12.İKİMİZE YAZIK

25 4 2
                                    






Bölüm Şarkıları
Emir Can İğrek - Dayanamam
Serkan Nişancı - Gözüme Baka baka
Sıla - Saki


12.İKİMİZE YAZIK

Alnımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi araladım. Küçük kanepe de oturmuş bana bakıyordu. "Günaydın," dedi. Kurumuş dudaklarımı ıslatıp "Günaydın," dedim. Sesim kedi mırıltısı gibi çıkmıştı. Gözlerini üzerimden çekmemeye yemin etmiş gibiydi. "Yiyecek bir şeyler hazırladım, onları ye ilaç içeceksin." dedi.

Ayağa kalkıp üzerime doğru geldi. Elini alnıma koyduğunda "Düşmüş," diye mırıldandı. Ellerini alnımdan çekip boynumda dolaştırdı. Dokunduğu yerler ateşe dönüşüyordu. Titrek nefesle "Gökalp," dedim. İçimi yakıyordu, bu dokunuşlar yanlış mıydı, doğru muydu anlayamıyordum. "Asu, ne yaptılar sana?" isyan eder gibi sordu. Dişlerimle dudağımı ezmeye başladım. Bakışlarımı ondan kaçırdım.

Onun o güzel gözlerine bakıp, bu iğrenç şeyi anlatamazdım. "Gökalp, ben..." ellerim yumruk haline geldi. Yanağımı okşayarak "Sen ne Asu?" dedi usulca. "Sen ne artık söyle, yaralarına merhem olayım. Acıların acılarım olsun. Yeter ki anlat kurban olduğum, perişan olmanı istemiyorum. Gözlerindeki acıyı görmek kalbimi daha da paramparça ediyor," dediğinde gözümden akan yaş eline bulaştı. Burnumu çekerek "Şu an bunu anlatmak istemiyorum." dedim. Küçük kız gibiydi hareketlerim. Akan yaşları silip "Tamam şu an değil ama sonra dinleyeceğim seni," tehdit eder gibi konuştu.

Onun bu tavrına tepki vermeyip ayağa kalkmaya çalıştım. Yaralarıma baktığımda pansuman yapıldığı gözüküyordu. "Tut," kolunu bana uzatmış bekliyordu. Kolundan destek alarak kalkıp "Banyo ne tarafta?" diye sordu. İşaret parmağımla salonun köşesindeki banyoyu gösterdim. Her an kırılacak bir eşyaymışım gibi tutuyordu beni, banyoya ilerledik.

Banyoya attığım adım içimi ürpertti. Bastığım fayansın soğukluğu tüylerimi havaya kaldırmıştı. Üşüdüğümü anlayınca sıcak suyu ayarlayıp yüzümü yıkamaya başladım. Yanımdaki varlığını hissediyordum, karnımdaki yaraya dikkat ederek doğruldum. İkimizinde dudaklarına prangalar vurmuşlarda ses çıkaramıyorduk. Havluyla yüzümü silip rahatlamıştım.

Sesimi çıkarmayacağımı anlamışta kolunu tekrardan bana doğru uzatmıştı. Ondan destek alarak ikimizi de mutfağa doğru yöneltti. Masada kahvaltılıklar dizilmiş ortada tavada kendisini belli eden sucuklu yumurta vardı. "Gel oturtayım seni," diyince masanın kenarındaki sandalyeye oturttu beni.  Çaylarımızı doldurmaya başlayınca karnımın çok acıktığını anlamıştım. Uzun zamandır beni aç bırakmışlarda öyle bir açlık içerisindeydim.

Salatalıktan alıp yemeye başlayınca boş midemin bana teşekkürler yağdırdığına emindim. Göz ucuyla ona baktığımda gözlerini kısmış şekilde çayını yudumluyordu. "Yumurtadan yesene," diyince kendime gelmiştim. "Yiyorum ya," dediğimde ikimizde tavaya dokunmadığıma bakıyorduk. Benim için uğraşmıştı, iştahlı şekilde sucuklu yumurtadan yemeye başladım.

Utanmasam bütün tavayı da yiyecektim. Yumurtaya o kadar odaklanmışım ki yanımdaki adam hareketsiz şekilde durmuş beni izliyordu. Utandığımı fark edince "Hepsini ye, ben tokum." hafif alaycı şekilde konuşmuştu. Bu kadar yemen yeterli Asu, çayımdan son kez yudum alıp geriye yaslandım. "Ellerine sağlık." deyip bakışlarımı ona çevirdim. "Afiyet olsun, ilaçlarını getireyim iç," diyerek kalkıp salona doğru ilerledi.

Gözden kaybolunca düşünmeye başladım. Yardım ettiği için ona minettardım. Geldiğinde gitmesini söyleyecektim, bakışlarım masadaki çatalda olan yansımama hedeflendi. Ayak seslerini duyduğumda kafamı kaldırıp Gökalp'e baktım. "Teşekkür ederim." dediğimde cevap vermemişti. Büyük bir bardakla suyu uzatınca ilaçları içmiştim. Evet şimdi söylemem gerekliydi.

VİRANE GÖNLÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin