Güneş yeni batıp şehri adım adım saran sokak lambaları ortalığı aydınlatmaya başlayalı daha yarım saat belki ancak olmuştu. Meydanda pazar kalabalığı devam ediyordu. Özellikle geceleri eğlenmek için en uygun günler hafta sonlarıydı. Birkaç gün önceden pankartları asılıp duyurusu yapılan yeni müzik grubunun ilk konseri için belli bir kalabalık meydanda beklemeye başlamıştı. Bu kalabalıkta bariz bir şekilde sosyal medyada tanındığından eli kolu uzun olan Jisung'un parmağı vardı.
Sahne arkası ise karışıktı. Ne olup bittiğini anlayamayan iki kişi "Siz nereden tanışıyorsunuz?" diye sorduğunda ortak cevap trajikomik bir şekilde "Hastaneden." oldu.
"Bana ulaşacağınızı sanmıştım." dedi Hyunjin gözleri Felix ve Chan arasında mekik dokurken. Yalancı bir alınganlık vardı üstünde. O kadar emanet duruyordu ki anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Sarışın uzanıp saçlarına sarılmamak için zor durdu. Yüzsüzlüğü sevmezdi. İkiyüzlülüğü hiç sevmezdi.
"Sabah geldiğimde çıkış yaptığını söylediler.""Sana gerek yoktu."
Hyunjin alttan alttan gülerek Felix'in elini kavradı, el sıkıştılar. Kısa sürdü, sarışının ona temas bile etmek istemeyen bir tavrı vardı. Hyunjin ise bunu anlamayacak kadar aptal değildi. Ne olup bittiğini de anlamıştı aslında, her şey çok açıktı ona göre. Felix'in yüz ifadesinden bile Chan'i sahiplendiği, geri plana atılmayı ise asla affetmediği belliydi.
"Telefon numaramı bırakmıştım." dedi bu sefer Chan'e gözlerini dikerek. "Aramadığına üzüldüm." Felix ile göz göze geldi ve bunu bilerek yaptı, şüphesiz.
"Kusura bakma, her şey hızlı gelişti."
Büyük olan ortamdaki kötü enerjiden hoşlanmamıştı. Birbirlerine inat gittiklerini görüyordu. Ama bu tür hareketler için fazla büyüdüklerini düşünüyordu.
"Felix'e çarpan sen miydin?"
Changbin derhal olaya dahil oldu. Orada bulunan beş kişiden muhabbet dışı kalmayı sorun etmeyen tek kişi Chan'di. O genelde fazla konuşmayı sevmezdi. Ya da aslında... aslında bu bir yalandı. Sadece boş konuşmakla problemi vardı ama sevdiği biriyle gece yatağa girip sabaha kadar konuşabilecek kadar da sohbetli biri olabilirdi.
"Ne yazık ki bendim." Hyunjin Changbin ile sarıldı. Belli ki Jisung ve onlar çok daha öncesinden tanışıyorlardı. "Tekrar üzgünüm Felix." dedi Hyunjin ona bakarak. Ardından elindeki poşeti havaya kaldırarak "Sahneden önce içmiyor muyuz?" diye neşeyle şakıdı.
Poşetin içindekileri köşede, üzerinde yalnızca Jisung'a ait olabilecek derecede desenli ve pahalı bir çanta bulunan masanın üzerine çıkartmaya başladı. En pahalısından bir şişe votka ve birkaç da atıştırmalık. Felix midesinin büzüştüğünü hissetti. Önüne itilirse içmek zorunda kalacaktı, aksini sikik gururuna yediremezdi, bu da iki shot tekila üzerine midesini berbat edecekti. Kendini tanıyordu, dayanıklı değildi. Ve mahvetmemesi gereken bir geceydi. Chan'in resmi ilk konseriydi bu, hata yapılacak yer değildi. Üstelik bir de gözüne iyice batan Hyunjin'in önünde... mümkün değildi.