Leyla hiç istifini bozmadı.
"Yan yana oturduğumuza kızıp, seviştiğimizi ima ettiğin insan benim kocam! Bence bundan sonra bana bişey söylerken dikkat et, önce o kıt aklında bir ölç biç tart."Demir yerinden toparlanıp kalktı, Nigarın söylenmelerine kulak asmadan kadını kolundan tutup yukarı çıkarttı.
Leyla giden çiftin ardından baktı. İyice boka sarmıştı, evli deseler değildi. Bekar deseler hiç değil.
Ertesi sabah , konak Nigar ile Demir'in sesleriyle yankılanıyordu. Kavgaları gece boyu sürmüş sonra durağanlaşmıştı ki yeniden Nigarın feryatları duyulur olmuştu. Konağın huzuru kaçmıştı. Leyla , Demirsiz bir konağa alışıktı. Demirle birlikte iki yabancı olmak öyle zordu ki. Hele onunla o denli yakınlaşıp birlikte uyuduktan sonra. Onun kokusuna bulanıp öpüşlerini dokunuşlarını bildikten sonra..
Burada durup sevdiği adamın nikahlı kapatması gibi olmak nefsine ağır gelmeye başlamıştı.
Ana da durumdan epey rahatsızdı. Ne Leylayı göndermek istiyor, ne de Demir yeniden buraları terki diyar etsin istemiyordu. Çıkmaza girmişti.
Kahvaltı masasına oturduklarında, Nigarın gözleri şiş. Demir de burnundan soluyordu.
Leyla bu duruma artık katlanamayacaktı. Gencecik ömrü böyle sürsün gitsin istemiyordu. Madem artık bebesi de yoktu. Bu durumu kendine işkence haline getirmeyecekti.
"Ana izninle bişey konuşmak istiyorum."
Hepsi başını kaldırıp Leylaya baktı. Hafif esen rüzgar kadının kızıl saçlarını uçuşturuyordu.
Öyle güzeldi ki. İnsan bakmalara doyamıyordu. Üzerinde çam yeşili rengi bir entari vardı. Efil efil hem de şık bi duruşu vardı."Şimdiye kadar burası bana ev oldu. Sen bana ana oldun. Ağam baba oldu ama artık işler değişti. Evladınız geri geldi. Demirle evliliğimiz de gerçek bir evlilik değil. Benim varlığım burda fazlalık. Demir karısıyla evlatlarıyla mutlu olsun. Benim burda ki vazifem tamamlandı. Babamın evini hazırlatacağım, bu gece oraya yeniden taşınacağım. Bu hafta da şehire gidip boşanmak için dilekçe veririz."
Herkes şok olmuştu.
Nigar hemen atıldı konuşmaya " işte , tüm mesele bu kadardı. Halloldu. Bunca hır gür kavga gürüldüye değer miydi ?"
Leyla başını eğdi. Haklıydı. Değmezdi.
Ananın ufak ufak ağlayışlarını bölen Demir'in sert yumruğu oldu. Masa ikiye ayrılacaktı nerdeyse.
"Boşanma falan yok Leyla hanım. Beni iyi dinle, sen bu eve gelinliğinle geldin. Amma öyle amma böyle benim kadınım oldun. Seni yeniden salar mıyım ben meydana ? Şimdi herkes ağanın karısı der susar. Ya o zaman , o zaman başına kimler üşüşür haberin var mı ?"
Leyla ağzını açmadan ananın sesi doldurdu sofrayı. Yaşlı kadın zor konuşuyordu zaten. " bana bak Demir efendi. Gözün görmedi benim güzel gelinimi ama gelinim en doğru kararı verdi. Artık eteğinde ki itler çakallar seni ilgilendirmesin. Ben anasıyım onun, bir derdi bir şikayeti olursa ben ilgilenirim. İnşallah da kadrini kıymetini bilen bi adama denk gelir de mutlu yuvasını kurar."
"Ana senin ağzından çıkanı kulağın duysun. Ne demek evlenip yuva kurmak. Leyla benimdir. Benim karım."
"Ben kimsenin karısı değilim. Bir imza bizi birbirimize bağlamadı. Senin sevdiğin senin kadının yanındadır. Bugünden tezi yok ayrılıyorum konaktan."
"Ayrılda görelim bakalım"
"Üstüme kırk kilit vursanda gidiyorum."
Leyla ayaklandı. Demir de peşinden ayaklanınca koşarak odasına çıktı. Tam kapıyı kapatıp kilitleyecekken Demir kapıya direndi. Adama gücü yetmezdi tabi. Demir bir itişte açtı kapısını, içeri girip kapattı. Gözleri öfkeden dönen deli kadın eşyalarını dolaplardan çıkarmaya başladı. O çıkardıkça Demir geri yerine koyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ DÖNÜŞ (ARA VERİLDİ DEVAM EDECEK..)
Romance1975 yılı yazıydı... Köylülerin 'çil papatya' ismini taktıkları Leyla, bu sıcak salı akşamında ilk görüşte vurulduğu, çalıştığı tütün tarlasının sahibi, ağa oğlu Demir ile nişanlanacaktı.