8

147 11 0
                                    

Leya'dan:
Yürürken adımlarımız dışında bir ses çıkmamasından rahatsız olduğumdan konuştum.

"Baban evde olacak mı?"

Omuz silkti.

"Bilmem. Gelse bile çok geç gelir."

Umursamaz gözükmeye çalışsa da ben gerçeği biliyordum. Yağız'ın annesi de babası da hayatta olmalarına ramen bir öksüzden farkı yoktu.

Yine aramıza bir sessizlik çökmüştü. Artık açıklanmasına ihtiyacım olan konular vardı.

"Yağız bu sabah..."

Söyleyeceklerimi kafasından tahmin etmiş olmalıydı ki çenesi kasılmıştı.

"Ben... Sizi takip etmiyordum. Zaten oradaydım."

"Takip ettiğini düşünmemiştim zaten. Yağız, ben bu fotoğrafı da görünce biraz düşündüm de, acaba kolyemi sen mi bulup oraya bıraktın?"

Yağız'dan:
O cümleyi duymamla olduğum yerde kalmıştım.

"N-nasıl?"

Nasıl anlamış olabilirdi? Yoksa bir şekilde görmüş müydü?

"Biliyordum."dedi sevinçle nefesini bırakarak.

"Sana bunu o sapık mı söyledi?"

"Hayır, kolyeyi aldığımda ıslak olmasından bir tuhaflık sezmiştim. Hem gece oraya defalarca baktığımda yoktu, birden belirmesi imkansızdı. Sonradan o fotoğrafı görünce de emin oldum, üstü sırılsıklamdı."

"Sherlock Holmes, sen misin?"

Ufak bir kahkaha attığını duydum. Oysa ki komik bile değildi. Leya güler yüzlü biriydi, komik olmasa bile şakana gülen o insandı. Üzülse bile gülümseyerek kapayan.

Başka ne diyeceğimi bilemediğimden yürümeye devam ettim. Takıntılı olduğumu düşünüyor olmalıydı. Umarım gereksiz bir "ben seni arkadaşım olarak görüyorum."alt temalı konuşma yapma gereği duymazdı. Zaten çoktandır bunun farkındaydım.

"Benim yüzümden 24 saat içerisinde hem bıçaklandın, sonra da serum yedin. Şimdi de beni evinde ağırlamak zorundasın. Kusura bakma."

Ne? Gerçekten böyle mi düşünüyordu?

"Kusura bakılacak bir şey yok, sen beni bir şeye zorlamıyorsun sonuçta. Kendi irademle bunları yapıyorum. Hem beni bıçaklayan da sen değildin. Böyle düşünmeyi bırak."

Güçsüzce peki dediğini duydum.

Sonsuza kadar sürmüş gibiydi ama evin kapısına gelebilmiştik. Kapıyı açmamla köpeğimi karşımda buldum. Leya'nın köpeği hemen atıldı ve birbirlerine atlayıp oynamaya başladılar.

Bu görüntü beni saçma bir şekilde duygulandırmıştı.

"Seninle şöyle olabilirdik salak."diye mırıldandığını duydum.

"Ne?!"

Beni cevaplamayı reddederek evin içine doğru ilerledi. Salondaki masaya gözü dalmıştı. Tam olarak ne yapacağımı bilemeyerek şapşalca orada dikildim. Beklenmedik bir anda konuştu.

"Buraya gelmeyeli baya olmuştu, etrafı unutmuşum."

Bana bakmamasına ramen kafamı salladım. Sanki asırlar geçmişti.
Boğazımı temizleyip yanına yürüdüm: "İstersen ufak bir ev turu yapayım sana?"

"Olur!"dedi canlı gözükmeye çalışarak fakat yüzünden şu iki günde başına gelenlerden dolayı yıprandığı belli oluyordu.

"Gel böyle."

Koruyucu Melek~LeyyağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin