06. KARANLIKTAKİ GÖZLER

21 5 0
                                    

"Gölgeler seni gizleyebilir ama gerçekleri gizleyemez..."

06.BÖLÜM

Vakit ilerleyip gece yarısını geçtiğinde Sanchez Kapıları kapandı. İçeride kalan halk için gergin bekleyiş başlamıştı. Aslında Sanchez için uyku vaktiydi ancak kimsenin uykuya dalmaya niyeti yoktu. İşler, uzun süre sonra ilk defa bu kadar kötüleşmişti. Alınan bu acil kararlar, dışarıya gidenler kadar içeride kalanlar kadar da beklenmedik olmuştu.

Ormanda ilerlemeye başladıkça, ormanın dışarıdan bakıldığı kadar ürkütücü olmadığına karar vermiştim. Belki başka bir zamanda, farklı koşullarda sonsuza denk burada kalmayı isterdim çünkü şuan aldığımız nefes bile insanı farklı hissettiriyordu. Gecenin havasıyla karışan temiz ağaç ve çiçek kokusu insanı zinde tutuyordu. Kuzeyden gelen ancak insanı üşütmeyen ılık bir rüzgar esiyordu. Esintinin kuzeyden yani bulunduğumuz yerden olması bizim için avantajlıydı. Kurtların koku alma gücü bize göre çok daha üstün olduğundan yerimizi bizden tespit edebilirlerdi.

Ormanın girişinden sonra birlikler birbirlerini göremeyecek ancak beklenmedik bir durumda aralarındaki mesafeyi hızla kat edebilecek bir uzaklığa geçtiler. Kurtların etrafımızdan dolaşıp bizi sıkıştırma ihtimaline karşılık dar bir şekilde ilerlemek hepimizin sonunu getirebilirdi. Gözcüler düzenli olarak önce kendi birliklerinden haber alıyor sonra da diğer birliklerin gözcüleriyle haberleşiyordu. Böylece iletişimimiz sürekli oluyordu.

Bizim grubumuz, birlikler içinde tam ortada kaldığından grup başkanımız David Torrence'ti. Onun gibi heybetli, büyük siyah atıyla önümüzde temkinli adımlarla ilerliyordu. Onun arkasında bizden daha kıdemli iki tane savaşçı konumlandırılmıştı. Onları koruyan sol okçu bendim, sağda ise Melanie vardı. Savaşçıların arkasında da koruyucu olarak bizim gibi bir okçu bulunuyordu.

Gruptaki en deneyimsiz kişiler hiç şüphesiz Melanie ve bendim ancak David Torrence ve diğerlerinin yanımızda olduğu gerçeği bizi bir nebze rahatlatıyordu.

Şu ana kadar Melanie'yle hiç konuşmamış olsak da aramızdaki sebepsiz düşmanlığın eskisi gibi olmadığını hissediyordum. Belki de büyümüştük, olgunlaşmıştık ve bunun için birkaç ay bile yetmişti. Belki de ikimiz de biliyorduk ki canımız birbirimize emanetti. Sanırım hayatımız bir okun ucundayken önceki yaşananlar insana fazla anlamsız ve önemsiz geliyordu.

Melanie'ye göz attığımda onun da duruşunun benimki kadar kasıldığını gördüm. En ufak bir çıtırtıda duruşunu bozmadan sesin geldiği yöne bakıyordu. Oldukça gergindik. Bunun birçok sebebi vardı. Bizler ata binmeyi ve sürmeyi sadece Sanchez içinde denemiştik. Ormanın içi elbette ki Sanchez kadar düz ve engelsiz değildi. Burada her an tetikte olmak ve gözümüzü dört açmak zorundaydık. Ayrıca Sanchez'de birden önümüze çıkan ve kafamızı vücudumuzdan ayırmaya çalışan düşmanlarımız yoktu.

Bu gece herkesin belirli bir görevi vardı. Yaşımızın ne olduğunu ya da ne kadar eğitim aldığımız önemli değildi. Şuan burada hepimiz eşittik. Sadece birkaç saniye içinde bile işlerin tersine döneceğini bilincindeydik. Önemli olan bu değişimler sırasında soğukkanlılığı koruyarak gerekeni yapabilmekti.

Atlarımızın üzerinde giderek hızlanan adımlarla ilerliyorduk. Kurtları çekmek istediğimiz bir yer vardı. Oraya tam zamanında ve olması gerektiği gibi ulaşmalıydık. Bu gecenin gerçekleşmesi gereken ilk planı buydu.

Bulunduğumuz yerde zemin oldukça engebeliydi. Aynı grupta olmamıza rağmen, çukurlardan dolayı birimiz aşağı inerken diğeri yukarı çıkıyordu. Bu da grup içinde dengesizlik oluşturuyordu. Ağaçların sıklığından dolayı yakın çevremizi görmekte bile zorlanıyorduk. Gözü kapalı bir şekilde tehlikeye adım atıyorduk adeta. Gatewood'a, Kara Orman denmesinin sebeplerinden biri de buydu. Zaten ormanın bizim için aşılması en zor kısmı burasıydı. Gözcüler şartların kötü olduğu bu tarz yerlerde her duruma karşı komutanlarla daha sık haberleşiyordu.

GÖLGELERİN ARASINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin