İhanet Bölüm 22

216 17 9
                                    

Çok gündemdeki bir şarkı. Melis Fis söyleyince müthiş olmuş.❤️💙❤️


{Athena Elladora Malfoy}

Sabah uyandığımda uyanmamış olmayı dileyecek kadar kötüydüm. Ağlamaktan göz kapaklarım şişmişti. İnanamamış,inanmak istememiştim. Marvolo'nun beni böyle kandıracağını hiç tahmin etmemiştim.

Bana onca umut vermişti. Dünyanın güzelleşeceğime inandırmıştı beni,karanlık lordu yenebileceğimize. Ama şimdi bırakıp gitmişti. Karnımdaki bilmemkaç dikişle,acıyla,aşkla ama en çok ta kalbimdeki yarayla bırakmıştı beni. Öylece "artık istemiyorum" diyip terkedebileceği ve umrunda bile olmayacak kadar önemsizdim onun için. Hiç bir şeyiydim. Ben ona delicesine aşıkken o beni bırakmıştı ya,ben en çok ona kırgındım.

Bütün gece bunları düşünmüştüm. Ağlamış ve ağlamıştım. Karanlık lorda kızgındım. Marvolo'ya kızgındım ama en çokta kendime kızgındım. O şerefsizin sözlerine inandığım için kendime kızgındım.

Kahvaltı etmedim. Ayağa kalkacak ne moralim,ne de halim vardı. Zaten karnımdaki dikişler zedelenmişti. Acıyordu. Beni bu yaralı halimle bi başıma bırakan alçağa bir kez daha nefret besledim. Akşama doğru artık hareketsizce yatmayı devam ettiremeyecek kadar acıkmıştım. Kalkıp dünden yaptığım yemeği yedim. Yerkende durmadı gözyaşlarım. Bunu Marvolo'nun geleceğine inandığım bir zamanda yapmıştım. Belki arası sadece birkaç saatti ama sanki dünyam ikiye ayrılmıştı: Marvolo'nun gidişinden önce ve Marvolo'nun gidişinden sonra.

[***]

-3 gün sonra-

Aradaki süre üç gündü. Ama üç gün beni çok değiştirmişti. Şimdiye kadar hiçkimseden ihanet yememiş biri için ilk ihaneti ağır gelmişti. Ve ben bu yükün altında ezilmiştim. Ona bu kadar güvenmiş olmam ve güvenimin bu kadar boşa çıkmış olması yıkıcıydı.

Bu aralıkta nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde şifayı kapmıştım. Burnum akıyordu ve ben hasta olmak istemiyordum. Ama markete çıkması gereken zavallı bir kız olarak kabanımı giydim. Asamı cebime koydum ve yanıma muggle paralarını da alarak. Kapıdan dışarı çıktım. Güneş tepedeydi ve ben oldukça tedirgindim. Buralara daha önce de gelmiştim,evet, ama hep yanımda Marvolo olmuştu. Hiç tek çıkmamıştım. Yine de markete doğru yürüdüm. İşimi halledip çıktığımda üzerimdeki gerginlik büyük oranda azalmıştı. Artan rüzgarda kabanıma daha da sıkıca tutunup yoluma devam ettim.

Evime vardım ve poşettekileri mutfağa yerleştirip kendi yatağıma oturdum. Marvolo'nun yatağının olduğu tarafa bakmadım.

Sonra düşünmeye başladım. Şimdi ne yapacaktım? Hala bir hortkuluk eksikti ve lordda hayattaydı. Ayrıca artık yanında en güçlü yardımcısı vardı.

Son hortkuluğu nasıl bulacaktım? Marvolo giderken benim çalışma yapmamı engellemek için bütün kitapları götürmüştü. Ve ben kitaplar olsa bile hortkuluğu bulma şansımın çok düşük olduğunu biliyordum. Marvolo'nun dediğini yapıp yurtdışına kaçmak aklımın ucundan bile geçmedi. Yurtdışına kaçarak yaşamanın hiçbir anlamı yoktu. Abim buradaydı,annem buradaydı,bana ihanet etmesine rağmen hala sevdiğim çocuk buradaydı. Bu halde gitmemin hiç bir anlamı yoktu.

Aslında benim için en iyisi lordun karşısına çıkmak olacaktı. Ama onu yenebilecek gücüm yoktu. Ben de biliyorum. Ama onu yenemesem bile büyücülük dünyasını,annemi,abimi ve Marvolo'yu kurtarmaya çalışırken ölmek istiyordum. En azından son nefesimi verirken bir şey uğruna savaşıyor olmak istiyordum.

Arayış~Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin