3.

698 102 327
                                    

Hepinizi yerim cok tatlisiniz 😭

İyi okumalaarrr!

...

Felix yaşadığı şeylerden dolayı uyuyamamıştı gece, o kadar heyecanlıydı ki bir sonraki gün için, sürekli sırıtıyordu kendi kendine. Yatağındaki ayıcığa sıkı sıkı sarılmıştı, ayıcığın canı olsa çıkacak gibiydi.

Hava aydınlanmaya başlayınca kalktı, zaten bu saatten sonra da yatamazdı. Uyumadığı için gözlerinin altı torbalanmıştı. Banyoya gitti ve duşa girdi önce, çıktıktan sonra da bakımlarını yaptı. Dolabını açıp içinden en sevdiği kıyafetini aldı, gerçi hepsini ayrı ayrı çok severdi. Acele etmeden güzelce giyindi, sonra da saçlarını kurutmak için kurutma makinesini aldı. Sarı saçları sıcakla buluşurken içi ısınmıştı.

En sonunda aynanın karşısına geçip kendine baktı. Her zamanki gibi kendini yetersiz görüyordu. Her zamanki gibi.

Dün eve geldiğinde dünkü kitabını bitirmişti, bu yüzden yeni bir kitap aldı rafından, sonra da çekmecesinden kilidi aldı, avucunun içinde sıktı. Sonra da mutfağa gitti. Dünden beri hiçbir şey yememişti, bugün acıkmıştı bu yüzden. Dolapta kalan, komşulardan gelen son yiyecekleri çıkardı ve ısıtmak üzere mikrodalga'ya koydu. Bugün eve dönerken markete uğraması gerekiyordu.

Yemeğini ısıtıp masaya koydu ve oturdu. Birkaç kaşık alıp gerisini de akşama sakladı, idareli kullanması gerekiyordu.

Masadan eşyalarını alıp kalktı, evden çıkmadan son kez aynaya baktı ve sonra da çıktı. Bugün biraz daha erken gidiyordu, heyecanından olsa gerek, eli ayağı birbirine dolaşıyordu yürürken.

Uçuruma yaklaşınca birinin silüetini gördü yerde, boylu boyunca uzanmıştı birisi. Biraz daha yaklaşınca bunun dün gördüğü kişi olduğunu fark etti, çocuğun gözleri kapalıydı, ölü gibi uzanmıştı. Felix telaşla oraya koştu. Anlık panikle elindeki kitabı da kilidi de bırakmıştı. Hyunjin'in yanına çöktü ve seslenmeye başladı.

"Hey, bayım! Beni duyuyor musunuz? Aahh adınız neydi? Hyan, Hyen, Hyun, Hyunjin.. Hyunjin! Bay Hyunjin!"

Çocuktan hâlâ bir ses yoktu, Felix çocuğu sallamak için ona dokundu, fakat birden elinin yanmasıyla sesli bir çığlık attı. Bu çığlık yanındaki çocuğun uyanmasına yetmişti. Felix'in acıdan gözleri dolmuştu. Hyunjin sanki yeni uyanmamış gibi direkt kalktı ve Felix'e baktı.

"Ah, Tanrım! Sana bana dokunmaman gerektiğini söylemiştim!"

Felix artık ağlıyordu, bu yüzden karşısındaki çocuğun dediklerini anlamıyordu bile.

"Tanrım.. ağlama!"

Felix bu sert sese karşı biraz olsun sakinleşmişti, fakat eli hâlâ çok yanıyordu. Burnunu çekti ve dolu gözlerle karşısındakine baktı. Hyunjin bu bakışları görmesiyle tavrını yumuşattı, içini sinirden çok merhamet kapladı bir anda.

"Tanrım.. burada bekle beni, yanıklar için krem bulacağım sana."

Hyunjin sarı çocuğu dinlemeden hızla yerinden kalktı ve ülkesine koşmaya başladı. Nedenini bilmiyordu ama hemen onu iyileştirmek istiyordu. Ağlamasına tahammül mü edemiyordu yoksa ağlaması içini mi burkuyordu bilinmez, merhem aramaya başlamıştı öylece. Gördüğü en yakın dükkana girdi ve merhem alıp çıktı. Koşarak tekrar uçuruma döndüğünde sarı saçlı ufak çocuk, uçurumdan aşağı sarkıtmıştı bacaklarını, her zaman yaptığı gibi.

Uçuruma yaklaştı ve Felix'e seslendi.

"Al, bu yanığa iyi gelecektir, bunu sür."

Hyunjin merhemi yere bıraktı, Felix'te aldı ve kapağını açıp sürmeye başladı.

"Aptal falan mısın sen? Neden bana dokunuyorsun ki!"

"Özür dilerim... Unutmuştum, sen de kalkmayınca endişelendim sadece..."

Felix dudaklarını büzdü, Hyunjin'in bakışları da dudaklarına kaydı. 'Öpsem ne olur ki?' diye geçti içinden, sonra kafasının içindeki aptal seslere kulak asmayı bırakması gerektiğini düşünerek önüne döndü. Felix kremi sürmeyi bitirince bir kenara koydu. Hızlıca arkasını döndü ve yere bıraktığı kitabını ve kilidini eline aldı. Bu Hyunjin'in gözünden kaçmamıştı.

"Dünkü kitabını bitirmişsin, nasıl tahammül ediyorsun saatlerce kitap okumaya?"

"Kitapları evim olarak görüyorum, henüz onlardan başka evim yok."

"Nerede yaşıyorsun o zaman?"

Felix Hyunjin'in bu söylediğine gülmüştü.

"Öyle değil şapşal, mecazi olarak evim yok yani, hani bir insana evim dersin ya, onun gibi. Benim evim diyebileceğim bir insan da yok henüz."

"Bir insana neden evim derler hiç anlamıyorum. Sonuçta her ev yıkılmaz mı bir gün?"

"Of Hyunjin, boşversene."

"Beni uyandırmaya çalışırken bayım diyordun?"

"Adını hatırlayamadım bir an, ondan."

"Her şeyi unutuyorsun, aptal."

"Sensin o."

"Çocuklaşma Felix."

"Sen de bayım de o zaman bana."

"Sus, aptal."

"Tamam, aptal desen de olur."

Hyunjin ters ters bakıp güldü, 'Bu çocuk gerçekten aptal.' diye düşünüyordu.

Yine saatlerce sessiz bir şekilde oturdular, fakat bu ikisine de huzurlu geliyordu nedensizce. Arada birbirlerine kaçamak bakışlar atıyorlardı.

İkisi de komik görünüyordu.

...

Nasıl uzatıcam ben bu fici😭😭

Okuduğunuz icin tesekkur ederim, bolumu begendiyseniz oy ve yorum atmayi unutmayin asklariimm, iyi gecelerrr🌌💗

Aşk KilidiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin