| gizin hissettirdikleri

879 146 58
                                    

Carmen, Tom'un ne denli zeki olduğunu biliyordu. Slytherin varisine yakışacak şekilde kurnaz ve azimliydi de.

Bu yüzden Bakanlık balosunda nefret posterlerinin konusunu açarak bulanıklar ile safkanlar arasına sınır çekilmesi fikrini birkaç kişiye empoze etmişti bile.

Bunu bulanıkları korumak (!) için yaptıklarını düşündürmüştü herkese elbette.

Üstelik bir anda bulanıkların kasabalarına baskınlar yapılmaya başlandığında ve birkaç kişi öldüğünde Bakan bu işi daha çok ciddiye almaya başlamıştı.

Bakanlık görüşmeler yapmış ve yeni bir kanun tasarısıyla muggle doğumluların güvenlik gerekçesiyle yalnızca belli bölgelerde yaşayacakları, baskınlardan sorumlu kişiler yakalandıktan sonra bu kanunun geçerliliğini kaybedeceğini söylemişti.

Muggle doğumlular ve muggle doğumluların haklarını savunan melezler ile safkanlar bu kanuna büyük bir şiddetle karşı çıkarak protestolarda bulunsalar bile Tom, müritlerini tekrardan görevlendirmiş ve büyük bir katliama imza atmıştı.

Carmen bu yaşanan hadise hakkında ne düşüneceğini bilmiyor olsa da protesto sesleri kesilip bulanıklar kendilerine söylenen bölgelere çekildiği için Tom'u takdir etmekten başka bir yapamamıştı.

Nasıl yaptığı önemli değildi, sevgilisi nihayetinde sonuca ulaşmıştı.

Bunların hepsi yalnızca üç buçuk ayda olmuştu.

"Tom..." dedi salona girerken. Sevgilisi şöminenin önünde kitap okurken bakışlarını kendisine çevirmişti. "Iris'in düğününe çiçek göndermem gerekiyor, babam gitmememe rağmen bunun nazikçe olacağını söyledi. Sence ne göndermeliyim? Zambak mı gül mü? Ya da sümbül mü?"

Tom ona inanmazca baktı, bu soruyu gerçekten kendisine mi soruyordu? "Ben nereden bileyim Carmen?" dedi bu yüzden. "Gönder herhangi bir çiçeği işte, ne önemi var?"

Carmen nefes verdi. "O benim ablam. Her ne kadar tuhaf bir bağımız olsa da şu an... Bir şeyleri düzeltmek istiyorum."

"Aile ilişkileri konusundan anlamadığımı biliyorsun." dedi Tom bakışlarını kitabına çevirirken. "Açıkçası umurumda da değil, ablan senin iyi niyetini hak etmiyor."

Suçlu olan taraf kendisi olmasına rağmen Carmen, Tom'un onu koruduğunu görünce başını iki yana salladı gülümseyerek. Ne yaptığının önemi yoktu, Tom daima onun tarafını tutardı.

"Her neyse, sanırım zambak yollayacağım." dedi Carmen ve Tom omuz silkerek kitabını sessizce okumaya gömüldü. Carmen bir süre sessizce onun kitap okuyuşunu izledi. İzlerken de gözleri Tom'un sol elindeki siyah taşlı yüzüğe takıldı.

Bu yüzüğü Hogwarts'ta da takıyordu Tom ve Carmen seviyordu. Ona yakıştırıyordu.

"Yüzüğünün hikayesini daha önce hiç anlatmamıştın." dedi bu yüzden. "Nereden aldın?"

Tom yüzündeki rahat ifadeden uzaklaşıp kitabını kapattı ve kucağına bıraktı. Bakışları Carmen'e dönmüştü, sevgilisinin mavi gözleri merakla onu izliyordu.

En derin sırrını, Hortkuluklarını, Carmen'le paylaşmaya hazır mıydı emin değildi. Böyle büyük bir şeye Carmen'i ortak etmek istememişti. Her ne kadar ona güvense bile.

"Aile yüzüğü." dedi. Hikayeyi Hortkuluk konusunu katmadan anlatabilirdi. Morfin ve Riddle ailesi konusu kapanmıştı sonuçta ve ortada kanıt da yoktu. Carmen'e anlatması bir şeyi değiştirmezdi. "Gauntların yüzüğü."

Kaşlarını kaldırdı Carmen şaşkınca. "Öyle mi?" demişti. "Nereden buldun? Ailenle görüştün mü yoksa?"

Tom, ailesi hakkında hiç konuşmazdı. Yalnızca babasının bir muggle olduğunu biliyordu Carmen. Annesi de Gaunt kızıydı. Tom, babasını hiç tanımamıştı annesi de onu doğururken ölmüştü zaten.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin