"ADIMLARINIZA DİKKAT EDİN! RİTME AYAK UYDURUN!"
Madam Sprout'un uyarıları tüm öğrencilerin yeniden dikkat kesilmesine sebep olurken bir kez daha partnerinin ayağına basması artık sabrının son noktasına gelmişken karşısındaki gencin ellerini bırakmış ve pes edercesine ellerini havaya kaldırmıştı.
"Üzgünüm, Madam Sprout. Biraz dinlenebilir miyim lütfen?"
"Tabi ki tatlım, zaten bitirmek üzereyiz"
Profesörün onayını aldıktan sonra geçici dans partnerine de özür dilercesine bir bakış atıp salondaki ahşap oturaklardan birine bırakmıştı kendini. Madam Sprout yaklaşan noel balosu için her öğrencinin pratik yapması taraftarıydı, bu yüzden her ne kadar dansı kusursuz olsa da gelmek zorundaydı. Ama dansının kusursuz olmasının hiçbir anlam ifade etmediğini düşünüyordu çünkü Alice'le konuşmalarının üzerinden üç gün geçmesine rağmen hala tek bir kişiden bile teklif almamıştı.
Yaklaşık beş dakika sonra Madam Sprout'un "çıkabilirsiniz" talimatıyla hemen Austin ve Alice'in yanına koşmuş, üçü beraber salondan çıkıp koridorda ilerlemeye başlamışlardı. Ama Claire'in aklında ders başladığından beri John'un nasıl olduğu vardı. Sabah, dün Quidditch maçında sakatlandığı haberini almıştı Robert'dan. İzlemeye gitmediği için bilmiyordu çünkü Quidditch sevmezdi. Erken saate olan derslerden ve dans çalışmasından dolayı da bir türlü onu görmeye gidememiş, şimdi ise Austin ve Alice'in konuşmalarının bitip onlara haber vermeyi bekliyordu. En sonunda çifte kumruların "baloda ne giysek?" konulu pek önemli konuşmaları kısa bir molaya girdiğinde Claire, arkadaşına hemen John'u görmeye gideceğini, öğlen yemeğinde yeniden büyük salonda buluşabileceklerini söylemişti. Ardından da koşar adımlarla revirin yolunu tutmuştu.
Bu sabahtan beri John'u görmemek sebepsiz bir şekilde özletmişti. Sebepsiz olmadığını biliyordu elbette, sadece bu şekilde dile getirmek istiyordu. Revirin kapısından girdiğinde ilk gördüğü şey yataklardan birine oturmuş olan John'du. Madam Pomfrey kolundaki kırığı tedavi etmeye çalışırken burada kalıp dinlenmesi için ısrar ediyor, ama John inatla gitmesi gerektiğini söyleyip duruyordu. Gülerek onların olduğu yere yavaş adımlarla yaklaşmıştı hemen genç kız ve Claire'in görüş açısına girmesiyle John tüm dikkatini ona vermişti. John'un bakışlarını takip eden Madam Pomfrey'de gelen ziyaretçiye gülerek bir bakış atmış, ardından ikisini yalnız bırakmalı olduğuyla ilgili bir şeyler mırıldanıp yanlarından ayrılmıştı.
"Çıktığın tüm maçlarda kendini sakatlamadan edemiyorsun, değil mi?"
Claire'in bu alaycı sözlerine karşılık sadece omuz silkerek gülmüştü John. Ardından diğer, sargılı olmayan eliyle yatağa pat pat vurmuş ve yanına oturması için işaret etmişti. Claire de itiraz etmeden hemen geçip John'un yanına oturdu.
"Şimdi sana yine girmediğin tüm dersleri anlatmam gerekecek John. Lütfen, en azından beni uğraştırmamak için sakatlanma bir daha"
Kendi söylediği şeye kendi de gülerken John'u da güldürmeyi başardığı için mutluydu.
"Ama bana ders anlatmayı sevdiğini biliyorum Claire, itiraf et"
Claire kendi kendine başını eğerek abartılı bir şekilde dudak büzmüş, daha sonra bakışlarını John'a çıkarmış ve yeniden başını eğip kısık sesle konuşmuştu hemen.
"Evet, seviyorum"
Onun sözlerinin ardından hala başını kaldırmamasıyla bu sefer de John, yüzünü görebilmek adına ona doğru eğilmişti.
"Bugün akşam yeniden kütüphanede buluşalım o zaman. Madam Pomfrey'i bir şeyim olmadığına ikna etmek üzereyim"
"Hayır, bugün olmaz"
"Neden?"
"Alice için balo elbisesi bakmaya gideceğiz beraber"
"Gizlice mi kaçacaksınız?"
"Hayır, Madam Sprout'tan izin aldık. O da diğer profesörlere ve Filch'e söylemiş. Gizlice olmayacak yani"
"O zaman ben de sizinle gelirim"
John'un birden plana zorla dahil olmasıyla Claire şaşkın bakışlarını üzerinde gezdirmişti.
"Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum"
"Ama sen bizimle gelmiştin"
"Beni sen davet etmiştin çünkü"
"O zaman sen de beni davet et işte!"
"Hm, bunu önce düşünmem lazım"
Muzip bir şekilde sırıtmıştı genç kız. Kollarını birbirine bağlayarak başını yukarıya kaldırırken John'da onun bu "düşünmek" adı altında yaptığı hareketleri oflayarak izliyordu.
"Çok fazla düşündün Claire"
"Of tamam! İstediğin olsun!"
"Yani?"
"Gelebilirsin"
Sonunda Claire'in onayını alan John zafer kazanmışçasına gülüyordu. Claire ise yeniden kollarını birbirine bağlamış bir şekilde sinir olduğunu belli edercesine kaşlarını çatıyordu ama bu doğru değildi. John'un kendisiyle gelmek için ısrar etmesi ve yeniden, her ne kadar baş başa olmasa da, dışarıya çıkabilecek olmaları onu mutlu etmişti. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken John'a sırtını döndü yalnızca. Sorularına cevap vermeyi de şimdilik reddetmişti.
Bu ara üretkenliğim sıfır, moralim sıfır. Kusura bakmayın bebeklerim 😞✊🏻😗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Tiny Hogwarts Story - John&Claire
Fanfiction"Sabah okula yeniden başlayacak olan sen, kahvaltı için pankekinin üzerine muz mu yoksa çilek mi istediğine karar vermeye çalışırken ben berbat bir okul yılı ve yüzüm dağılana kadar dövülmek arasında bir seçim yapmak zorundaydım. Bu yüzden, bir daha...