FİNAL...

33.7K 1.9K 836
                                    


Yaşam; insanın yaşantı aradığı degil, kendi kendini aradığı bir olgudur.
C.P
.

.

.

Levent Yüksel, Onursuz Aşk

Zerrin Özer, O yaz.

.

.

.

..
4 SENE SONRA

"Sizi çok özledim, Allah'ım ne olur bana güç ver" diyerek ellerimi toprağa koydum. Dizlerimden itibaren her yerim toprak olmuştu...

Ağlamaktan içim dışıma çıkmış bir halde ne kadar mezarın başında bekledim bilmiyorum ama gözlerimin acısını hissediyordum. Mezar taşındaki Kuzey Atasoy yazısını bile seçemiyordum. Hemen yan tarafta bebek mezarı vardı oğlumun. Küçücük bir mezar...

"Neden ya ben niye yaşıyorum" diye göğüsüme vura vura ağladığımda, ilerideki mezarlıklara takıldı gözüm. Poyraz Türk, Alparslan Türk, Göktuğ Türk...

Çığlık çığlığa ağlamak istiyordum. Onlar toprağın altındayken ben yaşamak istemiyordum ama intikam almak isteyen yanım beni ayakta tutuyordu. Hayır, ölmeyecektim, şimdi değil...Timimi uzaktan beni izlerken görmüştüm ama umursamadım. Burada bile uyuduğum oluyordu. Mehmet abiyi şimdi o kadar iyi anlıyordum ki...Ne olur ne olmaz diye uzaktan beni kontrol ediyorlardı. Gerçi onlar da eksikti ya. Mehmet abi ve Ece kalmıştı geriye. Anıl'ım ve Selman'ımın mezarına da uğrayacaktım gücümü bulabilirsem. Hepimiz yaralı kaldık geride...

"Allah'ım ne olur onları bana geri ver lütfen lütfen" diye sevdiğimin mezarının üzerine uzanıp cenin pozisyonunda küçülecek inlemeye başladım.

Ağladım, ağladım, ağladım...

Çığlık attığımda, irkilerek gözlerimi açtım ve koltukta doğruldum.

"Allah'ım sen gösterme tövbe tövbe" diyerek gözlerimi kırpıştırdım ve ellerimi açarak bildiğim sureleri okumaya başladım. Ne biçim bir rüyaydı öyle....

Aklıma gelenle panikle gözlerimi açtım ve hemen kolumdaki saate baktım. Eyvaaah, geç kalmıştım. Koltukta uyuyakalmanın sırası mıydı şimdi?

Panikle evden çıktım ve arabaya binerek ilerledim. Arabamı ani frenle ara yolun kenarında durdurup hızla indim. Çok geç kalmıştım. Arabanın kapısını bile kapatmadan yürüdüm ve tam karşımda gördüğüm kapının ziline bastım. Kapı açıldığında mahçup bir tebessüm sundum.

"Hoş geldiniz Gökçen hanım"

"Biraz geciktim sizi de burada beklettim kusura bakmayın" uyuyakaldım nasıl diyecektim şimdi?

"Estağfirullah 15 dakika kadar bekledim benim için hiç sorun değil" dediğinde daha bir mahçup olmuştum. Ah Kuzey ah hep senin yüzünden!

"Hemen geliyoruz" diyerek tekrar içeriye girdiğinde derin bir nefes alarak beklemeye başladım. Kısa süre sonra şu hayattaki en sevdiğim sesi duydum.

"Anneeeee"

Koşarak üstüme atlayan oğluma kocaman sarılıp yanağından öptüm. Ahh be oğlum çok sert atlamıştı. Öğretmenine döndüğümde, tebessümle bizi izliyordu.

"Teşekkürler Elem öğretmenim"

"Gökçen hanım haftaya fotoğraf çekimi olacak tatilden önce. Katılacak mısınız?"

 TOPRAK (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin