02. YOL AYRIMI

89 13 16
                                    

"Ama karşına çıkabilecek en kötü düşman her zaman sen kendin olacaksın, sen kendin pusuda bekleyeceksin kendini..." 
              
-Böyle Buyurdu Zerdüşt, Friedrich Nietzsche

02.BÖLÜM

"Alyssa! Alyssa! Uyanmadın mı hâlâ? kalk hadi çabuk!" Biri kapıya vuruyordu ya da ben yine bir rüyanın içindeydim. "Alyssa bugün eleme sınavları var! Uyuyakalmış olamazsın heralde değil mi?"

Eleme sınavları. Bugün.

"Tabii ya!" Alnıma vurdum yavaşça. "Aklımdan çıkmış!" Gece uyuduğum uyku beni dinlendirmek bir yana dursun daha da yorulmama sebep olmuştu. Günlerdir çok sıkı antrenman yaptığım için vücudum kendini toplayacak zamanı bulamamıştı. İyice sersemlemiştim.

Theo hala kapıya vurup seslenmeye devam ediyordu. Yataktan hızla kalkıp kapıyı açtım. Üstüne avcı birliğinin resmi üniformasını giymiş, saçlarını taramış ve göğsünün üstüne rozetini takmış tamamen hazır bir şekilde karşımda duruyordu. Benim üstümde ise pijamalarım vardı. "Vay be!" dedim kapalı olan gözümü ovuşturarak. "Baya iyi olmuşsun. Kızlar yine bayılacak desene" Elimin tersiyle omzuna şakasına vurdum.

"Alyssa, hazırlanmaya başlamazsan birazdan bayılacak olan kızlar değil ben olacağım ama sinirden!" Yüzünü ciddi tutmaya çalışıyordu çünkü kızması gerekiyordu ama bana kıyamadığını biliyordum. "Emredersiniz büyük adam!" Elimi başına götürüp asker selamı verdim. Bir elime bir de bana bakakaldı. Vücudu daha da gerildi. Onu o halde gördükçe benim de yüzümdeki gülümseme genişliyordu.

"Alyssa" dedi iki parmağıyla burun kemerini sıkarak. "Birincisi, artık ben senin üstünüm bunu unutma ve ikincisi, hazırlanmaya başlamazsan kafana en güzelinden bir ok yemek zorunda kalacaksın" Ellerimi teslim olurmuş gibi havaya kaldırdım. "Tamam efendim, hemen giyiniyorum. Lütfen beni bağışlayın" Dudaklarımı birbirine bastırmak da son söylediğimden sonra kahkahamı engelleyemedim. O da gülmeye başladı.

"Aşağıda bekliyorum, on dakikan var" Parmak uçlarını sanki saati varmış gibi bileğine vuruyordu. Kafamı döndürüp odamda duvarda asılı duran saate baktım. "Sabahın altısı farkında mısın?" dedim alnımı kırıştırarak. "Sınavlar öğleden sonra başlıyor" Yalandan üniformasının üstündeki tozu elinin tersiyle silkeliyormuş gibi yaptı. "Seni sınava idman yapmadan sokar mıyım sence? İlk sınavın benim, benden sonra diğer sınavına girebilirsin"

"Öyle mi?" dedim kaşlarımı kaldırarak. "Benim neden bundan haberim yok?" Elimi belime koydum hesap sorar gibi. "Hayat sürprizlerle doludur Alyssa. Yaşayana kadar ne olacağını bilemezsin" dedi kollarını iki yana açarak. Bunu söyledikten sonra yanağımı sıkıp göz kırptı ve kahkaha atarak Sanchez'in merdivenlerine yöneldi. "On dakika, on!" diye fısıldayarak sesini duyurmaya çalıştı basamağın başında dururken. Bu saatte kimseyi uykusundan uyandırmak istemezdik.

"Ben ne yapacağım seninle ya?" Kendi kendime söylenirken Theo, çoktan gözden kaybolmuştu bile. Kapıyı kapatıp hızlıca gardıroba yöneldim. Çok zamanım yoktu ve bugün Theo'nun azarını işitmek istemiyordum. Üstüme siyah boğazlı kısa kollu bir body, altıma da siyah deri bir pantolon giydim. Siyah avcı botlarımı da ayağıma geçirdim.

Sanchez'de her şey birliklere özel üretilirdi, kıyafetler bile. Örneğin; avcı birliğinin kıyafetleri hareketlerimizi kısıtlamamak için daha hafif ve esneyebilen bir kumaştan üretilirdi. Ayrıca ormana ve geceye uyum sağlamak için rengi siyah ya da siyah-yeşil arası olurdu çünkü avcılığın ilk ve en önemli kuralı gizlenmekti. Avcılar gece vakti hareket ettiğinden, özellikle kış aylarında burada sıcaklık farkı çok yükseklere çıkardı ve kimi zaman ormanda uzun süre hareketsiz beklememiz gerektiği için kıyafetlerin içi koyun yününden yapılırdı.

GÖLGELERİN ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin