-19-

170 39 10
                                    

❗️İki bölüm attım bundan sonra diğerini okumayı unutmayın sakınn❗️

Bu bölüm oy sınırı yok ama siz yinede beni kırmayıp yorum ve oy atarsınız ben size inanıyorum canlarım.🙂

☆☆☆☆☆

Cevap almak amacıyla çevirdiği şaşkın bakışları ise, az önceki çekingen ve kararsız halinden eser kalmamış, tereddütsüz gözler ile buluştu:
"Adım... Han Jisung..."

☆☆☆☆☆

6 Yıl Önce (Jisung 15 yaşında)

Küçüklüğünden beri çok neşeli bir çocuktu Jisung. Han ailesinin iki evladından büyük olanıydı. Bir kız kardeşi, anne ve babası ile; birçok insanın uzaktan göz atsa dahi 'mükemmel' diye hitap edeceği türden bir hayatı vardı.

Onun için de böyleydi bu. Memnundu yaşamından, zaten o memnun olmasa kim olabilirdi ki?

Gelecek kaygısı yoktu; o Han şirketinin varisiydi.
Maddi sıkıntısı yoktu; o Han malikanesinin çocuğuydu.
Aile sorunları yoktu; o Han ailesinin oğluydu.

Bay ve bayan Han dünyanın en anlayışlı insanları, kız kardeşi ise aralarındaki 3 yaşa rağmen abisinden kat be kat olgundu. Ve işin en güzel yanı Jisung'un küçüklüğünden beri sorumluluktan uzak, çocuk gibi olan kişiliği kimse için problem değildi.

Kiseye zararı dokunmazdı onun. Ailesi ise gurur duyardı onunla. Derslerine en ufak bir çaba harcamadan okul birincisi olan, tesadüf eseri yazılım dehası olduğu ortaya çıkan bir oğlu olsa hangi ebeveyn gurur duymazdı ki?

İşte bu yüzden hala çocuktu Jisung. Olgunlaşmamıştı, çünkü bunu ondan bekleyen kimse olmamıştı. Han ailesinin biricik oğlu, yaşına rağmen saf ve neşeli bir çocuk olsa dahi mükemmeldi.

Fakat hiçbir mükemmellik sonsuza dek sürmezdi. Jisung ise bunu, hala çocuk olan kalbine olabilecek en acı şekilde kabul ettirmek zorunda kalmıştı.

...

Soğuk bir Cuma gecesiydi. Karanlığı süsleyen ay ve yıldızların beyazlığına nisbet edercesine yer yüzüne serpilen kar taneleri, Han malikanesinin sıcak yuva hissini bozamamıştı.

Jisung annesiyle yaptıkları, fırından yeni çıktığı için hala dumanları tüten çikolatalı kekten minik bir parça ağızına attı ve dilini yakan lokmaya karşı gülümsedi. İçinde ufak fındık parçaları barındıran tatlının vücudunu ısıtmasını seviyordu.

Gözleri, salonda sıcak çikolatalarını yudumlayan diğer aile fertlerinde gezinirken farkında olmadan genişleyen gülümsemesi, şişkin yanaklarını olduğundan daha da tatlı gösterdi.

Jisung böyle anları oldukça seviyordu, huzurluydu...

Fakat aniden çalmaya başlayan, malikanenin güvenlik sitemine bağlı tehlike alarmlarının, kulak tırmalayıcı sesini işittiğinde, bunun huzurlu aile ortamlarını sonsuza dek yok edeceğini tahmin edememişti.

Ailenin diğer üyeleri gibi şaşkın bakışlarını babasına çevirdiğinde, bay Han çoktan ayaklanmış, telaşlı gözleri ile telefonunu kurcalıyordu.

Jisung'un uzaktan seçebildiği kadarıyla babası, güvenlik kamerası görüntülerini inceliyordu. Fakat çocuk orada ne olduğunu henüz algılayamadan, adam telefonunu kapatıp hızla konuşmaya başladı:
"Hemen hepiniz savunma odasına geçin."

Duyduğu cümle bayan Han'ın da yüzüne eşininkinin tıpkısı, telaş ve korku dolu bir ifade yerleştirdi. Kadının neler olup bittiğini çözdüğü barizdi.

 THE ~H~ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin