-12-

189 41 22
                                    

BEN GELDİMMM.🏃🏻‍♀️

Kısa kesiyorum; siz oy ve yorum atmak = ben çok mutlu olmak.

👌🏻👌🏻👌🏻

☆☆☆☆☆

Minho ise karşılık olarak yüzündeki sırıtış eşliğinde onu serçe parmağından çekti ve oturduğu koltukta kendisine yaklaştırdı:
"Ve eğer ben kazanırsam bana adını söyleyeceksin."

☆☆☆☆☆

Jisung'un bunu duymasıyla yüzündeki sırıtış tamamen solmuştu. Hızlıca parmağını kurtararak eski yerine kaydı:
"Vaz geçtim, yapmayalım."

Minho:
"Bana oyun bozanlık yapma diyene bak. Ne oldu, kendine güvenmiyor musun?"

Küçük olan normalde bunun altında kalacak bir kişiliğe sahip değildi. Ama hatırladığı anıya bakacak olursak, adını öğrenirse kızıl saçlının kendisini tanıması an meselesi olacaktı. Bu riski alamazdı:
"Tabiki kendime güveniyorum. Ama seni daha önce hiç içerken görmedim. Bu durumda hayatımda ilk defa içeceğim bir içki ile ilgili bahse girmem mantıklı değil."

Minho onun ciddiyetinin farkında olduğu için daha fazla uzatmadı ve şişeye uzandı. Borda rengi sıvı iki kadehi de yarıya kadar doldurduğunda birini gri saçlıya uzattı. Diğerini ise kendi dudaklarına götürdü.

Jisung aldığı ilk yudumda uzun süredir içmediği alkolün etkisi ile yüzümü buruşturdu. Fakat hemen ardından keyifli bir şekilde gülümsedi:
"Evet, bu şey gerçekten parasının hakkını veriyor."

Minho da gülümsedi:
"Doğru, ama fazla içmemeni tavsiye ederim. Lezzetli olduğu kadar etkisi de vardır. Seni buradan sürükleyerek çıkartmak istemiyorum."

Küçük olan gururla omuzlarını dikleştirdi:
"Hah! İddiadan kaçtım diye beni iyice hafife aldın sanırım. Ama göreceğiz, kim kimi sürükleyerek çıkarıyor."

Ve, evet...
Yarım saat doldu dolmadı derken 2. şişenin sonlarında Jisung sarhoş olmuştu.

Gri saçlı, Minho'nun elindeki şişeye uzanmaya çalışırken sinirle bağırdı:
"Ya! Niye vermiyorsun? Bir kadeh daha içicemm."

Büyük olan onun kolunu tutarken bıkmış bir şekilde iç çekti:
"Şuan bile gözlerin kayıyor. Seni buradan sürükleyerek götürmek istemediğim konusunda ciddiydim."

Jisung vaz geçmemişti:
"Banane be! Bu şey beleş ve çok pahalı. Şuyara kusşam bile devm edicem. Git kndine başka al pis zengin!"

Minho küçüğün bu komik haline güldü:
"Bunun parasını da ben verdim ya hani. Aman tamam, yeter bu kadar cıvıtmak. Ciddiyim, daha fazla içemezsin."

Jisung bunun üzerine sinirle yerine oturup kollarını bağladı. Kızıl saçlı bu sefer kendini tutamayıp kahkaha atmıştı:
"Küstün mü şimdi?"

Jisung dudağını büzerek kafasıyla onayladığında büyük olan ona döndü:
"Gerçekten yıllardır insanlarla iç içe olmadığını çok belli ediyorsun. Yakın bile olmadığın bir adamla kafes dövüşlerine gidip içmeye oturdun. Tam bir çocuk gibisin."

Minho bunu hafif bir alaycılıkla söylemişti. Fakat gri saçlı bir anda dolu gözlerini ona çevirdi:
"Yakın değil miyiz? A-ama ben yakın olduğumuzu düşünmüştüm."

Sözünü bitirdiği anda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Minho ise onun bu ani tepkisine karşı ne yapacağını şaşırmıştı.

Sarhoş olduğunu biliyordu ama karşısındaki, şuanda bir çocuktan farkı olmayan genci umursamadan duramazdı. Koltukta ona doğru kayıp omzuna elini koydu:
"Yani, öyle demek istemedim. Tabiki yakınız.'

 THE ~H~ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin