0'7

1.7K 127 15
                                    

> Kim Taehyung

"Büyükbaba!"

"Taehyung?"

Elimdeki beyzbol sopasını kaldırdığımda arkadaki korumalar silahlarını çıkardılar.

"Neden buradasın?"

"Sen neden buradasın?"

"Önce ben sordum."

Yanındaki korumalara silahları indirmesi için işaret verip bana yaklaştı. Sopayı bırakmadan ondan uzaklaştım.

"Soruma cevap ver bunak."

"Bunak mı? Bu vücutla senden daha çok şey yaparım."

"Soruma cevap ver."

"Seni ilgilendirmez. Evin anahtarları nerede?"

"Niye soruyorsun?"

"Lanet olsun biraz sus! Anahtarları ver!"

Askılıklan anahtarları alıp bana uzattığı eline bıraktım. Mutfağa yöneldiğinde korumaları da peşinden gitti. Her ne kadar merak etsemde bana birşey yapmamasından dolayı yanına gitmedim.

Neredeyse 15 dakika sonra elinde büyük bir kutuyla geri döndü.

"O ne?"

"Ahhh aşırı meraklısın Taehyung."

"Söylersen ölmeyeceksin."

"Büyükannenin hediyesi. Birkaç hafta sonra yıldönümü kutlamamaız var ve ona aldığım hediyeyi buraya saklamıştım."

"Ha! Yıldönümü mü?"

"Evet. Baban ve Seokjin gelirse memnun olurum. Medyanın eline haber veremeyiz."

"Ben?"

"Saatlerce lanet iş adamları arasında durmak istemezsin."

"Büyükannemi görmek istiyordum."

"O da seni görmek istiyor...Yaptıklarıma rağmen."

Sonda söylediği şeyi sessiz söylemişti, anlamadım ama üstelemedim de. Evden çıkmadan önce tekrar bana döndü.

"Davete gelemezsin. Eğer onunla görüşmek istersen bana mesaj at."

Başımla onaylayıp evden çıkışını izledim. Arabalar evin önünden ayrılırken hala neden bana birşey yapmaya yeltenmediğine anlam vermeye çalışıyordum.

Telefonumu alıp saate baktım.

18.35

Önce Jeon, şimdi Kim, acaba beş dakika sonra kim gelip saçma şeyler yapmaya başlar.

Televizyonun fişini çekip odama geçtim. Telefonu yastığımın altına koyup gözlerimi kapadım. Tüm yorgunluğum bir anda bastırmıştı ki telefonum çalmıştı. Babam arıyordu.

"Efendim baba."

"Nasılsın bebeğim. Eğer kendini iyi hissediyorsan eve getireyim seni."

"İyi olur aslında...şey...büyükbabam geldi..."

"Taehyung o sana birşey yaptı mı?!"

"Hayır hayır! Sadece evin alt taraflarından bir yerden bir mücevher kutusu aldı. Yıldönümü kutlaması yapılacakmış."

"Davet edilmedik değil mi?"

"Katılmanızı istiyor. En azından medyanın eline haber vermeyelim dedi."

"Gitmek istiyor musun?"

"Yanlış anladın. Ben davetli değilim, siz davetlisiniz."

Bir süre sessizlik oluşmuştu. Babam susuyordu ben ise ondan cevap bekliyordum.

"Baba?"

"Seni almaya geliyorum. Eşyalarını topla."

"Tamam baba. Dikkatli gel."

Telefonu kapatıp odama gittim. Etrafa dağılmış eşyaları yatağa fırlatıp yerdeki çantayı aldım. Hızlı hızlı eşyaları içine doldurdum. Masadan kulaklığımı alıp cantanın kenarına astım ve odadan çıktım.

Evdeki tüm fişleri çıkarmıştım ve şuan koltukta oturup babamı bekliyordum. Konuşmamızın üstünden bir buçuk saate yakın bir süre geçmişti.

Nihayet geldiğinde evden hızlıca çıkıp kapıyı kilitledim ve arabaya bindim.

"Babam sana birşey yaptı mı?"

"Hayır. Sapasağlamım görmüyor musun?"

"Onca şeyden sonra nasıl endişelenmememi beklersin?! Farkında mısın o adam seni almak için beni bile öldürmeyi göze aldı!"

Haklıydı ama bana bakarken gözlerinde saçma bir şefkat vardı.

🐰💔🐯

Pazartesi

"Günaydın Jimin."

"Günaydın Taehyung. Duyduğuma göre Kim Malikanesinde büyük bir davet varmış. Düşünebiliyor musun ekonomi bakanı bile gidecekmiş. Sadece bir evlilik yıldönümüne."

"Fazla abartılıyor."

"Senin alışık olduğun bir ortam. Bizim için öyle değil. Burslu olanımız var. Hatta ailesi seçkin zenginlerden olsa bile o Malikaneye giremeyen var."

"Büyükbabam abartıyor. Resmen hayatı parayla bürülüymüş gibi davranıyor."

"Ben de o kadar zengin olsaydım aynı gösterişi beklerdim. Sonuçta güzel bir omegayım."

Göz kırpıp gülümsedi. Sırama oturup çantamı yere bıraktım. Çok geçmeden Bay Min sınıfa girdi. Arkasından da Jungkook...

Aralarında birşey mi vardı?

İçimeki saçma hislere anlam vermeye çalışırken bana yönelen soruyla tüm dikkatim dağılmıştı.

"Nasılsın Taehyung?"

"İyiyim Bay Min. Neden sordunuz?"

"Dalmış görünüyordun. Bir sorun varsa dersten sonra yanıma gelebilirsin."

"Ah hayır bir sorunum yok. Saçma birşey hakkında düşünüyordum."

Bay Min konuşacağı sırada sınıftan bir kız onun sözünü kesti.

"Babanın paraları hakkında mı düşünüyordun? Yoksa dedenin diğer şirketlerden çaldıklarını mı?"

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Diyorum ki tüm Kim sülalesi olarak etraftaki küçük şirketlerin üstüne akbaba gibi çöküyorsunuz."

Cevap vermeme fırsat tanımdan Soobin araya atladı.

"Baban onlara borçlanmasaydı zaten iflas etmezdiniz hala neyi anlatmaya çalışıyorsun Mikyung."

Bay Min araya girip ikili arasındaki sözlü tartışmayı durdurdu. Aklım hala kızın söylediğindeydi. Bunak böyle birşey yapmazdı. Her ne kadar pis işleri olsa da kimseyi haksız yere mülkünden etmezdi.

Omzumda hissettiğim elle soluma döndüm. Jimin endişeli bir şekilde bana bakıyordu.

"İstersen izin alıp çıkalım. Biraz temiz hava almak iyi gelir."

"Gerek yok. İyiyim şuan."

"Emin mis-"

"İyiyim, evet eminim."

"Peki." Çantamdan kitabımı bile çıkarmadım. Sadece başımı sıraya koyup dersin bitmesini bekledim. İçimde garip şeyler savaşıp duruyordu fakat galip gelecek her halükarda belliydi. Aklımdaki sikik düşünceler hepsine galip gelecekti.

delta's son | tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin