6

304 55 65
                                    

Otuz küsür yıllık binanın yeni nesil gözükmesi için harcanmış onca çabanın karşılığı duvarlarda, parkelerde ve geriye kalan her yerdeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Otuz küsür yıllık binanın yeni nesil gözükmesi için harcanmış onca çabanın karşılığı duvarlarda, parkelerde ve geriye kalan her yerdeydi. Her şey değişiyordu. Geçmişin izleri boyayla örtülmeye çalışılıyordu. Bu mümkün müydü?

Felix çok sık uğramadığından her zaman toplu olan odasında, daha önce hiç görmediği yeni bir nevresim takımının üzerinde uzanırken bu evden neden nefret ettiğini tekrar anladı. Eskiden bu evin her odasının farklı bir rengi, ruhu vardı. Şimdiyse popüler kültürün kölesi olmuş bir kadının eviydi. Gri duvarlar ve bu evin ederinden fazla maliyete sahip, şimdilerde her evde olan dekorasyonlar. Mutfak sık sık yemek kokmazdı, her yer daima temiz olurdu. Babası yeni eşine çok değer veriyor, elini sıcak sudan soğuk suya sokmasın diye yardımcı tutması ve dışardan yemek için her ay bir servet ödüyordu. Peki Felix'in annesi neden hem çalışıp hem de evi idare etmek için ömrünü harcamıştı? O değerli değil miydi?

"Sikik bunak." diye mırıldandı yılgın bir kinle. İçeriden gelen televizyon sesini ve onun gizleyemediği öpücük seslerini işitmek tiksinmesine sebep oluyordu. Annesini kaybettikten sonra sıradan bir aile olsalardı babasının yeni bir evlilik yapmasına bozulmazdı. Ama babası sadece hayatının en nefret ettiği parçasıydı.

İki gündür evden çıkmıyordu. Dört duvar arasından da çıktığı yoktu. Bu da içeridekilerin umrunda değildi. Kimse onu yemeğe gelmesi için çağırmıyor, bir şeyi olup olmadığını sormuyordu. Ama babasını tuvalete gitmek için odadan çıktığında görmüştü ve evde oluşundan ölesiye zevk aldığını gözlerinde okumuştu. Bu adamın onun eve hapsolmasından böylesi mutlu oluşuna asla anlam veremiyordu. Psikolojik sorunları olduğu kesindi ama eğer onunla iki gündür aç oluşundan endişeleneceği kadar bir bağı yoksa en azından onu serbest bırakmalıydı. Üzerinde boş bir baskı yaratmaktan başka hedefi yoktu bu bunağın, artık emindi. Ölüp gitse üzüleceği bile yoktu.

Saat akşam ona geliyordu, Felix daha fazla yatamayacak ve uyuyamayacak kadar yatakta kalmıştı. Yerinden kalktı, dolabına doğru adımladı. Temiz bir tişört ve kot giyindi. Üzerine sandalyesine astığı ceketi geçirip anneannesi ve babaannesinin ona her ay bir miktar para yatırdığı banka kartını da ceketin iç cebine attı. Babasıyla para istemek için bile muhattap olmak istemediği bir akşamdı. Kapıyı açtı, derin bir nefes alıp bu gece ona karışmaması için var olduğuna inanmadığı tanrılara dua edecek kadar küçüldü. Ki tabiki duası kabul olmadı.

"Bu saatte nereye gidiyorsun?" Babasının sesi henüz biraz önceki kıkırtılardan kalmış bir neşeyle örtülüydü. Sadece bir dakika sonra hiç kalmayacağına emindi Felix.

"İlgilendiğini sanmıyorum."

Asilik yapıyordu ve bunu içten içe biraz olsun ona oğlunu ne kadar yalnız bıraktığını, hala ilgiye ihtiyacı olduğunu göstermek için yapıyordu. Bir yanı bunun farkına varıyordu. Diğer yanıysa bunu reddediyordu. Farkına varan kısmı ne zaman susturamasa asiliklerine ara verip kendine ilgiye ihtiyacı olmadığını ispatlamaya çalışıyordu. Nafile bir çabayla. Küçük bir çocuk gibi başının okşanmasına, 'sorun ne?' diye ilgiyle sorulmasına deli gibi ihtiyacı vardı. En güçsüz haliyle bile bir evladın en güçlü sığınağında, babasının omzunda içini dökene kadar ağlamaya ihtiyacı vardı. Belki biraz ilgi gösterse düzelecekti Felix, öyle hissediyordu.

öyle kolaysa | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin