27

16 2 0
                                    

2 saat 21 dakika sonra

2 saat boyunca bir sıkıntı çıkmamıştı içeride yaşam savaşına devam ediyordu tam o sırada monitörde ki çizgi dalgalı değil düz hali aldı

Kalbi durdu

Doktorlar odaya girerken arkalarından bende girdim

"170 ayarlayın" dediğinde elektrik verdiler ama hala tek çizgiydi "190" dediğinde tekrar elektrik verdiler hala tek çizgi "220" dediğinde hala kalbi çalışmamıştı bedeni yukarı inip kalkarken gözlerimi sıkıca yumdum

"250" gözlerimi geri açtım çok fazlaydı eğer 250 işe yaramazsa hayata geri gelmezdi 250 seviye elektriği de verdi ama geri dönmedi nefes alamadığımı hissettim duvara sindim ve yere çöktüm başım ellerim arasındaydı sesler anlamsız uğultulara dönmeye başladı "Hastanın ex saati 10.48" hayır ölmemişti bunlar yaşanmıyor gibiydi daha bir önceki gün sarılarak uyuduğum kadın şu anda yaşam savaşını kaybedemezdi o sırada monitör de ki tek çizgi kayboldu ve kalp atış sesi odayı doldurdu çizgi aşağı yukarı inerken gözümden bir damla yaş aktı ve gülümsedim aynı şekilde Güneş Batı Kıraç Yamaç ve bütün ekip derin bir nefes aldı ve Güneş Kıraç'a sarıldı mutluluktan ağlamaya başladı "Geri döndü" dedi doktor ve hemşireler serumu geri taktı Mira gülümseyerek yanıma geldi ve yere çöküp sarıldı "Yaşıyor Mira yaşıyor" dedim göz yaşları içinde "Yaşıyor Emir" dedi ve sarılmaya devam ettim doktorlar tek tek herkesi dışarı çıkarırken son kez güzel yüzüne baktım ve çıktım çok zorsun Rus güzeli çok zorsun...

6 saat 12 dakika sonra

Saatlerdir kapının önünde bekliyordum son 2 saat sonra kritik saatler bitiyordu derin bir nefes aldım ve beklemeye devam ettim Mira tuvaletten çıktı ve yanıma geldi "Bir kaç lokma bir şeyler ye"

"Midem almıyor"

"Bari kıyafet alalım üstünü değiştir kanlı kıyafetlerle kaldın"

"Yapacak halim kalmadı istemiyorum iyiyim böyle" dedim ve başımı geriye doğru duvara yasladım yutkundum adem elmamın aşağı ve yukarı indiğini hissettim ve gülümsedim şimdi burada olsaydı işaret parmağını boğazıma koyar ve inci gibi dişleriyle gülümserdi onda en çok sevdiğim şey elleriydi belkide her saniye ellerim ellerini tutsun istiyordum hayır hayır en sevdiğim şey gözlediydi mint yeşili gözleri onun tabiriyle gri gözlerime baktığı zaman yaşadığımı bir kez daha hissediyordum yada en sevdiğim şey ateş rengi saçlarıydı bir tutamı biraz daha turuncu bir tutamı biraz daha kızıl ve bakır arası alacalı saçları her teli ve her tutamı kızılın farklı bir tonuydu ilk başta boya sanmıştım ama bi ara elime bebeklik fotoğrafları geçince o zamanda turuncu olduğunu öğrendim "Niye gülümsüyorsun ?"
diye sorduğunda gülümsediğimi yeni fark ettim

"Hiç" dedim "i" yi uzatarak "Aklına mı geldi ?"

"Hiç aklımdan çıkıyor mu ?"

"İlk defa görüyorum seni böyle..."

"Nasıl görüyorsun ?"

"Çok savunmasızsın dokunsam ağlayacak gibisin yıllardır tanıdığım robot Emir gitmiş gibi"

"Sence hangi Emir daha iyi ?"

"Emir senin duyguların olamaz bizim duygularımız olamaz bu işe bunu bilerek girdik"

"Ben isteyerek girmedim ki hiçbir zaman ajan olmak istemedim 18 yaşımda bi anda hayatım değişti ablamı kaybettim bi anda kaçırıldık ve çok ağır eğitimlere sokulduk yetmezmiş gibi hem ajanlık için eğitim aldık hemde tıp okuduk yıllar boyunca bi robot gibi eğitildik ki bu aptal düzene uyum sağladık ama sonra onunla tanıştım..."

"Duyguların yeni filizlenmiş gibi değil"

"4,5 5 yıl önce"

"Waaaoow Emir Alaca senden beklenmeyen hareketler"

"4 yıl olduğunu bilmiyor söyleme sakın"

"Benden laf çıkmaz bilirsin" evet gerçektende çok iyi sır tutardı "Bari benim için 9 yılın hatrı için biraz yemek ye lütfen"

"Asla ısrar etmekten vazgeçmeyeceksin değil mi ?" dediğimde kafasını iki yana salladı ve yorgun bir şekilde kalktım ardından kafeteryaya indim küçük bir poğaça ile meyve suyu aldım ve tekrar Mira ile birlikte Adelin olduğu kata çıktım poğaçadan bir kaç lokma yedim ama her yuttuğum lokma sanki harammış gibiydi yarısını yedim ama gerisini Miraya uzattım "Bir ısırık daha ye lütfen" diye uzattı bir kez ısırdım ve gerisini Mira yedi meyve suyunu bitirip çöpe attım

4 saat 38 dakika sonra

Kritik saatleri atlatmıştı ama hala uyanmasını bekliyorduk ekip Türkiye'ye dönmüştü ama Mira ve çocuklar dönmek istememişti hepsine katta bir oda ayarlamıştık kaza olalı tam 1 gün olmuştu 24 saattir gözüme uyku girmiyordu Mira hastane sandalyelerinde bacağımda uyuyakalmıştı yavaşça kalktım ve Mirayı kucağıma aldım odalardan birine götürdüm soğuk olduğu için klimasını açtım ve üstünü örtüp çıktım o sırada koridorda Adelin doktorunu gördüm ve yanına gittim "Merhaba"

"Merhaba Emir bey"

"Ben Adelin durumunu öğrenmek için gelmiştim"

"Adelina hanım hakkında kesin bir teşhis koyamıyorum yarında uyanabilir 2 bilemediniz 3 yıl boyunca komada da kalabilir belirti göstermezse fişini çekmek zorunda kalabiliriz dediğim gibi bir çok iç organında yırtıklar ve kesikler vardı hastaneye yetişmesi bile mucizeydi uyanması biraz da Adelina ya bağlı beyin kendini ölmek konusunda şartladıysa uyanması uzun sürebilir çünkü uyandığına tekrar acı çekmekten korkuyor olabilir kazadan sonra aranızda diyalog geçti mi ?"

"Evet sürekli canın çok yandığını ve ölmek istediğini söyledi kendini orada öleceğine o kadar çok inandırdı ki..."

"İşte tam olarak bundan bahsediyorum umarım anlayabileceğiniz şekilde anlatabilmişimdir"

"Gayet iyi anladım ben genel cerrahın bu arada"

"Oo demek meslektaşız"

"Aynen öyle teşekkür ederim tekrardan kolay gelsin" dediğimde uzaklaştı 2 veya 3 yıl uyanamayabilir demişti bu düşünce kalbimin sıkışmasına sebep oldu fişini çekebiliriz demişti Adelimin fişini çekmek...

***

Selam canlar nasılsınız

Yasak AcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin