2.1

83 21 1
                                    

Yılbaşı gecesinin üstünden iki hafta daha geçti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yılbaşı gecesinin üstünden iki hafta daha geçti. Okulu tatile gireli de o kadar olmuştu ve Chan’ın Japonya’ya gitme zamanı de gelmişti artık. Yaklaşık bir hafta kadar Japonya’da kalıp geri dönecekti. Zaten sonra da mecburen okula geri dönüş yap yapacaktı. Chan bu gezi için oldukça Heyecanlıydı ve tam tersine Hyunjin, onun gitmesini istemiyordu. Artık bir saniye bile Chan’dan ayrı kalmak istemiyordu.

Yine de Japonya’ya gitmenin Chan için değerli bir şey olduğunun da farkındaydı gayet. Bu yüzden de belli etmemeye çalışıyordu kendini. Eğer Chan mutluysa, Hyunjin de mutlu olabilirdi.

Birazdan kalkacak olan uçak için hepsi havaalanındaydı şu an. Fakülteden hocalar bir yandayken Chan Hyunjin’in yanında duruyordu. Minho ve Felix de hemen yanlarındaydı. “Biliyorum. Gitmemi istemiyorsun ama uzun sürmeyecek söz veriyorum. Sana bir sürü hediye de getireceğim hem.”

“Ya Chan... Saçmalama lütfen. Tabii gitmeni istiyorum. Eline böyle bir fırsat gelmişken geri tepmeni istemem.”

Arkadan hocaların ‘hadi geçelim’ adlı çağrısı ile Hyunjin dudaklarını büzmüş ve bunu gören Chan ise gülümseyerek Hyunjin’in yanaklarına koymuştu ellerini. Bastırdığında dudakları ön plana çıkmış, Chan beklemeden ufak bir öpücük bırakmıştı. “Sen nasıl diyorsan o pekala. Uçak inince hemen seni arayacağım tamam mı? Ve otele geçince de. Görüntülü konuşuruz.” Hyunjin her dediğine başını sallarken bir şey söylemiyordu.

Chan ellerini geri çekti Hyunjin’in yüzünden. Parmaklarını beline sarıp bedenini kendine yaklaştırırken dudaklarını dudaklarına bastırdı. Kısa ama duygu dolu öpüşmelerinin ardından sıkıca sarıldı sevgilisine. “Kendine çok dikkat ediyorsun tamam mı?”

“Asıl sen et. Yurt dışına giden sensin ben değilim.” Kendine sarılan bedeni uzaklaştırdı Hyunjin. İleride bekleyen insanları görebiliyordu. Bu yüzden son kez Chan’ın dudaklarına bir öpücük bırakmış ve gitmesini söylemişti. Chan ona el sallayıp hızlı adımlarla kalabalığa karıştığında Hyunjin alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırmış Chan’ın gözden kaybolmasını izliyordu sadece.

Minho’nun elini omzuna dokundurmasıyla başını ona çevirdi. Chan gitmişti zaten. Artık gözükmüyordu. “Bize geçelim mi? Biraz takılırız hm?”

“Jisung da gelecek. Bir şeyler izleyebiliriz. Size kurabiye de pişiririm.” Felix’in de eklemesiyle başka seçeneği olmadığı için başını salladı mecburen. Eve gitmeyi hiç istemiyordu şu an. Zaten yaklaşık bir, bir buçuk saat sonra Chan varmış olacaktı. Evde oturup beklemektense Minho’ya gidebilirim diye düşündü.

Arkadaşlarını başıyla onaylarken üçü beklemeden Minho’nun evine geçti. Onlardan hemen sonra da Jisung gelmişti. Felix tezgahta kurabiyelerle uğraşırken kalan üçlü mutfaktaki masanın etrafında oturmuş sohbet ediyordu.

“Ben bu salağa bin kez dedim. Güvenme o elemana dedim. Seni yarı yolda bırakır gel bende kal dedim ama yok dinlemedi. Sonra da böyle dolandırıldı evinden oldu işte.”

The Loneliest | Hyunchan ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin