16.

399 46 135
                                    

MORALIMI TOPLADIM GELDIMM!

Aksamlar geceler bir turlu bitmiyor bari size bolum yazayim dedim😔💗

Cok heyecanliyim acaba flashbackten nasil bir sey cikacak (sanki ben yazmiyorum)

hadi iyi okumalaarrr! 💗💗

...

Flashback~

Hyunjin henüz 17 yaşlarındayken, babasının sürekli işleri olurdu, bazen işini eve getirir, Hyunjin'in de yardımcı olmasını isterdi. Bazenleri ise eve ortaklarını getirirdi, Hyunjin'in hiçbir zaman yakın bir arkadaşı olmazdı, babası onun evden çıkmasına nadir izin verirdi, çünkü henüz 18 yaşına basmamıştı bile.

Babasının ortaklarından birini eve getirdiği günlerden birinde, Hyunjin odasındayken bir anda salona çağırıldı. Hyunjin yine babasının yardım isteyeceğini düşünse de pek tahmin ettiği gibi olmamıştı, karşısında ondan birazcık küçük görünen bir çocuk ona emanet bırakılmıştı. Babası ve arkadaşı gittikten sonra çocukla evde tek başına kalmıştı Hyunjin, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Çocuğa adını sormakla başlamayı tercih etti.

"Hey, adın ne?"

"Ben mi?"

Çocuk heyecanla Hyunjin'e dönmüştü, Hyunjin ise gözlerini devirerek bakmıştı çocuğun gözlerinin içine.

"Burada senden başka biri var mı, aptal?"

"Ben Minho, Lee Minho. Aslında seni tanıyorum, Hwang Hyunjin, değil mi?"

"Evet, öyle. Kaç yaşındasın?"

"16, birkaç ay sonra 17 olacağım."

"Aynı yaşta sayılırız, 17 yaşındayım ben de."

"Anlıyorum."

İkisi tüm gece boyunca konuştular, birbirlerine çoğu şeyi anlattılar o gece. Nasıl oldu da birbirlerine tek bir gecede güvendiler bilinmez fakat, ikisi de her şeyini dökmüştü ortaya.

Uzun bir süre boyunca birliktelerdi, aylar geçmişti aradan. Hyunjin Minho'ya kardeş gözüyle baksa da, işler Minho'da aynı değildi. Hyunjin'e çoktan aşık olmuştu Minho, onu her gördüğünde kalbinde amansız bir çarpıntı oluşuyordu ve bu kesinlikle göz ardı edilemezdi.

Aradan geçen aylarda Minho ve Hyunjin iyice yakınlaştılar, Minho arada sırada belli etmek amaçlı birkaç şey söylese de Hyunjin anlamıyordu, ya da anlamamazlıktan geliyordu.

Minho hislerini içinde tutamayacağını anlamıştı artık, açılacaktı Hyunjin'e. Hâlbuki Hyunjin'in hiç sevgilisi olmamıştı, okula da gitmemişti zaten, evden eğitim görmüştü hep. Aşık olmaya zaman bulamamıştı.

Minho güzelce giyindi, saçlarını taradı, kafasında kurduğu öpüşme hayali ile dudaklarına nemlendirici bile sürdü. O gün babası evde değildi, aynı şekilde Hyunjin'de evde tekti. Minho üstünü başını düzeltip kapıyı çaldı, Hyunjin elindeki cips paketiyle kapıyı açtı. Minho'yu ilk defa böyle gördüğü için başta şok oldu, uzun bir süre inceledi ve sonra gülümseyip içeri aldı. Minho çok heyecanlıydı, saklayamıyordu da bunu, Hyunjin'in dikkatini çoktan çekmişti bu.

"Neler oluyor, bu hazırlanmalar, için içine sığmıyor?"

"Hyun-ah..."

Hyunjin şaşırmıştı, Minho ona ilk defa 'Hyung' dememişti. Ciddi bir konu olduğunu anladı ve elindeki paketi bırakıp Minho'nun gözlerine baktı.

"Ben sana aşığım Hyun, o kadar aşığım ki bunu kelimelere dökemeyecek kadar aptal hissediyorum kendimi..."

Hyunjin ne diyeceğini bilmiyordu, kardeşi olarak kabul ettiği, o gözle baktığı kişi ona aşık olduğunu söylüyordu, ne diyebilirdi ki? Hiç birinin dudağını öpmüş müydü? Ya da hiç aşkı tatmış mıydı ki? Merak etti sadece, bir kez olsun birinin dudaklarından öpmeyi çok merak etti, birden yapıştı Minho'nun dudaklarına. Minho cennette gibi hissetti, hiç bitsin istemedi o anın.

Nihayetinde Hyunjin artık tatmıştı o duyguyu, o kadar da iyi bir şey değilmiş diye düşünmüştü. Minho'yu kullanmış gibi olmamak için bir süre çıktı onunla.

Bir gece Minho'nun babası evinde ölü bulundu, aynı gece Minho evde değildi, Hyunjin ile birlikteydi. Minho ancak eve gittiğinde görmüştü babasının cansız bedenini. Aylar boyunca ağladı, Hyunjin bu süreç boyunca hep onun yanındaydı, ne de olsa ona önem veriyordu. Fakat Minho her saniyesinde Hyunjin'i yanında istiyordu, Hyunjin'in ise böyle bir şeye zamanı yoktu, ayrıca Minho ona çok yakın temasta bulunuyordu, bu hoşuna gitmiyordu.

Daha fazla dayanamadığında ayrılmak istedi, Minho'nun kötü bir dönemde olduğunun farkındaydı fakat bu ölümü bir fırsata çevirmeye çalışması durumu kötü yapan şeylerden biriydi. Hyunjin kibar bir dille ayrılmak istediğini söylemiş ve oradan ayrılmıştı, fakat Minho o kadar kolay bir çocuk değildi. Küçüklüğünden beri her zaman istediğini alan, şımarık bir çocuktu o, en sevdiği oyuncağı elinden alınmış gibi hissediyordu. İçerledi, hırs yaptı Minho, Hyunjin'i elde etmek için elinden geleni yaptı. İntihar etmeye bile çalışmış fakat başarısız olmuştu. Hyunjin'in içi hiç rahat olmasa bile eğer giderse, bir daha kurtulamayacağının farkındaydı.

Minho aslında hep izlerdi Hyunjin'i, her hareketini, takıntılı olmuştu. Böyle büyütülmüştü çünkü. Hyunjin ise zaman geçtikçe bu durumun tehlikeli olduğunu fark etmişti, iyice uzaklaşmıştı Minho'dan. Taa ki o güne kadar.

Flashback end.

...

bu bolum de boyle gecsin bari

Sizce kim suçlu? Ya da sizce suçlu var mı?

cubuk kraker yiyerek yazdim bence guzel oldu hadi seviyorum sizi baiii 💗💗

Aşk KilidiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin