Fakültenin çıkışına uzanan taşlı yolda olabilecek en yavaş şekilde yürüyor, ayakkabısının ucuyla yerde gördüğü çer çöpe tekme atıyordu. Keyifsizdi. Ağzında yanan sigarasından bir duman çekip nemlenmiş sigarayı parmakları arasına alırken başını kaldırdı. Etraf kalabalık sayılırdı ve buna bağlı büyük bir gürültü vardı.
"Başım.." mırıldanarak ağrıyan başına elini dayayıp gözlerini birkaç saniyeliğine kapattı. Aniden giren sancılarla canı acıyordu. Stresliydi. Uzun bir süredir derslerine girmediği için sabahtan beri ne bir şey anlamış ne de not alabilmişti. Daima duymazdan geldiği Chan'in haklı olduğu apaçık ortadaydı. Ve Felix onu uyaran insanlara karşı yenilmekten nefret ediyordu. Haksız çıkmanın huysuzluğu, ancak haber aldığı vize tarihleriyle başına ağrılar girmese daha şaşırtıcı olurdu.
Elini siyah, dar kotunun cebine atıp telefonunu açtı. Bir eliyle sigarasının külünü umursamazca etrafa sirkelerken diğer eliyle gelen mesaja tıkladı. Sohbetinde asla dönmediği mesaj istekleri dışında pek biri yoktu. Yılın başında proje yaptığı bir kız, gürültüsü yüzünden sürekli mesajlarıyla onu rahatsız eden Chan'ın komşusu Seungmin, yalnızca işi düşünce eve gelmesini yazan babası ve son olarak elbetteki Chan.
Gelen 2 mesajı okumak için tıklarken biten sigarasını çöpe attı.chan
derste misineğer hala mekana gelmek istiyorsan çıkışta ara gelip seni alayım
Mesajları okurken dişlediği iç yanağını rahat bırakıp okulun çıkışındaki nadiren denk geldiği banklardan birine kendini attı. Yeni bir sigara için paketini açıp yalnızca birkaç dal kaldığını görünce keyifsizce ağır bir küfür mırıldandı, içinden bir tane alıp geriye doğru yaslandı. Gerilip dar kotunun ön cebindeki çakmağı aldı, rüzgara karşı elini siper edip sigarasını zorlukla tutuşturdu. Bir nefes çekip dumanını havaya ağır ağır üfledikten sonra sigarasını sol eline alıp telefondan Chan'ın numarasının yanındaki butona tıkladı. Ekranda arandığına dair bir ekran belirip çalma sesi geldiğinde telefonu kulağına yasladı. Başını banktan geriye atmış sigarasını içerken aramasını kendisi isteyen adamın bu kadar uzun çaldırmasına sebep oluşuna saydırıyordu. Kabul ediyordu, huysuz biriydi. Sürekli söylenir, küfür eder ve asık yüzüyle başkalarının enerjisini sömürürdü.
Telefon sonunda açıldığında Felix neredeyse kapatmak üzereydi.
"Alo." Chan'ın sesini duyduğu gibi telefonu yüzüne, ağzına yanaştırdı ve hiddetli bir sesle "Siktiğimin telefonunu bir saat çaldırmadan asla açmıyorsun."diye bağırdı.
Chan'in oflama sesi kulağına dolduğunda keyfi iyice kaçtı. Boynunu doğrulttu. Oturuşunu düzeltip aralık olan bacaklarını iyice açtı, bir dirseğiyle dizine yaslandı.