlerini telefonundan ayırmadan umursamaz bir tavırla konuştu.
" fark etmez ya, kafana göre söyle bişeyler."
" özellikle istediğin birşey yok mu.?"
" yok."
" tatlı olarak ne istiyor su."
" fark etmez." dedi yine aynı cevabı verip.
bende sabır çekip yerimden kalkıp bahçeye gittim, giderken nereye gittiğimi bile sormadı, başını kaldırıp da iki saniye bile bakmadı bana.
" bir insan nasıl bu kadar sinir bozucu olup aynı zamanda da bu kadar kusursuz ve güzel olabiliyor." dedim kendi kendime.
sonra yemekleri sipariş edip kapının önündeki adamları da kontrol edip tekrar süsenin olduğu yere gittim.
kafasını kaldırıp bana bakmasını bekledim, ama yapmadı...
çok sinir bozucu olmaya başladı bu durum.
" sen beni görmezlikten mi geliyorsun kızım.?" Dedim sitemle.
oda başını nihayet yavaşça kaldırıp bana baktı.
" efendim, anlayamadım?." dedi.
" diyorum ki görmezlikten geliyorsun beni, neden yapıyorsun bunu, çok mu hoşuna gidiyor." dedim, kahverengi nin en güzel tonu olan gözlerine bakarken.
bunu dememle olduğu yerde biraz daha doğruldu, kollarını önünde bağladı, yüzüne yarı alaylı yarı ciddi bir gülümseme koyup konuştu.
" sinirinle oynamak tan o kadar keyif alıyorum kiii..."
bende kollarımı önümde bağlayıp konuştum.
" sinirli halim seni tahrik de ediyor mu bari." dedim ukala bir sırıtışla.
" neden sürekli o aklın başka yerlere gidiyor senin?."dedi gözlerini devirip.
" karşımda sen olunca aklımın başka yerlere gitmemesi mümkün değil." dedim yine aynı sırıtışla.
" çok boş yaptın yine farkında mısın Ömer yılmaz. ayrıca ben açım söyledin mi yemekleri."
" söyledim süsen hanım, azıcık dayanın gelmek üzeredir yemeğiniz." dedim dalga geçer bir tonla.
" tamam." Diyip tekrardan başını telefonuna gömdü.
" ne var bu telefonda ya bu kadar.
bırak da sohbet edelim işte." dedim.
" seninle sohbet edilmiyor." dedi yine başını kaldırmadan.
tam bişey diyecektim ki, adamlarımdan biri yanıma gelip konuşmaya başladı.
" Ömer bey, dora hanım geldi, ne yapayım."
tam bişey diyecekken süsenin gür bir kahkaha patlattığını gördüm.
kahkahasının arasından Zar zor konuşmaya başladı.
" ya çok merak ettiğimden soruyorum." Diyip kahkaha attı yine, sonra devam etti.
" sevgilinin senin evlendiğinden haberi yok mu.?" dedi.
sonra da korumaya dönüp konuştu.
" al lütfen içeriye. doğayla tanışmayı çok istiyorum." dedi.
bende hızlıca; " hayır." dedim.
" yaa neden gelsin işte. kasma bu kadar." Diyip ayağa kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı, bende hızla ayağa kalkıp arkasından baktım.

TEHLİKELİ AŞK (SÜSÖM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin