Bölüm biraz geç geldiği için üzgünüm. Bu hafta hiçbir şekilde bölüm atma fırsatım olmadı.
Ama bence pekte geç kalmadım ya olsun.
Neyse siz oluyun artık hadi.
Sonra da oy ve yorum yapın dimi? Hehe😜
☆☆☆☆☆
Nefesi büyüğünün dudaklarının üstünden sıyrılıp geçerken yüzündeki aptal sırıtış eşliğinde fısıldadı:
"Hmm, hala o günkü kadar yumuşaklar..."☆☆☆☆☆
Minho'nun, küçüğü 'o günkü kadar' derken neden bahsettiğine dair hiçbir fikri yoktu. Fakat o sırada umurunda dahi olmamıştı.
Çünkü sarhoşluğun verdiği etki ile karşısındaki güzel gençten etkilenmemesi imkansızdı. Ve bu sefer iki dudağı bir araya getiren şey kızıl saçlının Jisung'u boynundan tutarak kendine çeken eli olmuştu.
Çok geçmeden küçük olan da dudaklarını oynatmaya başlayarak öpücüğüne karşılık verdi. Dudakları uyum içerisinde dans ederken öpücükleri ne hızlı ne de yavaştı. İkisi de sadece anın tadını çıkarmaya odaklanmıştı.
Sarhoşluklarının verdiği cesaret ikilinin harektlerinin hızlanmasına yol açarken kızıl saçlının kolu, karşısındakinin ince beline dolandı. Aralarındaki mesafeyi en aza indirmek niyetindeydi. Küçük olan ise onun bu davetini keyifle kabul etmekten çekinmedi.
Solukları birbirinin dudaklarında ezilerek yok olurken Jisung, karşısındakinin bacakları üzerindeki yerini almıştı. Kızıl tutamlar arasında dolanan parmakları ise onun bu durumdan ne kadar memnun olduğunun bir göstergesiydi.
Minho'nun aklına küçük olanın beline sıkıca doladığı kolunun, o sweatshirtün altına da ne kadar yakışacağı düşüncesi dolduğunda artık durmak zorunda olduğunun farkına vardı.
Çünkü kendine güvenmiyordu. Eğer durmazsa, sabahki Jisung'a açıklayamayacağı türden şeyler yaşanabilirdi.
İçindeki sesin, sonraki günlerde çok kez özlemini çekeceğini söylediği tatlı dudaklardan ayrılmadan önce bir kez daha sertçe emerek kendini geri çekti.
Jisung araya giren soğukluk ile hafifçe titrediğini hissetti. Fakat buna takılmak yerine kapalı gözleriyle kendisininkilere karışan nefes seslerini dinlemeyi tercih etti.
Anın öyle çok etkisine kapılmıştı ki az önce Minho'nun kucağında oturduğunu bile, kızıl saçlı onu yatağa bırakana kadar farkına varmamıştı.
O hala bu etkiden çıkmaya çalılırken Jisung'a kıyasla çok daha ayık olan kişinin sesi duyuldu:
"Bu kadarı yeterli. İkimiz de sarhoşuz, yeterince pişman olacağımız şeyler yaptık bu gece."Haklıydı, ikisi de kendisi hakkında bilgiler paylaşmıştı ve bu öpücük ise ikisinin de uyanık olması durumunda yapmayacağı şeylerdendi.
En azından Jisung bunun farkında olamayacak kadar bilincini kaybetmemişti. Yine de sıkıntı ile iç çekti:
"Tamam ama... ben uyumak istemiyorum."Kızıl saçlı onun isteğinin farkındaydı ama bunu sonsuza kadar erteleyemeyeceğini de biliyordu. Küçüğünün boynunda olan elini saçlarına çıkardı ve rahatlatmak ister gibi parmaklarını yumuşak tellerin arasından geçirdi:
"Biliyorum. Ama dinlenmen gerek, zaten yorucu bir gün oldu. Sadece kötü düşünmemeye çalış. Ayrıca yarın bunları hatırlamadığında işiteceğim azar için benim de dinlenmem gerek."Son cümlesi Jisung'un yüzüne hafif bir gülümseme yerleşmesine sebep olmuştu. Cevap vermek yerine sessizce başıyla onayladı.
Minho onayını aldığında yataktan kalkıp kapıya doğru yöneldi. Geçen geceki gibi bir kriz geçirmesine endişelendiği için onun yanından ayrılmak istemiyor olsa bile sabah karşılaşacağı Jisung gözüne bundan çok daha korkutucu geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ~H~ Minsung
FanfictionLee Minho Kore'nin en büyük şirketlerinden biri olan Lee Şirketi'nin patronuydu. İşleri mükkemel bir hızla ilerleyip başarısına başarı katıyordu. Tâki... "H" kod adı ile bilinen, bütün kore polis teşkilatının peşinde olduğu profesyonel hırsız, Lee Ş...