Alice, kafasına yediği yaklaşık on beşinci kağıt parçasının da önündeki masaya yuvarlanmasıyla derin bir şekilde iç çekip John'a baktı. Profesör Snape'in etrafta gezmesinden dolayı sesini çıkaramasa da artık fazlasıyla sinirlenmişti. Tam önünde oturan John elindeki ufak parşömen parçasını yeniden buruşturmaya hazırlanırken dudaklarını oynatarak sessizce "sakın" demiş, ama yine de kendini dinletememişti.
Tüm derdi Claire'in balo elbisesiydi. Dışarıya çıktıkları akşam Claire de baloya gitmeye karar verdiğinde, daha doğrusu John'un davetini aldığında iki genç kız, John'u hemen yaka paça dışarıya atmışlardı. Sebep olarak ise balodan önce kavalyenin elbiseyi görmesinin uğursuzluk getireceğimi öne sürmüşlerdi. Elbette ki böyle bir şey yoktu, sadece düğünler için geçerliydi ama Claire o an bunun eğlenceli olabileceğini düşünüp Alice'i oyununa alet etmişti. Şimdi ise kendisi John'u hiç umursamıyor, genç oğlanın inadıyla Alice uğraşmak zorunda kalıyordu.
"Yeter artık John!"
Sitemli bir şekilde fısıldaması en sonunda ödevinin başından kafasını hiç kaldırmayan Claire'i de kendisine döndürmüştü.
"Onu sadece görmezden gel Alice. Bak bana, ben de öyle yapıyorum"
Sözleri, John'un hazırladığı yeni kağıt topu bırakmasını sağlamıştı.
"Claire, tatlım?"
Genç kızın bakışları ifadesiz bir şekilde John'a döndü.
"Sen istesen de beni görmezden gelemezsin, biliyorsun değil mi?"
Ve Claire cevap bile vermeden yeniden ödevine dönmüştü. Yazacağı son cümleleri de yazdıktan sonra hemen ayağa kalkıp toparladığı parşömenleri Profesör Snape'e vermiş, ardından büyük salondan çıkmıştı. John da, Alice de onun hareketlerini sessizce izledikten sonra Alice kıkırdamıştı.
"Ne var?"
"Claire şu an tam olarak "seni görmezden gelme" şeyini yapıyor John. Üzgünüm"
Genç kız gülmeye devam ederken John derin bir nefes verip son yaptığı kağıttan topu da Alice'e fırlatmıştı.
~
"Claire! Bekle!"
Öğrencilerin bir bir boşalttığı koridorda John, Claire'in peşinden koşarken genç kız onu tamamen duymazlıktan geliyordu. Arkasına bile dönüp bakmazken John hemen devam etti.
"Elbisenle ilgili bir şey sormayacağım, yemin ederim"
Son sözleriyle beraber en sonunda Claire'in ilgisini çekmeyi başardığında koşa koşa yanına gitmiş, önünde durmuştu.
"Farkında mısın bilmiyorum ama balo yarın"
"Yani?"
"Yani, bana hala dans etmeyi öğretmedin"
Claire derin bir şekilde iç çekti. John'a söz verdiğini hatırlıyordu ama bunu yapmak istemiyordu. Onunla ilk dansının tamamen mükemmel, büyük salonda ve güzel elbiselerinin içindeyken olmasını istiyordu. İlkini ona dans öğretirken heba etmek istemiyordu. Çocukça bir istekti belki de, ama o deli gibi hoşlandığı John Bender'dı.
"Yapamam John, benim... Benim büyük salonun hazırlanmasına yardım etmem gerekiyor. Hufflepuff binası olarak görevliyiz"
"Dün yapmamış mıydın?"
"Tekrar gönüllü oldum"
"Akşam da çalışabiliriz"
Başını iki yana salladı Claire.
"Madam Sprout'u bul. Benim meşgul olduğumu söyle, o sana yardımcı olacaktır."
"Ciddi olamazsın Claire..."
"Çok ciddiyim Bender, balo zamanına kadar seninle dans etmeyi reddediyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Tiny Hogwarts Story - John&Claire
Fanfiction"Sabah okula yeniden başlayacak olan sen, kahvaltı için pankekinin üzerine muz mu yoksa çilek mi istediğine karar vermeye çalışırken ben berbat bir okul yılı ve yüzüm dağılana kadar dövülmek arasında bir seçim yapmak zorundaydım. Bu yüzden, bir daha...