9

5 1 5
                                    

"Nasıl yani, hiç konuşmadı mı?"

"Hayır"

"Sen ne yaptın peki onca saat?"

"Sadece bekledim"

"Ciddi olamazsın Claire!"

Claire tam ağzını açacağı sırada Profesör Moody'nin kendisine seslenmesiyle başlayamadan susmak zorunda kaldı.

"Konuşmaya bu kadar meraklı olduğunuzu bilmiyordum Bayan Standish. Belki arkadaşınıza anlattıklarınızı bize de anlatmak istersiniz"

Suçlu bakışlarla nefes verdi hemen genç kız. Dün çok geç yattığından kahvaltıya yetişememişti. Bu yüzden dün olanları Alice'e ancak ilk derste anlatabilme fırsatı bulmuştu. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinde her öğrencinin düello becerilerini teorik olarak öğrendiği, uygulama kısmına geçtiği dönemdelerdi ve Claire'in en berbat olduğu derste göze batması hiç de isabetli olmamıştı.

"Sizi ortaya alalım, derhal!"

Ürkek adımlarla düello alanına gelmişti Claire. Karşısına çıkan öğrenciyi tanımıyordu ama okuldaki bütün herkesin kendinden daha iyi olduğunu tahmin edebiliyordu.

"Asalarınızı çıkarın!"

Profesörün komutuyla iki kız da asalarını çıkarmıştı. Öğrendikleri şekilde düellodan önce selam vermiş, ardından ikinci komutu beklemek üzere hazır duruma geçmişlerdi.

"Hazır, başla!"

"Levicorpus!"

Claire daha ne olduğunu bile anlayamadan rakibi harekete geçmişti. Asasını Claire'e doğrultup sihirli sözckleri söylediğinde Claire birden sanki görünmez bir iple bağlanmış gibi ayakları sarılmış, ardından baş aşağı havada asılı kalmıştı. Genç kız bir yandan olduğu yerde çırpınırken bir yandan da tiz çığlıklar atıyordu. Etrafındakilerin kahkahalarını duyduğunda ise daha da sinirleniyor, ama ne yapması gerektiğini de bilmiyordu. Bilse bile çoktan hepsi aklından uçup gitmişti.

"Anti-büyüyü uygulayın artık Bayan Standish! Hadi!"

"Ama bilmiyorum!"

Claire'in söylediği şey öğrencileri daha çok güldürürken Profesör Moody söylene söylene öğrencilerin arasından geçmiş, Claire'in önüne gelip asasını ona doğrultmuştu.

"Liberacorpus!"

Ve ardından havada asılı kalan Claire hızla yere kapaklanmıştı. Düşerken canı acısa da hemen kalkıp üzerini ve saçlarını düzeltmeye başlamıştı. Havadayken eteğinin açılmış olmamasını umuyordu ama bunun zaten olduğunu da tahmin edebiliyordu. Yeniden ayaklandığında Profesör Moody'nin sert ve öfkeli bakışlarıyla karşılaşmıştı.

"Daha kötü bir düello izlediğimi hatırlamıyorum Bayan Standish! Berbattınız!"

Sözlerinin ardından ellerini arkada bağlayıp ilerlemeye başladığında Claire'de dolu gözlerle eski yerine döndü.

"Bu gün geçer not alamayanlar haftaya tekrar düelloya çıkacak ama onları daha çok zorlayacağımı unutmasınlar! Şanslısınız ki en azından tekrar deneyebileceksiniz, bunu her zaman yapmam!"

~

Gecenin soğuğu saçlarında gezinirken adımlarını biraz daha hızlandırdı genç kız. Yanına aldığı ufak battaniyeyi sıkı sıkı tutuyor, bir yandan da karanlıkta önünü görmeye çalışarak kısık gözlerle etrafına bakınıyordu. Çok geçmeden gölün yakınlarına geldiğinde uzaktan artık alışkın olduğu bedeni gördü. Kendi kendine gülümsedi Claire, her seferinde onu görmeyi ve umduğunu bulmayı seviyordu. John yine gölün yakınlarında öylece oturuyordu. Claire her seferinde onu görmeyi umduğu gibi onun da kendisini fark etmesini istiyordu. Gölün kıyısına biraz daha yaklaştığında kısık bir sesle konuştu hemen.

"John, ben geldim"

Arkasından gitmişti bu sefer. Kucağında tuttuğu battaniyeyi genç oğlanın omuzlarından aşağıya bırakmış, vücudunu sardığından emin olmak için de elleriyle düzeltmişti. Ona yaklaştığı zaman donukluğunu, bembeyaz tenindeki soğukluğu hissedebiliyordu. Her gün bu soğukta kalmaya devam ederse hasta olacaktı, Claire içten içe ona kızıyordu. Bu yüzden ona biraz yardım etmekten de kendini alamamıştı.

Eski sigara izmaritlerinin yanına yenileri eklenmemişti bugün. Claire bunu gördüğüne sevinmişti. Hafif bir tebessümle John'un yanına, ama biraz daha uzağına otururken kollarını da birbirine bağlamıştı. Bugün de ona saatler süren sessizliğinde eşlik etmeye kararlıydı. John iyi olana kadar, ya da belki kendisini kovana kadar yanında olacaktı. Bunu kendisinden kimse istememişti, ne John ne de arkadaşları. Hatta Alice'e anlattığında her zaman gitmemesi gerektiğini ve bunun çılgınlık olduğunu bile söylemişti ama Claire doğrusunu yaptığına inanıyordu. John'un eskisi gibi olmasını istiyordu. Onunla konuşmak, ders çalışmak, bazen de kendisini sinirlendirmesini... Kendi kendine itiraf edemese de onu özlemişti.

Hava açıktı. Hafif ama soğuk esen rüzgar aralarındaki sessizliği bozuyor, ağaçlarda tek tük kalmış yaprakları hareket ettiriyordu. Claire yavaş yavaş yorulduğunu hissederken bacaklarını kendine çekmiş, başını dizlerine yaslamıştı. Bakışları ise John'a çevrilmişti. Rüzgarın belli belirsiz hareket ettirdiği uzun saçlarını seyrediyordu sessizce. Claire ilk defa onu bu kadar detaylı bir şekilde izleme fırsatı bulmuştu. Bu durumda oldukça memnundu da. Çünkü her geçen saniye onda fark etmediği onca şey olduğunu anlıyor, bu ufak detayları keşfettikçe içinde samimi bir mutluluk oluşuyordu.

İlk dikkatini çeken şey saçlarıydı, John'u John yapan şeylerden biriydi onlar. Sonra gözleri... iri ve koyu gözleri yavaş yavaş açılıp kapanıyordu. Normalde neşeli, bazen umursamaz bakan gözleri son birkaç gündür kendini gizlemişti herkese. Kalbinden geçen şeyler gözlerinden okunurdu onun, ama artık buna izin vermiyordu. Kalbiyle gözlerinin arasındaki bağlantıyı koparıp atmıştı ve bu gözlerindeki o güzel parlaklığı söndürmüştü. 

Yorgun bedeni ve John'u izlemenin verdiği huzur birleştiğinde göz kapaklarını artık açık tutamayacağını anlamıştı genç kız. John'un henüz gitmeye niyeti yoktu. Ne başını çevirip kendisine biraz bile olsa bakmış, ne de bedenini hareket ettirmişti. Uykusu gelene kadar da böyle devam edeceğini biliyordu Claire. Sonunda pes ederek kollarını biraz üşümeye başlayan bacaklarına sarmış ve gözlerini yavaşça kapatmıştı. Bu şekilde uyuyamayacağını biliyordu, amacı sadece gözlerini dinlendirmekti. Bunu yaparak uzun uzun izleme sırasını da karşısındaki gence devretmişti. Başını yasladığı ağaçtan kaldırıp çok hafif bir şekilde Claire'e çevirmişti John. Uyuyakaldığını zannediyordu, bir yandan da daha ne kadar buraya, kendisinin yanına gelip sessizce oturacağını merak ediyordu. 

Düşünceleri günler sonra ilk defa farklı bir tarafa çevrilmişti. Hep sessiz kalıyordu, çünkü kafasında dönüp duran çığlıkların, suçlayıcı konuşmaların sesi kendisine yetiyor da artıyordu. Ama şimdi zihni tamamen susmuştu, etraf sessizdi. Buraya geldiğinden beri etrafın bu kadar sessiz olduğunu daha yeni fark ediyordu ve tam o anda bu rahatsız edici sessizliği bozmak istemişti. Gözlerini sonunda masumca uyuyan genç kızdan ayırmış, yavaşça ayağa kalkmıştı ama uyuduğunu sandığı Claire yanındaki hareketliliği duyduğunda hemen gözlerini açmış ve tıpkı dün olduğu gibi kendisine uzattığı elini tutup ayağa kalkmıştı.

Kendi elini sarmalayan buz gibi eli bırakmak istememişti Claire. Ellerinin arasına alıp ısıtmak istiyordu sadece. Ama John önden yürümeye başladığında elini ayırmış, arkasından ilerlemeye başlamıştı. 

Koridordaki yol ayrımına kadar John'un yanındaydı. Hufflepuff ortak salonuna giden tarafa döndüğünde arkasından kendisini izleyen John'u elbette fark etmemişti. Biraz ilerledikten sonra duyduğu sesle John'un varlığını ancak o zaman fark edebilmiş, olduğu yerde donup kalmıştı.

"İyi geceler Claire"

A Tiny Hogwarts Story - John&ClaireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin