07. SAVAŞ MEYDANI

31 4 8
                                    

"Karanlığın olmadığı bir yerde buluşacağız..."
-1984, George Orwell

" -1984, George Orwell

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

07.BÖLÜM

Korku.

Beş harf, bir kelime ama bundan çok daha fazlası.

Korku, insanın bedenine sinsice sokulur. Önce ne olduğunu fark edemezsiniz, aklınıza şüphenin kırıntıları düşer. O kırıntılar bir kere düştü mü, o bedeni ele geçirmeden bırakmaz. Büyür, büyür. Kalp atışlarınız hızlanır. Diken üstünde kalırsınız. Her bir kıpırtı, her bir ses sizin için tehdittir artık. Şüphe, beyninize hükmetmeye devam eder. Saç diplerinizden gövdenize soğuk terler akar. İçiniz ürperir. Ensenizdeki rüzgardan, tepenizdeki Ay'dan bile şüphelenirsiniz. Vücudunuz gelebilecek bir saldırıya karşı savunmaya geçer. Göz bebekleriniz büyür, etrafı tarar. Bir kanıt ister, damarlarınızda gezinen korkuya karşın. Halbuki korkuya, şüpheye kanıt bulunmaz. İnsanı içten içe yer, bitirir. 

Yayımı elimden bırakmadan aynı anda Hera'nın yularından tutunuyordum. Bana karşı gelen rüzgara inat, gidebildiğimiz kadar hızlı yol alıyorduk. Pelerinimin kukuletasının ipini sıktım. Cebimdeki bıçaklarımı ve ok kılıfımdaki oklarımı tek elimle yokladım. Ateş topunu göreli bir dakika bile geçmemesine rağmen aramızdaki yolun yarısından fazlasını gelmiştik. Hera'nın uçuşmakta olan saçlarını sevdim. "Aferin kızım" dedim kulağına eğilerek. "Bizi oraya yetiştir!"

Yangın çıkan yere doğru gittikçe sıcaklık artıyordu. Alnımdan yanaklarıma doğru süzülen terleri hissedebiliyordum. Bir yandan gözlerimle etrafı tarıyor bir yandan da bizimkilerin nerede olduklarına dair herhangi bir kanıt arıyordum. Hiçbir ses, onlara dair hiçbir iz yoktu. Takip ettiğim gizemli kişi, yolumu değiştirdikten sonra peşimden gelmemişti. Altındaki atın normal bir at olmadığı ortadaydı. At üstündeki duruşuna ve sürüşüne bakılırsa bir hayli deneyimliydi. Sırtında avcı birliği pelerininden vardı. Bizden biri gibi duruyordu. Kulaklarıma tırmanan o yapay sesi takip ettiğimde bulmuştum onu. Belki başka birlikten biri de o sesi duymuş ve aramaya çıkmıştı ancak beni gördüğünde neden hiçbir şey demeden uzaklaşmaya çalışmıştı?

O yabancıyı takip ettiğimden beridir de sesler kesilmişti. 

Önümdeki ağaçlar o kadar sık ve birbirinin aynısıydı ki, kendimi bir labirentte gibi hissettim. Sanki hiç yol almıyor, olduğumuz yerde daire çiziyorduk. Sanchez'de avcıların yıllar içinde oluşturdukları Gatewood haritaları vardı. Eğitim alırken gözümüz kapalı yerlerin isimleri sayıp gösterebiliyorduk ancak şuan anlamıştım ki; deneyim pratikten önce gelirdi. Yer-yön kabiliyetimi kaybetmiştim sanki. Hera ise kendinden emin görünüyordu. Benden önce defalarca kez babamla ormana çıkmıştı. Şuanda kendimden çok, onun deneyimine güveniyordum.

Gücünü ateşten alan sıcak rüzgar gözlerimi yakıyordu. Yaklaşıyorduk, bunu biliyordum. 

Ormanın bu kısmında, hızla yanından geçtiğim ağaçların tam ortasında kurt pençeleri vardı. Kimileri yeni yapılmış, kimileri senelerdir orada duruyor gibi gözüküyordu. 

GÖLGELERİN ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin