"Ormanın tam içinde olsun tamam mı?Hemen yakınlarında bir şelale bulunsun.Bahçede de bir salıncak hatta."dedim heyecanla etrafımda dönüp koltuğun üzerine çıkarken."Başımı şöyle bir kaldırınca gökyüzü tam kucağımda dursun."dedim ellerimi göğsümde birleştirip tavana bakarken."Yıldızlar o kadar net olsun ki yanıbaşlarında beraber raks edelim seninle."Etrafımda bir kez daha dönüp koltuğun üzerinde yürüdüm kollarımı açıp."Kendimi dökülen yaprakların üzerine bırakayım onlar beni kucaklasın.Yanıbaşımda da sen ol.Bulutların şekillerini tahmin edelim."Koltuğun üzerinden atlayıp kendimi yere bıraktım.
Adin de yanıma uzandı ve eliyle tavana bir şeyler çiziyormuş gibi yapmaya başladı tek gözünü kapatıp.
"Bir tane sonsuzluk işareti var sanki görüyor musun?"
Hiç bozmadım gülümsedim,sanki gökyüzünü izliyormuş gibi davrandım.
"Hikâyemize benziyor gibi bulutlar."
"Sonsuz mu?"
"Hem de mutlu olanından."dedim başımı sallayıp gülerken. Yüzüme baktı uzun uzun.
Ben düşünürken baktım tekrar tavana.
"Kocaman bir şöminemiz de olsun ki karşısında kahvemizi yudumlayalım.Kapkalın da örtülerimiz olsun girelim altına."
"Olsun tabii."dedi burnumun ucuna dokunurken.
Karşımdaki tek katlı eve baktım hayranlıkla.Ahşap bir evdi,dört tarafı ağaçlarla kaplı.Bahçede kocaman bir salıncak ve masa da vardı.Ormanın tam ortasında büyülü bir peri evi gibi.
Koştum hemen ve açık kapıdan içeri girdim.Kocaman bir şömine ve bir sürü kalın örtü de vardı.
Adin eşyaları kapının yanına koyup yanıma geldi.
"Bunca yıl sonra."dedi derin bir nefes alıp.Cebinden çıkarttığı çakmakla önce sigarasını yaktı ardından ise şöminenin içindeki odunları tutuşturdu.Duvarların üzerinde dolaşan gölgelerimize baktım.
"Beraberiz."
"Bazı şeylerin gerçekten affı olur mu?"dedi yüzüme bakıp sigarasının dumanını üflerken.
Amcan...Olmaz tabii ki.
"Olur."dedim omzumu silkip kendimi koltuğa bırakırken.Kendi doğrularımı içimde yaşatıp dilimin ucuna nasıl da yerleştiriveriyordum yalanları öyle.
"Oldururuz belki en azından."dedi yanıma oturduktan sonra.
Uzun bir süre sustuk kaldık.Tavanı izledim bir süre.Şömine çatırtı ile yanarken uzun uzun bir müddet dinledim kendimi.
Yanımdaki telefonun titreşimiyle dikkatim dağılınca gözlerim ekrana döndü.
Barın'dan 4 mesaj.
Tedirginlikle uzandım telefona.
"Adin'le çıktığın o tatlı tatilden yarın dönüyorsun Asel'cik."
"Toplantı var."
"Beni ara."
"Aksi halde Adin'i arayıp annenin amcasını nasıl öldürdüğüne dair tüm o görüntüleri kendisine ulaştırırım."
Sonradan gelen gülücük emojisine öfkeyle baktım.Tamam ,Adin'in toplantıya gelmesini kabul görmüştü.Tamam tatilim de bozulmuştu ama.
"Birazdan geleceğim."dedim ayağa kalkarken.Adin bir şey söylemeden başını sallamıştı.Barın'ı aramam lazımdı demek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Damla Şarap
Teen Fiction"Neden şarap?" dedim meydan okurcasına gülümserken. "Çünkü güzel."Elinde salladığı kadehe bakıyordu. "Anlamadım." "Beni sarhoş edenin güzel olmasını isterim.Bu sebeple de sana sarhoş olmayı seçtim.Şarap gibisin Asel,sen beni her zerrenle sarhoş edeb...