☆
Jimin yüzünden bu iğrenç mekâna gelmiştim. Gerçekten gelmiştim ve o hiçbir şey olmamış gibi yüzüme bakıp sinsice sırıtıyordu. Bence dövülmeyi hakediyordu.
Jimin, Hoseok ve Seokjin hyung kafede sıkıldıkları için bara gitmek istediler, beni de bu kirli oyuna davet ettiler. Ben istemiyordum çünkü çalışmam gerekiyordu. Jimin çok ısrar etmeye başlayınca ben de kabul etmiş bulundum fakat keşke etmeseydim.
Seoul'deki en pahalı ve son derece lüks, üst seviye zenginlerin gidebileceği bir bara gelmiştik. Burası sanki bar değil de önemli işlerin konuşulduğu, önemli insanların bulunduğu yer gibi bir şeydi. Biz burada çok gereksiz ve fakir kalıyorduk. Neyse ki Seokjin hyung bizden çok daha zengin ve bilindik bir aileye sahipti.
Gittiğimiz barda Jimin ardarda içkiler yuvarlıyordu midesine, Seokjin hyung da erkeğini etkilemeye çalışan arizona kertenkelesi gibi kıvırtıyordu, Hoseok hyungun ne yaptığını ağzıma bile almak istemiyordum gerçekten. Anlaşıldığı gibi herkes farklı dünyalara dalmış, benim aksime eğleniyorlardı.
Ben içki içmekten hiç hoşlanmıyordum, ki zaten içki toleransım düşüktü. Bu yüzden içki yerine kola içmeyi tercih etmiştim ve hyunglarım bana gülmüştü. Gülünecek bir şey olduğunu düşünmüyordum. Zaten herkes kendinden geçmiş gibi dans ediyor, içiyor, gününe gün katıyordu. Bense oturmuş eve gitmeyi düşünüyor, acaba ne zaman kalkarız diye kafa yoruyordum. Halbuki hyunglarım ben kafamı biraz olsun dağıtmak için, daha fazla düşünmeyeyim, rahatlayayım diye getirmişlerdi fakat nafileydi.
Kolamdan bir yudum aldım ve masadan kalktım. Masadan kalkışım hyunglarımın hiç dikkatini çekmedi ve ben de bu durumdan yararlanarak tuvalete gitmeyi düşündüm. Jimin hyungu dürtüp,
"Hyung, ben hemen tuvalete gidip geliyorum."
Sarhoş ve anlamamış bir ifadeyle yüzüme baktı.
"Ne?"
Bıkkın bir şekilde derin nefes aldım. Gerçekten biraz daha burada durursam havasızlıktan ölecektim. Bir an önce eve gitmek istiyordum.
Tuvalete doğru yürürken içimden kötü bir his geçti fakat kulak asmayarak tuvaeletin yolunu tuttum. Aklım evimdeki köpeğimde Yeontan'daydı. Mamasını çıkarken vermiştim fakat sanki gitmemi istemiyormuşçasına sürekli havlamıştı.
Tuvaletin kapını açmam ile burnuma gelen sigara kokuları yüzünden yüzümü buruşturdum kısa bir süreliğine. Sigarayı ben de içiyordum fakat bu çok ağır bir sigaraya benziyordu.
(Dikkat!!)
Musluğun önüne yaklaştım ve yüzümü yıkamak için eğildim. Lavabo kapısının açılma sesi yankılandı etrafta. Yüzümü yıkadığım için gözlerimi açamıyordum. Yüzümü yıkamayı kestim ve gözlerimi açmaya çalışırken arkamda bir varmış gibi hissettim. Ellerimle gözlerimi ovalıyor, gözümdeki suların akması için uğraşırken popomda büyük ve soğukça bir el hissettim.
Kaskatı kesilmiş, nefes alamıyordum. Aldığımda ise midem bulanıyor ve kusma isteği uyanıyordu içimde. Donup kaldığım için hareket edemiyordum ve popomdaki ellerin varlığı bir tokat gibi çarpıyordu yüzüme. Elleri rahat durmuyor, hareket ediyordu. Gözlerimi açmaya çok korkuyordum fakat durması gerekiyordu. Gerçekten durmalıydı yoksa burada bir cinayet işleyecektim.
Gözlerimi açtım ve önümdeki aynaya baktım. Beni taciz eden adamın yüzünü görmek daha da iğrendirdi beni. Kusmak istiyordum. Elini hiç çekmiyor, büyük bir cürretkârlıkla popomu ellemeye devam ediyordu. Yetişkin bir adamdı sanırım. Benden yaşça büyük ve güçlü gözüküyordu. Sırıtıyor, popo yanaklarımı sıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No time to die | Tk
FanfictionKüçükken uğradığı saldırı yüzünden hatıralarını kaybeden Taehyung bir gün çocukluk arkadaşı ve aşkı olduğunu bilmeden aynı kişiye yani Jungkook'a hisler beslemeye başlar. "Sigaran olmak, o güzel dudaklarına değmek varken ben sadece sana uzaktan bakm...