☆3

114 8 4
                                    

Küçük kesitler ✿•'

Yağmur damlaları yavaşça akıyordu yanaklarımdan dudaklarıma doğru. Yüzümde bir sürü yağmur damlaları, soğuk hava, buz gibi ellerim, boynumda son derece yumuşak olan siyah atkım, siyah uzun kabanım ve karnımın derinlerine saplanıp kalmış iki kurşun.

Yeni çatışmadan çıkmış ve ulaşamadığım sevdiğimi arıyordum. Onu düzenli olarak takip ettiriyordum çünkü her an başına bir şey gelebilirdi. Tekrar aynı acıyı kaldıramazdı bu sözde taştan kalbim. Onu kaybetmek benim için en acılı ve etkili ölümdü. Onu korumak uğruna canımdan bile vazgeçebilirdim. Yapabilirdim bunu.

Bir anda karnıma giren ağrı ile yüzümü ekşittim ve koşmaya ara verdim. Biraz soluklandım, derin nefesler aldım, aldığım nefeslerin zehir olması uzun sürmemişti fakat onu bulamazsam bu nefesi bile alamayacaktım artık. İşe yaramayacaktı bu zehirli nefes o olmadıkça.

Doğrulmam ile kurşunun olduğu yerden daha fazla kan akması bir olmuştu. İyiki kabanım siyahtı ve hiç bir şey belli etmiyordu fakat gömleğim beyazdı. Bu yüzden kabanımla önümü ilikledim, kanın görünmemesi için çok fazla çaba sarfediyordum.

Sağıma soluma bakarak arıyordum onu. Arada sırada koşuyor, canım yanınca soluklanıyordum. Bana bir şey olursa onu bulamazdım. Onu ne olursa olsun bulmalıydım.

Soluklanırken karşıdan onun koşarak bana doğru geldiğini gördüm. Yanlış görmüyorumdur umarım diye yalvardım Tanrıya.

"Bayım! Neden şemsiyeniz yok? Sırılsıklam olmuşsunuz!"

Gözlerimi zorlukla açıp kapatıyor, başım dönüyordu kan kaybından. Sadece bakmakla yetindim. Konuşamıyordum. Yinede onu bulduğum için rahatça ölebilirdim. Gözüm açık gitmeyecekti anlaşılan.

"Bayım!"

 Sesler kulaklarımda yankılanıyor, tırmalıyordu. Çınlıyordu kulaklarım. Kan kaybından bayılmak üzereydim.

"Bayım? Neyiniz var? Kendinize gelin lütfen!"

O rüya gibi olan sesinden bir kerecik adımı duymak istiyordum. O güzel gözlerine bir kez olsun sevgi ile bakabilmek, onu hissetmek istiyordum fakat an ki durumda bu fazlasıyla imkansızdı.

Başımın dönmeye başlamasıyla yere çöktüm. Ellerimi zorlukla ona doğru uzattım. Tutması beni şoka uğratmıştı fakat o kadar kötü bir durumdaydım ki bunu bile yapabilecek gücüm yoktu. O tamamen güçsüz tarafımın bir parçasını görmüştü.

Beni tutup sarıldı ve böylelikle son aldığım koku onun kokusu, son duyduğum şey onun son derece hızlı kalp atışları, son hissettiğim şey ise sıcacık elleri, bulanık da olsa gördüğüm son şey ise o güzel gözlerinden düşen tanesine dünyaları yaktığım göz yaşlarıydı.

•••

"Bayım!"

Nefes alamıyordum ağlamaktan.

"Kendinize gelin lütfen!"

Beyaz ve soğuk yüzünü ellerimin arasına aldım. Yüzüne vuruyordum yavaşça uyandırmak için fakat nafileydi.

No time to die | TkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin