Gecenin soğukluğu vücudumu sarmışken sicim gibi terle uyanmak biraz tuhafıma gitmişti açıkçası fakat sorgulamadım. Defalarca kez olduğu gibi yine kısacık bir uyku çekmiş ve yine gecenin ortasında huzurdan çok uzak olan bir sersemlikle uyanmıştım. Bir kaç dakika kendime gelebilmek için tavana odaklanmış ve derince nefesler almakla meşgul olmaya çalışıyordum.
Anlaşılan bu gece de uyku yoktu. Üstümdeki orta düzeyde kalın yorganı yan tarafa doğru attım ve yatağın içinde oturur pozisyona geldim. Ellerimi iki yana doğru destek almak için bastırdım ve kafamı arkaya doğru atarak öylece bir kaç saniye hiçbir şey yapmadan sadece gözlerimi kapatarak bekledim. Vücudumdaki terler yavaşça soğumaya yüz tutmuştu.
Ayağı kalktım ve gecenin sessizliği ile birlikte ceketinin cebinden sigaramı alıp balkona çıktım. Paketi açıp bir dal aldım. Çakmağı yaktım ve sigaramı dumanlara karıştırdım. Dudaklarım aralandı yavaşça ve bir ılık rüzgar kapladı kuru dudaklarımı. Anı hissetmek için gözlerimi kıstım ve öylece karşıya bakmakla yetindim. Taehyung'un anlaşılan bir çok komşusu vardı. Evinin karşısındaki sırayla dizilmiş bazıları tek bazıları tek kattan fazla bir çok ev vardı. Bazı evlerin önünde lüks arabalar bazılarının ise çocuk oyuncakları mevcuttu. Kimsenin ışıkları açık değildi. Bu karanlığın kaybolmuşluğunu aydınlatan tek şey sokak lambalarının ışıklarıydı.
Bir kez daha çektim içime dumanı. Ciğerlerime yayıldı adeta öldürücü bir virüsmüşçesine. Sigaramın külleri yer çekimine meydan okurken balkon korkuluklarının ilerisine doğru uzattım soğukluğun yer kapladığı ellerimi. Külünü döktüm ve söndürüp attım. Bir kaç dal daha içtikten sonra tekrar balkonla birleşik olan odama geri dönmeye karar verdim. Balkonun kapısını kapattım ve vücuuma uğrayan ansızın beni karşılayan sıcaklık ile hafif bir şekilde sırıttım. Yatmayacaktım çünkü sabah erkenden çıkacaktım fakat bunu Taehyung görmeden yapmalıyım diye düşündüm. Görseydi gitmek daha da zorlaşabilirdi benim için. İçeri geçip yatağımın kenarına oturdum ve herhangi bir bildirim gelmiş mi diye konrtol ettim telefonumu. Şirkettekiler beni arıyor olabilirdi fakat Taehyung'um için değerdi.
Gelen önce arama, mesaj ve buna benzer bir çok bildirim ile bir kaç tanesine kısaca yanıt vererek tekrar telefonu kapatıp yatağın üstüne rastgele fırlattım. Telefonumun sessizde olması çok büyük rahatlıktı çünkü sürekli aranılmak sinirlerimi geriyordu. Bu nedenle biraz daha rahatsız edilmemek için Namjoon'u arayıp çocukları toplayıp şirkete geri döneceğimi söyleyecektim. Bir iki tane adam bırakacaktım buraya çünkü her an başına bir şey gelebilirdi. Bunu önlemek için her şeyi yapabilirdim.
Ben öylece otururken kapının kulpu aşağı yukarı hareket etmeye başladı ve kapıma vurma sesleri geliyordu bunun yanı sıra ise küçük küçük iç çekişler ve mırıltılar ekleniyordu. Korkmadım fakat direkt aklıma bir hırsızın veya Taehyung'u öldürmeye çalışan düşmanlarımızın adamlarından birinin olabileceği geldi. Bu yüzden silahımı yastığımın altından aldım ve güvenlik düğmesini açarak kapıya doğrulttum. Yavaşça kapıya doğru gittim ve bir kaç adımda kapının önünde durdum. Kulpu tuttum ve arkamdaki silahın varlığı ile kapıyı yavaşça açtım. Karanlık olduğu için görüş alanım iyi değildi fakat bu karşımdaki adamdan aldığım o hafif şeffaf bir kokuyu direkt tanıdım. Bu Taehyung'du. Kapıyı daha da açtım ve içeri geçmesi için kenara çekildim. Sanırım korktuğu için buraya gelmişti.
Öylece kapının önünde dikiliyordu ve kafası öne eğik bir şekilde duruyordu. Yanına yaklaştım ve elimle çenesinden tutup yüzünü yukarı doğrulttum. Gözleri kapalıydı. Sık kirpikleri birbiriyle savaş hâlinde ve titriyorlardı. Parmaklarım yüzüne tırmandı ve baş parmağım ile yanaklarını okşadım. Taehyung anlaşılan uyurgezerdi. Bir şeyler mırıldanıyordu fakat bunu duymak için daha da yaklaşmam gerekiyordu. Fakat bunu doğru bulamadığım için sadece kolunu tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No time to die | Tk
ФанфикKüçükken uğradığı saldırı yüzünden hatıralarını kaybeden Taehyung bir gün çocukluk arkadaşı ve aşkı olduğunu bilmeden aynı kişiye yani Jungkook'a hisler beslemeye başlar. "Sigaran olmak, o güzel dudaklarına değmek varken ben sadece sana uzaktan bakm...