1.2

142 26 38
                                    

Aynı yorum beğeni sınırı devam ediyor bilginize 🙂_______

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aynı yorum beğeni sınırı devam ediyor bilginize 🙂
_______

"Ne yaşayan bir ölü ne de cehennemden gelen bir iblis. O yalnız bir ruhtu. Tıpkı bir zamanlar okudukları kitaplar gibi."

"Saçları yanarken hala prensini bekliyor. Son kez dedi ki:"

"Benim adım Matmazel Siyah ve gördüğün gibi gülümsemiyorum. Ne kahkaha atıyorum ne de yaşıyorum."

"Ve tüm söylediği buydu."

Bugünlerde sürekli dinlediği şarkıyı mırıldanırken aynı zamanda dolaptan üstüne kıyafet seçiyordu. Siyah kapşonlusunu ve buz mavisi pantolonunu seçtiğinde dolabının kapaklarını kapattı ve hızlıca değiştirdi üstünü.

Minho evden çıktıktan sonra biraz oturup çizim yapmış ve bir şeyler izlemişti. Şimdi ise üniversiteye geçecek ve Chan'ın görecekti. Chan'ın bundan haberi yoktu tabiki ama gidince öğrenecekti nasıl olsa.

Aynanın karşısında fazlasıyla uzamış siyah saçlarını düzeltirken düşünüyordu. Kesmeli miydi saçlarını? Yoksa uzamasına izin mi vermeliydi? Neredeyse kulağının altına inen saçları çok da kötü durmuyordu. Daha önce hiç uzun saç kullanmadığı için de merak etmişti. Belki de yakışırdı ona biraz daha uzatmak.

Aynada kendi ile bakıştığı uzun sürenin ardından çekmecesinde beresini çıkarttı ve düzgünce kafasına takıp altından gözüken saçlarını düzeltti. Üstüne montunu da geçirdikten sonra çizim defterini koyduğu çantasını da omzuna alıp çıktı evden.

En son buluşup da Chan'ın elini incittiği günden beri konuşmuyorlardı. Ne Chan mesaj atmıştı Hyunjin'e, ne de Hyunjin Chan'a mesaj atmıştı. Bu yüzden içinde oluşan bir duygunun daha esiri olmuştu Hyunjin; özlüyordu Chan'ı. Tekrar onu görmek, vakit geçirmek istiyordu ve ona vermesi gereken ufak bir hediyesi de vardı. Bu yüzden de yanına gitmeye karar vermişti.

Önceden okula giderken bindiği otobüslerden birine binip cam kenarındaki boş koltuğa bıraktı kendini. Çantasını kucağına koyup yanına oturan ve kendisine bakan yaşça büyük adama baş selamı verdi. Geri önüne dönerken kulaklıklarını takmış ve sevdiği şarkılardan birini açıp gözlerini camdan dışarıya çevirmişti.

Biraz düşündüğünde artık daha rahat olduğunu fark ediyordu aslında. Hasta olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılmıştı, ne yapacağını bilemez halde geçiyordu günleri. İntihara bile kalkışmıştı ama Minho yanındaydı. Minho her zaman yanındaydı onun. Ayrıca her ne kadar en başta kendisini kurtardığı için nefret ettiği adam da olsa Chan da yanındaydı. Bunu çok net hissedebiliyordu Hyunjin.

Onun yanındayken kendini daha enerjik hissediyordu, başka şeyleri düşünmesine gerek kalmıyordu ama yine de Chan'a söylememeye karar verdi. Bunu birkaç gündür düşünüyordu ve Chan'a her şeyi anlatıp kendisine olan bakış açısını değiştirmek istemedi. Belki bencillikti bu ama bu sefer bencil olmak istedi. Ailesi öldüğünden beri asla tam olarak mutlu olamamıştı ve şimdi az bir zamanı varken mutlu olmak istedi.

The Loneliest | Hyunchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin