Masal'dan
Altay'ın ardından babamın da yüzündeki büyük gülümsemeyle içeriye girmesiyle sonunda bu iğrenç yerden gidebileceğimi anlamıştım.
" Baba.. Gidebiliyoruz değil mi ya?" dediğimde saçımı okşayıp minik bir öpücük kondurmuştu saçlarıma.
" Evet evet. Ama bir şartla çıkabilirsiniz dedi doktor."
" Babasının sözünden çıkmayıp dinlenecekmiş."
Aynı anda dediğimiz şeyle gülüşmüştük üçümüz. Altay'ın anlamsız bakışları üzerimizdeydi.
" Evet sevgilim. Küçük Masal Bayındır'ın hastaneden çıkma diyaloğuna tanık oldun." dediğimde Altay da kahkaha atmıştı.
" Süper ya.. Öğrenmem iyi oldu. Yavaştan aileye girmeye başladım gibi ne dersin?"
" Girdin ya oğlum zaten. O nasıl laf öyle." diyen babama şaşkın bakışlarımı iletmiştim.
" Babamdan da bu lafı duyduysam girmişsindir aileye kaleci."
" Hadi hadi şımardınız siz iyice. Uzadı bu muhabbet. Hazırlanalım da çıkalım artık şuradan annecim. Evimizde konuşuruz bunları uzun uzun."
Annemin dediğini kafamla onaylayıp doğrulmuştum yatakta. Tam ayağa kalkmaya yeltenmiştim ki gözümün kararması buna engel olmuştu.
Telaşlı gözlerle hepsi bana baktığında tek el hareketimle iyi olduğumu belirtmiştim.
Altay kalkmam için elini uzattığında elini tutup kalkmıştım ayağa. Biz önden annemler arkamızdan gelirken Altay'a yaklaşıp sessizce konuşmuştum.
" Şampiyonlar Ligi Seremonisi'ne çıkıyor gibiyiz şu an." dediğimde sesli bir kahkaha atmıştı.
" Hayal kurdurttun bak yine psikolog. Düşünsene ikizlerimizin biri bir elimi tutmuş diğeri diğer elimi. Beraber seremoniye çıkıyoruz. Sonra seremoni bitiyor. Sen tribünden alıyorsun onları birlikte beni izliyorsunuz falan. Üff hayali bile mükemmel be kızım."
" Evet, fazla mükemmel. Ama bunun için baya bir vaktimiz var kaleci." diyip elimi karnıma götürmüştüm.
O da elini karnımdaki elimin üzerine koyduğunda yukarıya bakıp gülümsedim.
Ardından esnediğimde elini gözümün önündeki saçlarıma götürmüştü.
" İkizlerden önce bizim koca bebeğimizin uykusu gelmiş sanki."
" Valla sana şov yapamayacağım. Geldi uykum cidden."
" O zaman hemen gidiyoruz eve Bayındır." dediğinde zaten gelmiştik arabanın önüne.
(...)
Altay'dan
Sabah uyandığımda Masal hala uyuyordu. Gerçekten yorucu ve gergin bir gece geçirmiştik. Ben Masal'ı izlerken huysuzca kıpırdanmasıyla gülmüştüm.
" Ne gülüyorsun be..!" diye söylendiğinde yaklaşıp öpmüştüm alnından.
" Bayılıyorum çünkü sana.." dediğimde kıkırdamıştık aynı anda.
" Seni bugün gezdirecektim ama üzgünüm Altay Bayındır." diyip öptüğünde elini karnına götürmüştü.
" Bebişlerin biraz dinlenmesi gerekiyormuş maalesef." dediğinde ben de elimi koymuştum elinin üzerine.
" Siz iyi olun. Sonra birlikte gezeriz. Hiç önemli değil güzelim." dediğimde ben gülerken onun yüzü ciddileşmişti.
" Ya Altay.. Burdan direkt evimize geçsek. Annenlere oradan da geçeriz sonra. Olmaz mı? Kendimi pek iyi hissetmiyorum."
" Pek iyi karşılanacak bir istek değil annem tarafından ama senin, sizin iyi olmanız her şeyden önemli. Ben konuşurum onlarla. Kendini iyi hissettiğinde dolaşırız onları. Ya da onlar gelir çok özledilerse." dediğimde yine öpmüştü yaklaşıp.
" Teşekkür ederim Bayındır." dediğinde kalkmıştık yataktan.
Masal banyoya gittiğinde ben de annemlere ne diyeceğimi düşünmeye başlamıştım. Evet, Masal'a önemli değil demiştim ama böyle bir şeyi annemlere söylediğimde annemin bunu pek hoş karşılayacağını düşünmüyordum açıkcası.
Yine de hiçbir şey Masal ve kızlarımdan önemli değildi. Bunları sonra düşünmek üzere bir kenara ayırdığımda Masal da çıkmıştı banyodan.
Masal'dan
Altay'dan istediğim şey gerçekten zor bir şeydi. Bunun farkındaydım ama kendimi de pek iyi hissetmiyordum. Tüm bunların üzerine Altay'ın annesinin de beni pek sevdiği söylenemezdi zaten. O yüzden kimseyi çekemeyecektim şu an.
Üzerimi giyinip Altay'la birlikte odadan çıktığımızda Altay salona babamın yanına gitmiş, benim ise ilk işim mutfağa, annemin yanına, gitmek olmuştu.
" Günaydın anne'm!" dediğimde boşluğuna gelmiş olacak ki sıçramıştı yerinde.
" Benim ya benim." diyip güldüğümde öpmüştüm aynı zamanda yanağından.
" Sensin sensin de.. Annecim öyle sessiz sessiz gelinir mi derdin ne senin?"
" Ya ben sessiz gelmedim ki.. Şarkı söylüyordum hatta. Sen ne düşünüyorsan artık kara kara Mine Hanım? Bilemeyeceğim yani."
" Ay ne düşüneceğim? Küçükken de bitmiyordu derdin şimdi de Masal Hanım'cığım."
" Ya ama anne..!" dediğimde gülmeye başlamıştı.
" Şaka yapıyorum şaka. İstersen elli yaşına gel senin derdin bana yük değil bir tanem." dediğinde o öpmüştü bu sefer iki yanağımdan da.
" Yaa.. Öyle mi diyorsun? Canımsın Mine Sultan. Evet, n'apıyoruz? Ne yapayım ben?"
" Dalga geçiyorsun değil mi benimle? Tabii ki hiçbir şey yapmıyorsun. Git otur içeride bakalım sen. Yorulmaman lazım senin. Hadi hadi."
" Abartmasak Mine'ciğim? İyiyim ben ya. Hem hep öyle otur otur yapamam ki ben."
" İyiyim demekle iyi olunmuyor canım. İllaki bir şey yapacağım diyorsan al şuradaki peçeteyi içeriye götür annem hadi." dediğinde yapmacık bir kötü bakışla peçeteleri alıp geçmiştim salona.
~bu kurgu sevgi pıtırcığı olma yolunda ilerlemeye başladıahajansn