Namjoon'a kolları sıkıca sarılmış bir şekilde duran ve resmen kucağında olan Jimin... Diğer herkesin şaşkın bakışları ile Jungkook odayı gezmek amacıyla ileriye doğru bir adım atmış fakat kolunu bir sıcaklık kaplamıştı.
"Jungkook tehlikeli olabilir. Gerçek bir yılan olup olmadığından emin değiliz."
Gözlerindeki ifade adeta gitmemesi için gibiydi bu yüzden Jungkook yerinde çivilenmiş gibi kalakalmıştı. Bu kadar basit bir konu hakkında bile bunu derse gelecekte daha kötü bir şey olursa ne tepki verebileceğini tam olarak kestiremiyordu.
"Öyleyse bizim çocuklardan çağırayım. Hepiniz çıkın, Taehyung sen de dahil."
Kolundaki sıcaklık hâlâ yerini korumaktaydı bu yüzden Jungkook elini birleştirdi sıcaklıkla. Böylelikle biraz olsun onun iyi olmasını sağladı.
Herkes odadan çıkmış odanın dışında diğer çocukları bekleyen Jungkook etrafa boş boş bakınıyorken Taehyung da bir kaç adım arkasında aynı şekilde duvara yaslanmıştı. Jungkook'u arkadan izlemek gerçekten müthiş bir duyguydu onun için. Geniş omuzları, uzun ve tel tel saçları, kolları kıvrılmış siyah dar kazağı, belirgin olan sırt kasları ve her rüzgar estiğinde burnuna ilişen yumuşak, eşsiz kokusu kendisinde büyük bir etki bırakmaktaydı. Bunu kabullenmeliydi ki Jungkook heykel gibi bir adamdı.
Arkadan gelen adım seslerine ile arkasına dönen Jungkook tam karşısında Taehyung'u görmesiyle ona doğru yaklaştı ve belli bir yere dalıp giden karşısındaki adamın dikkatini kendisine çekmek amacıyla yüzüne doğru bir karış mesafe kalacak şekilde eğildi. Bu yüzden yüzüne değen sıcak nefesler ile titreyen Taehyung'un odak noktasını artık büyük ve iri gözler kaplamıştı. Bu görüntüye donup kalan beyni işlevini yitirmişcesine öylece bakmakla yetindi. Taehyung'un dikkatini sonunda çekebilen Jungkook elini karşısındaki esmer güzeli adamın yüzüne doğru götürecekken Taehyung rahatsızca yerinde kıpırdandı. Bunun üzerine dövmeli elleri doğruca aşağı indi ve yüzünü geri çekti. 'O adamın etlerini birbirinden ayırıp köpeklerime yedirmeliydim!' diye geçirdi aklından.
Kıyamadığı gözlerden onlarca yaş akmıştı. Bunun olmasına izin verdiğini düşünmek bile kendisini delirtmesine yeterliydi. Sevdikleri insanlara zarar verenlerin soyunu kurutmayı ne kadar istediğini kimse bilemezdi. Tabii Jeon Jungkook aklına koyduğu her şeyi yoluna koyardı.
Bir kaç saniye içerisinde yaklaşık 7 veya 8 kişi Jungkook'un etrafında toplanmış ağzından çıkacak emiri kafaları eğik bir şekilde bekliyordu. Taehyung ise Jungkook gibi bu iri yarı adamların yanında biraz tırsmış karşısındaki tek yakın hissettiği bedene yani Jeon'a yaklaşıp kazağının küçük bir kısmını eline hapsetmişti. Jungkook ise adamlarına doğru dönmüş onlara emir verecekti.
"İçeride yapay mı yoksa gerçek mi olduğu bilinmeyen bir yılan var. Onu bulun ve etkisiz hale getirin. Anlaşıldı mı?"
Adamlar kafasını aşağı yukarı sallamış ve Yoongi ile Namjoon'un kaldığı odaya girip kapıyı kapatmışlardı. Şimdi sadece geriye beklemek kalmıştı. Fakat bazı şeyler ters gitmişti.
İçeride sadece 3 dakika kalmış olan adamlar kapıyı açıp çıkmışlardı, üstelik ellerinde uzunca bir yılanla! Adamlar Jeon'a doğru yaklaştı ve yılanı gösterdi.
"Bay Jeon yılan yapay bir tasarım. Fakat bu tasarım o kadar iyi ki gerçek sanılmış. Yatağın altından bulduk. Ne yapalım istersiniz?"
O sırada olanları duyup koşarak gelen Jimin Taehyung'un yanında dikilmiş ve cesur bir şekilde bağırmıştı.
"YAKIN ONU!"
Adamlar ne yapacağını düşünürken Jeon'dan gelecek emri bekliyor ve öylece dikiliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No time to die | Tk
FanfictionKüçükken uğradığı saldırı yüzünden hatıralarını kaybeden Taehyung bir gün çocukluk arkadaşı ve aşkı olduğunu bilmeden aynı kişiye yani Jungkook'a hisler beslemeye başlar. "Sigaran olmak, o güzel dudaklarına değmek varken ben sadece sana uzaktan bakm...