| sadakatin temsilcisi

1K 135 94
                                    

Carmen kendini odaya kapatalı üç saat olmuştu ve Tom üç saattir odada ne yaptığını düşünüyordu. Sakinleşmesi bu kadar uzun sürüyor olamazdı herhalde, değil mi?

Yine de şaşırtıcı bir şekilde ona sakinleşme iznini istediği kadar vermişti. Tek seferlik imtiyaz, dese de kendine Carmen'e verdiği bu 'tek seferlik' imtiyazların sayısının kaç olduğunu unutmuştu.

Carmen odadaki yatakta cenin pozisyonunda yatmış sakinleşmeye çalışırken dış kapının kapanma sesini duydu ve kaşlarını çattı. Tom dışarıya mı çıkmıştı?

Yataktan kalkıp kapıyı açtı ve evi hızlıca dolanmaya başladı. Gerçekten de ev boştu, Tom gitmişti.

"Şaka mı bu?" dedi sinirleri tekrar yükselirken. Kendisine öfkeli olduğunu bilerek onu nasıl bırakırdı?! Kendini tekrar kalbi kırılırken buldu.

Ellerini sarı saçlarından geçirerek nefes verdi. Bu ilişki nereye kadar bu şekilde gidecekti bilmiyordu. Tom için her şeyi göze almaya hazırdı ancak karşısındaki kişiden biraz olsun çaba görmek istiyordu.

Tom aksine kendini bir uzaklaştırıp bir yakınlaştırırken Carmen bu dengesizlik içinde ilişkilerini dengede tutmaya çalışırken kendi dengesini yitiriyordu.

Sıradan bir insana aşık olmadığını biliyordu, elbette sıradan bir ilişkileri olmayacağını da biliyordu. Çoğu ilişkiden daha fazla iniş ve çıkış yaşayacaklardı muhakkak ancak Carmen bu iniş - çıkışları tek dengeleyen kendisi olduğu için yoruluyordu.

Biraz da Tom'un dengelemesine ihtiyacı vardı.

Sevgilisinin nereye gittiğini düşünürken aklına delice bir düşünce geldi. "Ya o kadının yanına gittiyse?" diye sordu kendi kendine alçak sesle ancak anında bu düşünceyi kovalamıştı.

Tom ona gitmemişti, nereden emin olduğunu bilmiyordu ama emindi işte bir şekilde.

Üstelik Tom'un onu aldatmayacağını da biliyordu. Her ne kadar duygusuz, umursamaz gözüküyor olsa da Tom'un değer verdiği en önemli şeyi biliyordu Carmen, sadakat.

Sadece çiftler arası sadakat de değildi değer verdiği. Müritlerinin sadakatine de değer veriyordu. Bu kadar değer verdiği bir olguya kendisi leke sürmezdi, biliyordu Carmen.

Tom'un ona duyduğu aşk bir yana, sadakate verdiği önem nedeniyle aldatılmayacağından emindi. Tom bir şey yapacaksa ayrılırdı ondan.

Yine de evde bir başına bırakılmış olmak canını sıkmış, üzerine çöken hüzün bulutlarının yoğunluğunu arttırmıştı.

Kendini toparlamak için sıcak bir banyo yapmaya karar verdi, suyun içinde bir süre oturmanın ona iyi geleceğine emindi. İyi gelmese bile bir şeyler denerdi en azından.

Banyoya girip küveti hızlıca doldurdu ve üzerindekilerden sıyrılıp kendini suyun sıcak kollarına bıraktı. Kollarını küvetin iki yanına koyarken bakışları sol kolundaki çiçek sembolüne takılmıştı.

Tom'un ona bu işareti verdiği günü çok iyi hatırlıyordu. Çiçek kolunda belirdiğinde Tom çiçeği narince öpüp "Karanlık Leydi." diye fısıldamıştı. Carmen o an kendini dünya üzerindeki en eşsiz kadın gibi hissetmişti.

Bazen Hogwarts'ı özlüyordu, hem de çok.

Hogwarts'tan mezun olduktan sonra ilişkileri gittikçe zorlaşmaya başlamıştı. Hatta... Kiernan'la ayrılıp ilişkilerini açık ettikten sonra başlamıştı problemler.

Çünkü Tom'un onu kaybetme endişesi geçmişti. Carmen'in tamamen onun olduğundan emin olduğu anda içindeki zehri etrafa yaymaya başlamıştı.

Gözlerini yumup başını arkadaki duvara yasladı Carmen ve ofladı. Tükendiğini hissediyordu ama o yeşil gözlere bakarken tükenmek karşı konulmaz bir günahın cazibesi gibi geliyordu kendisine.

𝐁𝐈𝐋𝐈𝐍𝐂𝐈𝐍 𝐎𝐓𝐄𝐒𝐈「ᴛᴏᴍ ᴍ. ʀɪᴅᴅʟᴇ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin