Evet, bu kısa bir geçiş bölümü tarzında olduğu için iki bölüm atıyorum.
Hadi bakalım iyi okumalarr.
☆☆☆☆☆
Bir süre düşündükten sonra bakışlarını küçük olanınkilere sabitledi:
" 'Hala o günkü kadar yumuşaklar.' derken..."☆☆☆☆☆
Minho'nun duraksaması ile gri saçlı nefesini tutmuştu. Zihninde okuduğu bol miktarda lanetin eşliğinde büyük olanın o günü hatırlamamış olmasını umuyordu.
Çünkü o günkü Minho, 'H'in kim olduğunu biliyordu.
Jisung'a yıllar gibi gelen birkaç dakikanın sonunda odayı dolduran ses bu rahatsız edici bekleyişi sona erdirmişti:
"Cidden, neden öyle bir şey söyledin ki?"Gri saçlı genç bunu duyması ile derin bir oh çekip cevapladı:
"Sarhoştum işte, nereden bileyim ben?"Minho:
"Bak, kendin de söylüyorsun. Sarhoştun, ve bende sarhoştum. O yüzden sonu bir yere varmayacak olan tartışmayı kesip hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmamız daha mantıklı. Hem neden bu kadar kafana taktın ki?"Yüzüne alaylı bir sırıtış yerleştirerek devam etti:
"Ne o, yoksa ilk öpücüğün müydü?"Jisung kaşlarını çattı:
"Saçamalama Minho, elbette ilk öpücüğüm değildi. "Ve ister istemez içinden geçirdi; "Onu benden yıllar önce aldın zaten."
Daha fazla bu konu hakkında düşünmek istemediği için tekrar konuştu:
"Tamam, bence de hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmalıyız. En iyisi bu."...
Changbin yıllardır bıkmadan usanmadan önünde dolanıp durduğu panonun karşısına geçmiş, kaçıncı olduğunu saymadığı voltalarından birini atıyordu.
Felix onun bu haline daha fazla dayanamayıp çıkıştı:
"Changbin, bir dur artık. Benim başım döndü."Changbin yerine sabitlenip gözlerini iplerle birbirine bağlı, onlarca fotoğrafı taşıyan panodan ayırmadan cevapladı:
"Anlamıyorum Felix, tek başına nasıl her zaman bir adım ötemizde olmayı başarabilir? Yıllardır şu panoya fotoğraf asıp duruyoruz. Ama elimizde amblemden başka hiçbir şey yok. Bunların hepsi küçük detaylar ve biz onu yakalayamadığımız için yapılmış vurgunlar. Nasıl bunca zamandır basit bir ipucu bile bulamamış olabiliriz? Bir şeyleri gözden kaçırıyor olmalıyız, yanılıyor muyum?"Felix bu uzun konuşmadan sonra söylediklerine iyice dikkat kesilmiş, ayaklanarak onun yanındaki yerini almıştı:
"Katılıyorum, gözden kaçırdığımız bir şeyler olmalı. Ama ne?..."İkilinin bütün odağı panoda toplanmışken siber suçlar ekibine ait bir polisin telsizinden gelen ses dikkatleri o yöne çevirdi:
"Kimliği belirsiz bir kişinin Lee şirketinin güvenlik sisteminden 15 saniyeliğine sızıp hiçbir şey çalmadan çıktığı duyumunu aldık. Merkez ilgilense iyi olur. Tamam."Ekipten başka bir polis hızla bilgisayar başına geçip olaya el attığı sırada Changbin ve Felix'in meraklı adımları onların yanında bitmişti.
Felix:
"Lee şirketi hakkında bir durum mu var?"Polis gözlerini bilgisayardaki düzinelerce kod yazılımından ayırmadan cevapladı:
"Evet dedektif Lee. Fakat endişe edilecek bir durum yok. Hırsız sahiden hiçbir şey çalmamış gibi görünüyor."Changbin ekrana odaklandığı için büründüğü sessizliği bozarak araya girdi:
"Yongbok, bu kod dizilimi sana da tanıdık gelmiyor mu?"Onun dediği ile Felix eğilerek daha dikkatli bir şekilde inceledi bilgisayarı. Ve durumu kavraması birkaç saniyesini dahi almamıştı:
"Bunu daha önce çok kez gördüm. Sanırım bu kodları her kim yazıyorsa, 'H'in büyük soygunlarından sonra o şirketlerin sistemine girip şimdi de olduğu gibi hiçbir şey çalmadan çıkıyordu. Ama anlamadığım şey..."Onun cümlelerini tamamlayan kişi, olaya tıpatıp aynı gözle bakan diğer dedektifti:
" 'H' Lee şirketini daha önce hiç soymadı, en azından bizim bildiğimiz kadarıyla."Felix onun ima ettiği şeyi anladığında gözlerini büyüttü:
"Sen, tam olarak-"Changbin yanlış anlaşılmayı önlemek için araya girdi:
"Hayır hayır, Lee Minho'nun 'H' ile bir bağlantısı var demiyorum. Bu çok büyük bir suçlama olurdu, böyle bir şey için yeterli kanıta sahip değiliz. Sadece, artık ona karşı daha tedbirli davranmamız gerektiğini söylemek istiyorum."Felix onu başıyla onaylarken aklına gelen diğer bir fikri dile getirdi:
"Doğru. Hatta belki de, bu gizemli hacker da bizim gibi 'H'in Lee şirketine saldıracağından şüphelenmiş olabilir mi? Ayrıca 'H'in soygun yaptığı büyük şirketlerin sistemine sızabildiğine göre amatör olduğunu da sanmıyorum. Bana kalırsa... onun 'H' ile bir bağlantısı var."Changbin Felix'in neden bahsettiğini çözmekte zorlanmamıştı. Dudakları planı beğendiğini belli eder şekilde yukarı doğru kıvrıldı:
"Yani bu gizemli elemanı yakalarsak, bizi 'H'e götürebilir."☆☆☆☆☆
Son iki bölüm bi tık olaysız geçiyor fakat olması gereken geçiş bölümleri olduğu için böyle yazıyorum.
Yani merak etmeyin sıradaki birkaç bölümü bomba gibi planladım umarım beğenirsiniz.
Oy vermeden gemeyin ve kendinize iyi bakınnn.
•••
Arkadaslar selam ben kshuyu inanıyorum bu fici ünlü yapıcaz!!
Ayrıca bölümü ben attırdım bi teşekkürü isterim (5 saattir kontrol ediyo imdat) öyle yani cok yakınsa bomba bölümler varmış (ben de bilmiyorum bekliyorum) KALIN SAĞLICAKLA☆☆☆☆☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ~H~ Minsung
FanfictionLee Minho Kore'nin en büyük şirketlerinden biri olan Lee Şirketi'nin patronuydu. İşleri mükkemel bir hızla ilerleyip başarısına başarı katıyordu. Tâki... "H" kod adı ile bilinen, bütün kore polis teşkilatının peşinde olduğu profesyonel hırsız, Lee Ş...