(The Neighbourhood – Softcore
"Kaçıyorum ve sen evde yalnızsın.")
(İkinci gün)"Ee anlat bakalım ilk gecen nasıldı? Annenin iyi geceler öpücüğü olmadan uyuyabildin umarım."
Koridorda yankılanan adım sesleriyle, henüz kapanmaya başlamış gözlerim anında açılmıştı bu sabah. Geceden bu yana tek bir ses duyulmayan bina bir tür uğultuyla dolmuştu. Anladığım kadarıyla beni tetikte tutan tüm şartlar burada kaliteli uyku için hazırlanmış şartlardı: Bolca karanlık ve sessizlik.
Şehirde böylesi bir gece imkansız olsa da gündüze kıyasla orada bile belli bir saatte oluşan sessizlik, beni tüm gece ayakta tutmaya yeterdi. Güneşin doğmasına yakın, erkenden işin yolunu tutan insanların araba kapılarının açılıp kapanma sesleriyle gözlerim ağırlaşır, yorganın soğuk ve yumuşak hissini ancak o andan itibaren arzulardım.
Hızlıca yüzümü yıkamak dışında bir şey yapmadan koridora çıkmış ve girişten bir eksi kata kadar kalabalığı takip etmiştim. Önümdeki erkeklerden oluşan topluluk, katın yaklaşık olarak yarısını kaplayan yemekhanenin geniş kapısından içeri seri bir şekilde akıyordu.
Dünkü eleman assolist edasıyla kapıdan son giren kişi olana kadar, yaptıkları her şeyi basitçe taklit edip çok da kasmak istemediğimden kendimi ortalarda bir masaya atıvermiştim.
Bu sefer "Önce bi' tanışsa mıydık?" diye yalnızca içimden geçirmekle yetindim. Ona bir kez daha bilmişlik taslamayı denemek akıllıca olmayacak, kim olursa olsun seviyesini bilmeden düşman etmek şartları zorlaştıracaktı.
Alaylı tavrından anında sıyrılıp "Levon ben. Bazen Levi dedikleri de olur. burada gerçek isimlerimizi kullanmıyoruz. Zaten kimisi hatırlamıyor bile." dedi. İyi ki çenemi kapalı tutmuşum dediğim an, tam da o sırada aklımdan geçen bir konuya daha açıklık getirerek beni ikinci kez susturdu.
"O kadar küçüktük evet. Ben hatırlıyorum ama. Sevmesem de adım Levent, kullanmamamız işime geliyor."
Konuyu uzatmama izin vermeden bir tür baş hareketiyle en gürültülü masaya dikkatimi çekip, oturanları önce gerçek sonra kullandıkları isimleriyle, görüş açımıza göre soldan sıralamaya başladı.
Konuşkan gözüktüğünden, dıştan muhabbete uygun zannedebilirdiniz fakat araya girmenize müsaade etmeyerek kontrolü elinde tutuyordu.
"Ender, Ezra. Caleb, kısaca Cal diyoruz. Ekin, Enok. Zamanı geldiğinde onlarla göreve ineceksin, diğerlerini de zamanla çözersin."
Benim kahvaltı tabağımdan bir parmak patates alıp ağzına attı. Üstüne suyumun da kalanını içip "Kahvaltı bittiğinde karşıdaki salona geçersin. Öyle pısırık pısırık oturup konuşmakla anlayacağın şeyler değil burada yaptıklarımız." dedi ve üstündeki koşu ceketini çıkarıp buruşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BESK | Kukla İpleri
Misterio / Suspensoー Ortak evrende geçen üç kitaptan birincisidir. ..."Başından beri dokunmamam gereken ipleri her zamankinden daha sıkı tutmamı diliyordun; kendini bir an bile düşünmeden ellerimdeki yaraların nasırlaşmasını, bir daha acımamasını." "Ben bir avdım, öle...