Gözlerim, doğmaya yüz tutmuş güneşe bakmak için meydan okuyordu.Sonunda vazgeçip ellerim arasındaki kitabı köşeye bırakıp kollarımı iki yanıma açtım.Sabah erken saatlerde kalkmaktan nefret etsem de,kendimi buna zorlardım.
Uzun süre spor yapmaya alışık bedenimi şaşırtacak değildim uyuyarak.Spor yapmak kendimi dinç hissettirse de ben saatlerimi buna harcarken hevesim kalmıyordu.Enerji bırakmıyordum kendimde, bu sebeple sporun her çeşidi ürkütüyordu beni zamanla.
Bu aslında bir takıntıydı sanırsam.Kendimi takıntılı olarak nitelendirmekten nefret etsem de gerçek ben buydu değil mi?
Ben kimdim?
Adin'in sesi kulaklarıma tekrar nüksettiğinde kaşlarımı çatarak oturduğum yerden kalktım.
Sabah dört sularında kalkar sporumu aksatmadan yapar ardından da gün doğumuna karşı kitap okurdum.Ne kadar huzurlu geliyordu kulağa değil mi?
Hayır, bana değildi.
Olduğum kişiden hiçbir zaman pişman olmadım.Ben buydum ve kendimle gurur duyuyordum.Güzeldim,inatçıydım ve kendi tırnaklarımla kazıdığım yerdeydim.
Elimi balkonu çevreleyen korkuluklara yasladığımda ciğerlerimi temiz havayla doldurdum gözlerimi kapatarak.Birkaç güvercin cıvıltısı ve yeni uyanan dünyanın sesi vardı semada. Yeni hareketlenen arabaların kornaları çalınıyordu kulağıma.
Sonunda gözlerimi açıp içeri geçtiğimde ailemin de uyandığını fark ettim içeriden yükselen sesler sonucu.Odalarının kapısını kapatmış olmalılardı.
Okula hazırlanmak adına girdiğim duştan bir süre sonra ayrıldığımda aynanın karşısına geçtim.
Başlıyorduk.
Kapatıcımı aldım elime.Yüzümdeki çillerden her zaman nefret etmiştim.Çil güzel bulunur muydu ki?
Hemen onları kapatıp kurtulduğumda derin bir nefes aldım.Sağlıksız zayıflamamın sonucunda ortaya çıkan gözaltı morluklarıma çatık kaşlarımla baktım aynadan.Onları da uzun bir süre kapatmakla uğraştıktan sonra tekrar baktım dağılan masama.
Birçok makyaj eşyası, fırçalar, farlar vardı etrafa saçılmış.Dağınıklığı umursamadan gözkapaklarıma kahve tonlarında far uygulayıp yanaklarıma pembe allığı güzelce yaydım.
Son işleme geçip koyu pigmentli ruju da dudaklarıma yedirip saçlarımla uğraşmaya geçtim.Meşakatliydi değil mi güzel olmak?
Uğraş gerektiriyordu.
Benim küçüklüğüme dayanırdı bu kompleksim.Güzel denebilecek bir çocuk değildim küçükken.Yani kimse demezdi bana güzel olduğumu.
Maşayı eşime alıp saçlarımdan ayırdığım bir tutamı sararken gözlerimi bir an olsun kırpmadan baktım görüntüme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Damla Şarap
Genç Kurgu"Neden şarap?" dedim meydan okurcasına gülümserken. "Çünkü güzel."Elinde salladığı kadehe bakıyordu. "Anlamadım." "Beni sarhoş edenin güzel olmasını isterim.Bu sebeple de sana sarhoş olmayı seçtim.Şarap gibisin Asel,sen beni her zerrenle sarhoş edeb...