Jisung'dan
-----------------Lee Minho oldukça değişik biriydi. Bunu bir kez daha anlamıştım.
Gecen gün yaşadığımız kırmızı domuzcuklu don olayından sonra emin olmuştum.
Bahçede sesli bir şekilde müstehcen şarkılar söylemesi, gecenin bir yarısı sadece ic çamaşırı ile evimi basması, günün yirmi dört saati kahkahaları ile sokağı inletmesi, bazen perde arasından yaşlı kadınlar gibi izlediğim saçma dansları ve her ne kadar görmemem gerektiğini bilsem de görmekten bir şekilde vahşi bir haz duyduğum, odasında modelmiş gibi yürüyerek denediği renk renk etekleri..
Bunlar normal olmayan hatta oldukça anormal şeylerdi. Ama anlamlandıramadığım bir şekilde baska kisilerde bu davranışları görseydim vereceğim tepkiyi vermiyordum.
Şimdi de bahçem ile ilgilenirken üstümdeki bakışlarını hissetmiştim.
Biraz önce göz göze gelmiştik ama diğerleri gibi anında utanıp başını çevirmemişti.
Normalde göz göze geldiğim insanların aniden gözlerini kaçırmasına alışık olduğum için garipsemiş ve bir anlık boşluktan kaynaklı olarak gözlerimi çekmiştim.
Pencereyi açmış parmağını bana uzatıp "Kaybettin!" diye bağırmıştı.
Muhtemelen bir yarış içinde olduğumuzu düşünüyordu.
Gök gürlediğinde bakışlarımı toplanan bulutlara çevirdim. Yağmur yağacaktı hem de sağanak halinde..
Eldivenlerimi ve minik budama setiminde dahil olduğu diğer malzemeleri yerlerine koydum.
Halen pencereden havayı izleyen Lee Minho'ya kısa bir bakış attım. Bugün yağmur yağacağı için muhtemelen bahçeye çıkıp bağıra çağıra karaoke yapamayacaktı.
Bu yüzden üzgün müydü acaba?
Kapıyı kapattım ve kısacık bahçe işim süresince çalıştırdığım makinenin hazırladığı kahvemi aldım elime.
Bahçeye bakan minik salonumda pencere kenarındaki bir koltuğa oturdum.
Bu sürede yağmur yağmaya başlamıştı.
Belki de güzel bir beste açar ve yağmurlu havada kahvemin tadını çıkarır-
O da neyin nesi?
Lee Minho elinde mikrofonu ile yine dışarıya mı çıkmıştı yoksa bana mı öyle geliyor?
Hayır hayır bildiğiniz pespembe mikrofonu ve renk renk fosforlu kıyafetleri ile sağanak yağışa aldırmadan dışarı çıkmıştı.
Ellerini iki yana açarak gökyüzüne baktı. Islanmak umurunda değildi.
Ardından elindeki mikrofonu çalıştırdı ve yine şarkı söylemeye başladı.
Ama bu diğerleri gibi kulak ağrıtan müstehcen şarkılardan değildi.
"Perfect background, perfect light, perfect scenery, perfect sight!
perfect sunshine, perfect night, perfect everything, perfect life!
Pulling out thoughts from an empty cry, steel heart passion with no fine tie!
I scream pleading to take me, take me far away
I feel quilty singing take me, i slumber today
Oh i pray to make new waves feeling blue a phase! "
Sesi oldukça güzeldi. Şarkıyı bitirip de mikrofonu bir kenara birakana dek gözlerimi ondan ayırmadım.
Sırılsıklam olan kıyafetleri vücuduna yapışmış tüm vücut hatlarını gözler önüne seriyordu.
Gözümü kıvrımlı belinden ıslak saçlarına çıkardım. Mor saçları olduğundan daha sevimli görünüyordu.
Ama ne yapıyordu ki? Hasta olacaktı.
Yerimden kalktım ve şemsiyemi alarak kapının önüne çıktım.
Minho olduğu yerde hayranlıkla gökyüzüne bakıyor ve derince toprak kokusunu içine çekiyordu.
Oldukça masum görünüyordu. Her zamanki garip çılgınlığı aksine bugün cok sevimliydi.
Onun bahçe kapısına varınca upuzun ıslak kirpikleri arasından bana baktı.
"Bir şey mi oldu komşum Jisung?"
Ismim daha önceden bu kadar güzel miydi?
"Sağanak yağışa rağmen dışarıda durman doğru değil gibime geliyor çok hasta olacaksın"
Lee Minho ellerini yine açtı iki yanına. Ve kendi etrafında birkaç tur döndü.
"Hadi ama hava çok güzel!"
Tanrım çıldırmış olmalı!
"Lee Minho delirdin mi bu yağmurda ıslanmanın nesi güzel?"
Lee Minho ise her zamanki aşağılar bakışları yerine, yine hayranlıkla bir nefes alıp ıslak mor saçlarını geriye attı.
"Asıl sen delirdin mi? Bu güzel yağmurda ıslanmak varken şemsiye taşımanın nesi güzel?"
Yağmurda ıslanmak mı? Bunun daha önce hiç düşünmedim bile. Neden ıslanayım ki?
Beni umursamayıp dans etmeye devam ederken ıslanma korkusu ile hızlıca evime döndüm.
Islak şemsiyeyi yerine asıp koltuğuma geri döndüm. Kahvem soğumuştu. Ama umurumda değildi.
Lee Minho çok eğleniyor gibi görünüyordu. Tıpkı küçük bir çocuk gibiydi.
Çok masumca eğleniyordu. Ellerini beline koymuş beni tehdit eden veya sürekli burnu havada sergileyen ve her fırsatta zenginlikten bahseden Lee Minho değildi bu yağmurda dans eden.
Bu Lee Minho gerçek Lee Minho'ydu.
Ve ben gerçek Lee Minho'yu oldukça sevimli bulmuştum.
Gününüz hayrola cariyelerim, keyfi haliniz nasıldır?
Ben de yks falan iyi olmaya çalışıyorum (Başaramıyorum)
Minho'nun hangi karakteri daha iyi sizce? Sevimli ve çocuksu olan mı yoksa burnu havada paragöz olan mı?
Jisung sert ve disiplinli biri olarak kalmalı mı yoksa o da biraz çocuklaşsin mi?
Hyunin mi hyunlix mi sizce?
Bu kadardı artık bölümler kısa olacak çünkü zamanım yok.
Arkadan vermeyenler de versin
Gud bayyy
💁🏻♀️💁🏻♀️💁🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buy Me Prada, MinSung
Hayran Kurgu"Seni seviyorum diyorum Lee Minho, bu yetmez mi?" "Buy me Prada, Balenciaga..." #1 skzfic 19.02.24 Pov sahibi ig: @ficllmnho